- 820 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
CUMHURİYET'İN 91.YILINDA MUHALEFET NİYE YOK?
Dünyanın demokratik parlamenter sistemle yönetilen her Cumhuriyet ülkesinde muhalefetin temel görevi bilindiği gibi iktidar partisini daha fazla icraat yapmaya yöneltmektir.
Başka bir ifadeyle; Muhalefet partileri millet adına iktidar partisinin ülkenin sorunlarını çözmesini ister ve iktidarın daha fazla çalışıp ülkeye yatırım yapmasını sağlar. Peki, bu durum geçmişten günümüze bizde niye tersine işler. Yani iktidar partileri bir şeyler yapmak isterken muhalefet partileri var gücüyle buna engel olmaya çalışır.
Neden?
Nedeni bellidir. Atatürk’ün vefatından sonra demokrasi düşmanı bir güruh bu ülkenin üzerine kara bulut gibi çökmüştür.
Ülke insanının kendine güven duygusunu köreltmiş hep bir düşman olgusuyla insanlar korkutulmuş modern dünyanın sahip olduğu demokrasi ve insan hakları gibi kavramların geliştirilmesi ve talep edilmesi engellenmiştir.
Ne, kendileri bu ülkeye demokratik ve ekonomik anlamda bir çivi çakmışlardır nede başka bir siyasi görüşün ülkeye ve millete hizmet etmesine müsaade etmişlerdir.
Oysa bir ülkenin her yönüyle gelişimi o ülkede yaşayan insanların özgür düşünebilmesine ve girişimci ruha sahip olmasıyla mümkündür. Bu durum,aynı bir çarkın içindeki dişlinin parçaları gibi bir dişlinin diğer bir dişliye güç vermesi şeklinde tanımlana bilir.
(Gerekçeleri; Laik Atatürk Cumhuriyetini korumak!) Peki, gerçek’te öylemi? Asla, bu güruh’un sözde Cumhuriyeti koruma iddiaları tamamen farklı amaç ve beklentiler üzerine kuruludur. Çünkü o güruh, geçmişten günümüze, siyonizm’in uşaklığına soyunmuştur. Başta İslam dini olmak üzere ülkenin tüm değerlerine karşı çıkmış yok saymış inkâr politikaları geliştirmişlerdir.
Ülke idaresinin adı; Cumhuriyet (halkın kendi kedini yönetmesi ) olsa da, ülkeyi 1940’lardan bu yana askeri vesayete dayalı anti demokratik bir sistemle yönetmişlerdir. İçine nüfuz ettikleri ordu, yargı ve diğer devlet kurumları vasıtasıyla bürokratik engeller çıkararak ülkenin demokratik, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimini engellemişlerdir, ülkenin zenginliği olan farklı siyasi düşüncede olan insanları kurmaca sansasyonel olaylarla çatıştırıp pasifize edilmiş, sonrada belli aralıklarla zaten çok gelişmemiş demokrasiye karşı darbe yapmışlardır. Ülke insanını sindirmiş, farklı siyasi düşüncede olan insanları şiddet kullanarak yok etmeye çalışmışlardır.
Sözde Atatürkçülük adına, ülkenin değişime ve gelişime olan ihtiyacını yok saymış engeller koymuşlar ve sanki Atatürk bu ülkenin güçlenmesini büyümesini istemiyormuş ve değişime gelişime karşıymış gibi bir algı geliştirmişlerdir.
Gerçekte ise bu durum sözde Atatürkçülük adına Atatürk’e yapılmış en büyük bir haksızlıktır.
Aksine Atatürk ülkedeki gelişimi ve değişimi desteklemiş bankacılık sistemini geliştirmiş fabrikalar kurdurmuş ülkeyi onuncu yıl marşında olduğu gibi demir ağlarla ördürmüştür. Yani Atatürk’ün bizzat kendisi değişime ve gelişime açık birisi olduğu gibi müteşebbis ruha sahip girişimci insanları da desteklemiştir.
Atatürk, Cumhuriyetin ilanıyla yeni bir ülke oluşturmuş olmasına rağmen Osmanlının şerefli bir subayı olduğunu da inkâr etmemiş ve Osmanlı imparatorluğu döneminde yapılmış yatırımları yok saymamıştır. Aksine üzerine eklenecek ne varsa bütün gücüyle çalışmış eklemiş ve o günün şartlarına göre önemli icraatları gerçekleştirmiştir.
