- 2467 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Berla"ca toplantısı
26 kasım,sabah saat 11-00 dan çiçek pasajındayız. Güzel bir sokak, buralar bana Bakünün ünlü Fisküreler meydanını hatırlatıyor. Rengareng çiçekler sanki bahar havası veriyor. Biz Mahzen restoranı arıyoruz,doğru demişler sora-sora Bagdada gidiliyormuş, biz de sorarak ünvanı buluyoruz.
Taş nerdivenlerden iniyoruz, içeride bayram havası var, kapıda karsonlar bekliyor, bizi ilk bir bey efendi karşılıyor-bu İsmail SEZGİNDİR:
-Hoş geldiniz.
-Hoş bulduk.
.Davetlilerin çoğu gelmemiş. Aynur ,Muzaffer abi, Altay ve ben bize gösterilen masaya doğru gidiyoruz, bu zaman karşımıza minyon tipli bir bayan geliyor:
-Ben Hatice, hoş geldiniz!, diyor.
Radyo Berlaca”dan sesini dinlediğimiz, sevdiğimiz Hüzünçiçeğiminizi canlı görmek ne güzel.
Biz de kendimizi tanıtıyoruz. Ümran Tokmağı, Erdal Sümenceni,Hava Köseoğlunu daha yakından tanıyorum. Leyla Görkem bize uzak masada oturmuş, onu siteye girdiğim ilk günden seviyorum, iç güzelliyği yüzünden belli.
Davetliler yavaş-yavaş toplanıyorlar.Arkamızdakı masada Kosovadan gelen iki misafır var. Birisi bayan digeri Balkan Aydınları ve Yazarları Birliği başkanı Osman Baymak.Onlarla tanışıyorum. Küçük barda sıgak bir ortam var,her kes bir biriyle çok samimidir.
Saygı duruşundan sonra toplantı başlıyor.Erkan Çamurlu her kese kendini tanıtma şansı veriyor.Şansımıza mikrafon çalışmıyor. Baküden toplantıya katılmış Kiymet Meherremlini ve oglunu burda görüyorum.Şairler kendileriyle getirdiği hediyyeleri dağıtıyor, kimisi yüzerinde Berlaca yazılmış kalem, Berlacanın hatıra mumu, kimisi dergi, kimisi karanfil, kimisi kitap. Bir azdan masaya yemekler, salatalar, içkiler geliyor. Ferhat Arslan ve İsmail Sezgin devamlı resim çekiyorlar. Muzisyenler türkülerle meclise neşe katıyorlar, mısafırler de onlara eşlik ediyorlar.Türkü ardınca türkü okunuyor. Bir de türk hanımların sigara dumanı olmasaydı ne güzel olurdu, benim canım sıkılıyor az kala boguluyorum. Sıgara dumanına alışkın değilim.
Erkan Çamurlu hoş sohbetler ediyor ve arasıra şairlere şiir için söz veriyor. Hava Köseoğlu, Ümran Tokmak, Muzafer Tekbıyık ve başka şairler şiirler okuyorlar.Tabii ki bana da sıra geliyor. Ben de azeri dilindeki şiirlerimden ve ustadım Ahmet Kaytancıdan ve Ahmet Caniklioglundan söylüyorum. Muzaffer abimin şiir söylemesini her kes çok beğeniyor, alkışlanıyor.
Kendimle getirdiğim son beş kitapıımı arkadaşlara hediyye ediyorum. Bu arada azeri şarkısı çalınıyor. İsmail Sezgin beni raksa davet ediyor,lakin kendi kenardan bakıyor.Temel Ata beni yalnız bırakmıyor, Kosovalı bayan da bize katılıyor, üçlü raks ediyoruz.
Bu akşam çok mutlu ve huzurluyum, yanımda sevgili arkadaşlarım var. 11-de başlayan toplantımız 7-de bitiyor. Çıkışda her kes kendi yemek parasını ödüyor, benim paramı Erdal Sümencen bey efendi ödemiş, sen mısafırımızsın diyor sağolsun.
Dışarıya çıkıyoruz hava kararmış, lakin sokaklarda lambaların ışıkları yıldız-yıldız. Abimin arabasıyla Gaziosmanpaşaya, eve dönüyoruz. Elimizde hatıra hediyyeleri, gönlümüzde sevinc .Keş ke, bütün günlerimiz böyle başlasa, böyle bitse...Evde bizi Güllü nine, bir de Boncukla Maviş bekliyor.
(devamı var)
27.12.2006