- 504 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SEDEF
Sedef
bulutsuz yaz gecelerinde gökyüzüne bakmaya doyum olmaz.
adeta insanın içinden yıldızları tutmak gelir .O ne güzelliktir Rabbim .
Bir dostumun duvarında şöyle yazardı ,sizinle paylaşmak istiyorum.
Yildızlara uzanın ulaşamasanız bile yücelirsiniz.
Hele Ay ondördünde ise;o muhteşem cism
,sedeften yapılmış,ışık saçan
bir top gibi alır gözünü insanın.
İşte öylesine bol yıldızlı, dolunaylı bir yaz gecesinde,
Gökçeada;daki yazlık evimiz ile yat limanı arasında kurulan hediyelik
eşya satıcılarının tezgahları arasında geziniyordum.
Burası Adanın kalbi idi adeta....Yaz boyunca adalılar ve turistlerin
gün batımında çaylarını içtikleri çayhaneler,enfes yemekleri nadide
mezeleriyle müşterilerini ağırlamakta yarışan şirin lokantaları ve nihayet
ışıl.ışıl lambaları ile müşterileri pervaneler gibi kendine çeken hediyelik
eşya tezgahları buradaydı hep.
Satılan hediyelik eşyaların yarısından fazlasını Uzak doğu kökenli
incik-boncuk teşkil ediyordu maalesef.Yerli,el emeği göz nuru değişik objeler
arıyordu gözlerim.
Birden kendimi,etrafındaki kalabalıktan ne sattığı görülmeyen bir
tezgahın önünde buldum.Demek burada halkın ilgisini çeken birşeyler sunuluyor
düşüncesi ile kendime yer açıp baktım.
Bu masada istanbul lu sedefkarların eserleri sergileniyordu.
Ebru hanımla kırk yıllık dost gibi hemen kaynaştık.O ve eşi Sedefkar Ahmet bey
bu güzel nadide eserleri Küçük Ayasofya daki atölyelerinde yapıyorlardı.
Sedeflerin özel alatlerle kesilip oyularak şekillendirilmeleri yanında bazılarının
üzerlerine boya ile desenler yapılmasının değişik bir çeşni olacağını düşündüm.
Bende yıllarını.. resim,gravür,mozaik ve porselen üzeri dekor çalışan, yapıtlarımı
kişisel,karma yurt içi ve yurt dışındaki sergilerde sanat severlerin takdirlerine sunmuş
naif bir sanatçıydım..
Ancak sedefin üzerindeki doğanın cilası benim boyalarımı kabul etmiyordu.
adeta çaresiz kalmıştım.Ama inat ettim ve başardım.
Sedefkar Ebru hanım kendi eserleri ile birlikte benimde yapmış olduğum
Sedef üzeri boyalı küpeleri ve kolyeleri satışa sunuyordu ,oldukça ilgi görmesi beni
cesaretlendirdi.
Sonra aklıma Kalyonların,Yelkenli gemilerin resimlerini yapmak geldi,
Kitaplardan .dergilerden ,internet ten fikir alabileceğim pek çok yerlerden
araştırmalar yaptım.
porselenlerin üzerlerinde renklerle dans eden fırçam
şimdi Sedeflerin hareleri üzerinde yüzüyor . Hırçın dalgalara meydan okuyarak özgürce
pupa yelken bayraklarını uçuştura,uçuştura giden gemilerimin
seren direklerinde ıslık çalan rüzgarı ve etrafında uçuşan martıların çığlıklarını
duyabiliyorum.
Eşim de bir şiiri ile gemilerime ve bana moral verdi.
Sabah akşam durmadan
Yelken açar rüzgara.
Türelin gemileri
Boğuşur dalgalarla.
Köpük,köpük başları,
Martılar yoldaşları.
Serenler ıslık çalar,
Denize dalar çıkar
bu öyküyü yazmamdaki amaç
Resim çalışmasını seven dostlarım sizlerde rahatlıkla yapa bilirsiniz sedefin üzerini biraz, zımpara ile hafifçe okşamak,.
Her zaman sevgi ile kalın.