Hal böyleyken 1940’lardan günümüze, yapılanı yıkmak, yapılacak olana engel olma refleksi muhalefet anlayışına neden yerleşmiştir. Dahası tarihin tüm gerçeklerini ya saptırmış, ya inkâr etmiş, yâda yalan üzerine kurmuşlardır.
Nedeni yaşanmış tecrübelerle sabittir. Emperyalist ülkelerden oluşan düşman güçlerini savaş meydanlarında yenmiş olan ülke insanı ne yazık ki, 80 yıl boyunca zihniyet devrimini gerçekleştirememiş statükocu kesimlerden oluşan monşerlerin yaptığı düşmanca uygulamalara maalesef uzun yıllar yenikdüşmüştür.
80 yıl boyunca bu siyonist zihniyetin ülkemize verdiği zararı düşman orduları verememiştir.
Fakat her türlü baskı ve engellemelere rağmen yinede her yönüyle güçlü bir ülkeye sahip olma isteğinde olan yüce milletimizin engellenemez arzusu sayesinde.
Gelişime ve değişime kapalı 1940’lı yıllardan günümüze gelememiş muhalefet anlayışı artık yok hükmündedir.
İçinde olduğumuz yüzyılda ve sonsuza dek ülkemize ve ülke insanımıza yakışır demokrasi ile taçlandıracağımız Cumhuriyet bayramlarını kutlayabilmek dileğimle,
29 Ekim Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun.
Serhat BİNGÖL 29.10 2014
YORUMLAR
Mükemmel bir yazı.
''Doğru söyleyeni, dokuz köyden kovarlar'' misali, yorum düşmeye çekinmiş defterdeki dostlarımız bu gerçekleri tarifleyen yazının altına.
Yakın tarihi irdelemekten zevk alan bir insan olarak, ilgi ve zevkle okudum yazıyı. Her cümlesinin altına imzamı attığımı belirtmeliyim önce.
Hem Osmanlı'yı, hem de Atatürk'ü sevmenin mümkün olabileceğini bir türlü anlamak istemiyor insanlar.
İnsanların, devletlerin hatası olabilir. Biz, her yönü ile kabulleniyor ve seviyoruz onları.
Buradaki bir yazardan fırça yemekteyim kaç gündür.
İttihat ve Terakki'yi sevmediğim için.
Atatürk'te dahilmiş onlara. Biliyoruz elbet biz de dahil olduğunu ama, onun çizdiği yol bam başka olmuştur.
Asla İttihat ve Terakkici denilemez kendisine.
Ben, Abdülhamit'i de seviyorum. Şu Yahudileri kovduğu için.
Ülkeyi kasıp kavuran hürriyet, bağımsızlık feryatları ve ardından gelen olayların hepsini, Siyonizm taraftarlarınca tertip edildiğine, İttihat ve Terakki'nin de bu olaya piyon edildiği düşüncesindeyim.
Bu akım sonucunda hürriyetine kavuşanlar, dikkat ediniz Türkler dışındaki herkestir.
İyi ki Atatürk var.
En azından ülkeyi kurtardı. Diğerlerine kalsa idi, üzerinde hür yaşayabileceğimiz bir karış toprağımız dahi olmayacaktı.
Cumhuriyetin kurulması kolay olmadı.
Çok büyük devrimler gerçekleştirildi.
İstiklal Mahkemelerini, çalışma prensipleri nedeni ile tabi ki tasvip etmiyoruz ama, o şartlarda gerekliydi maalesef.
Devletin kurulduğu, emeklediği, yeni yeni dünyaya uyum sağladığı günler ile, doksan birinci yaşı arasında çok farklar var.
Artık, bazı şeylerin değiştiğini bir türlü kabul edemeyen insanlarımız mevcut.
Konuyu yukarıda oldukça güzel ele almışsınız, başka söz söylemeye de gerek kalmamış.
Sözün özü,
Cumhuriyetimizi, devletimizi, milletimizi ve Atatürk'ümüzü sevelim.
Ama,
Osmanlı'ya da sövüp sinmeyelim.
Osmanlının da, Atatürk'ün de yanlışları olmuştur.
