- 454 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük Prens
Şimdilerde bir şeyi özler oldum, kokusu geliyor ara sıra burnuna fakat anlayamıyorum ne olduğunu. Düşünüyorum; uzakta oturan bir arkadaşımı mı, ölen bir yakınımı mı özlüyorum bu kadar. Bilmiyorum ama içim hüzün dolu, gözlerim yaşlı, ağlayamıyorum. Uzun zamandır arıyorum bu şeyi sanki her gün daha çok uzaklaşıyorum, geçen her saat beni ondan ayırıyor ve bu beni korkutuyor.
Dün odamı toplarken önüme bir kaç tane fotoğraf düştü, birinde 3 yaşındayken babamın kucağında ben, diğerinde ise yeni doğmuş halim. Bir an gözlerim yaşardı, anlayamadığım ne olduğunu, tüylerim ürpermişti sanki bir şey dokunmuştu bana. Umursamadım. Aradan bir kaç gün geçti, canımın içiyle yürüyüşe çıkmıştık. İçimde yine belirsiz bir his vardı, sanki attığım her adım beni geçmişe götürüyordu. Biraz yürüdükten sonra yolun sonuna gelmiştik, önümde kocaman bir göl vardı. Durdum. Gözlerim parlıyordu, yavaş yavaş buluyordum aradığımı. Oturup biraz sohbet ettik, bundan 7 yıl öncesine kadar gittik. Dakikalar ilerliyordu ve ben yine özlüyordum belirsizce. Anlayamamıştım beni bu kadar üzen şeyi. Eve geldik, o gece yine durgundum. Bir şeyler vardı ve ben kaybetmiştim, bu beni korkutuyordu. Derken akşamüstü evde kimse yokken yatak odasına girdim, konsolun üstünde bir kitap vardı, elime aldım ve okudum "Küçük Prens" . Şaşırmıştım. Belki de bu kitabı en son 8 yaşındayken okumuştum. Balkona çıktım ve okumaya başladım, birkaç sayfa okuduktan sonra sıkılır, televizyon izlerim diye düşünüyordum. Dalmışım, akşam ezanı okunuyordu ve kitabın son sayfalarına gelmiştim. İçimde bir sıkıntı vardı. Gittikçe artıyor ve gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Kitap bitmişti, hıçkırarak ağlıyordum. Neden mi? Çünkü kaybettiğim şeyi, çocukluğumu bulmuştum. Büyümüştüm ve çocukluğumu özlüyordum, gün geçtikçe daha çok büyüyor ve çocukken kurduğum hayalleri unutuyordum. Küçük Prens’in de dediği gibi, sıradan bir büyük oluyordum ve git gide tuhaflaşıyordum.
Çocukluk; hayallerle süslenmiş, içine biraz masumiyet, biraz mutluluk katılmış bir çikolatalı pudingti benim için. Çocukken en sevdiğim şeydi çikolatalı puding, annem yapana kadar sabredemezdim. Yerken ise doyamazdım, benim için dünyanın en güzel şeyiydi belki de.
Büyüyorum ben artık, pudingin dibine geliyorum, bitiyor oluşu korkutuyor beni, hayallerim soluyor, yüzümdeki tebessümün yerini gözümden akan yaşlar alıyor.
Küçük Prensimi kaybediyorum artık, yolumu sadece ondan kalan küçük parlak bir yıldız aydınlatıyor.
YORUMLAR
Kısa ama etkili ama samimi bir yazıydı ve aynı hisleri zaman zaman her yetişkinin hissettiğini düşünürsek o pudingin dibini görmenin hüznü ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi diye düşünerek tebrik ediyorum güzel yazını için sizi ve yinede şunuda eklemeden gitmek istemiyorum o hep içimizde bir yerde, en sıkıntılı zamanlarda belkide onun elimizden tutmasına izin vermek ve biraz çocukluğumuzun hayaller dünyasına kendimizi bırakmak bugünün yorgunluğunu bir süre üstümüzden atmak iyi olabilir...