Biz, her yönüyle kabul ediyor ve seviyoruz onları.
Bizler, mutaassıp insanlarız.
Anamın sol yanı felçli, ancak kendi ihtiyacını görebilecek kadar hareket edebiliyor.
Çocukken Kuran öğrenmek için gittikleri camiyi jandarmanın bastığını, hocanın kaçtığını, tüm evlerdeki Kuranların toplanıp yakıldığını hep anlatır.(Atatürk ve İnönü devirlerinde.)
Ama,
Ankara'da yaşadığımız yıllarda bizleri ziyarete geldiğinde ilk istediği şey,
Atatürk'ün mezarını ziyaret etmek olmuştur.
Bir Aralık soğuğunda götürdüm onu Anıtkabir'e.
Gözleri yaşlı gezdi her bir köşesini, çokça dualar etti.
Sözün özü,
Atatürk sevgisinin nasıl bir şey olduğunu bilmiyor aslında bu sözde Atatürk sevenler.
Sevgi,
yürekte hissedilir. Öyle çıkarın için bağırarak, çağırarak değil.
Atatürk sevgisi, benim felçli anamın yaşlı yüreğinde yaşattığı gibi olur.
Bayramını gönülden kutluyorum dostum.
Çok güzel bir yazı olmuş.
Sami Hocanın da gözünden kaçmış.
Serhat BİNGÖL
Destekleyici ve yüreklendirici yorumunuza çok teşekkür ederim
Anlamakta güçlük çektiğim şey Osmanlı da, Atatürk’te bizim bir gerçeğimiz değilmidir birinden birini inkâr etmek yok saymak insanın kendisini kandırmasından başka ne işe yarar sonuçta her iki değerin tarihte ki doğru veya yanlış uygulamaları tartışmaya açık olsa da bizlerin kökleri olduğu geçeğini değiştirmez dolayısıyla toplumu köklerinden koparmak doğru değildir.
Bu yazıyı kaleme almama neden olan şey Cumhuriyetimizin 91.yılına geldiğimiz günümüzde halen muhalefet partilerinin sudan gerekçelerle demokratik veya ekonomik anlamda atılan her adım’a yerli yersiz karşı çıkmaları olmuştur. Tabi bu olumsuz muhalefet anlayışı ülkemizi her alanda dünyada ki diğer ülkelerle arsında ki, gelişmişlik seviyesin de geride bırakıyor. umarım bu kronikleşmiş sorunumuza bir an evvel bir çözüm buluruz neticede bölgemizde ki ülkelerin sıkıntılı hali ortada
Son cümle Cumhuriyetimizin 91.yılında bizim yerinde sayan, gelişmekten korkan bir muhalefet anlayışını taşıma lüksümüz yok ya bu gerçeği millet olarak kafamıza sokarız yâda birileri bizim canımızı çok fena yakar.
İlginize ve anlamlı yorumunuza çok teşekkür ederim kıymetli dostum.
Saygı selamlarımla.
Serhat BİNGÖL
Bu arada unutmadan yorumunuzdaki son satırı atlamışım. Dostum Sami hocamızı hoş göreceğiz ne yapsın hem bizlere her gün nefis yazılar sunuyor hem o yazılara yaptığımız yorumlara abi olgunluğuyla hepimizin nazından giderek cevap vermek zorunda kalıyor Sami hocamız bu konuda ayrıcalıklı bir istisnaya sahip. Bu konuda bana imalı göndermelere hiç gerek yok bu istisna sizin için geçerli değil:)))))))))))
Tekrar saygı sevgilerimle
Yeniden varoluşun simgesi M.Kemal Atatürk'ün Yeni Türkiye ★♡Cumhuriyeti♡★ ulusumuzla sonsuza kadar birlik ve beraberlik içinde yaşaması dilegiyle.
Bütün Türkiye'nin ♥♡★Cumhuriyet Bayramını ★☆♥Kutluyorum !
Saygılar, sevgiler değerli dostuma
Serhat BİNGÖL
Değerli Can Maybull
Özenerek yazdığın yorumun süslü ve güzel olmuş çok ama çok teşekkür ederim benim Kıymetli dostum.
Barış ve kardeşlik dolu nice cumhuriyet bayramlarını yaşamak dileğimle
Benden de sana saygılar gönül dolusu sevgiler dostum