- 568 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kafe
Kimseyle konuşmak istemediğim bir gündü. En kaliteli esprilere dahi sahte bir tebessümden fazlasını veremeyeceğim bir gündü. O şehirdeki son günümdü. Uzun zamandır görüşemediğim bir arkadaşımla çok önceden sözleşmiştik bu gün için. Onu kıramayacağım için ayakkabılıktaki aynada sahte gülümsemeler biriktirip çıktım evden. Çarşıda buluştuk. Evvela Ali hocanın kitaplarını verdim. İki adet. Bunları benim için imzalatıp kargoyla bana yollar mısın dedim. Kabul etti. Valla ben götürecektim ama daha dün aldım haftasonuna denk geldiği için de uyuşmadı yarın da gidiyorum biletim bile hazır dedim. Zaten kabul etmişti daha neyin açıklamasını yapıyorsam.. Sonra bir kafeye oturduk. Arkamdaki tablo dikkatini çekti arkadaşımın. Oradakiler insan mı ne yapıyorlar dedi. Arkamı dönüp baktım. İç içe geçmiş, saçma hareketler yapan üç kadın gördüm. Altında da "Kafe" yazıyordu. Kafeye asmaları için aldıkları uyduruk bir seri basım işi olduğunu düşündüm. Sonra kafenin sahibi abla geldi. Dikkatinizi ne çekti dedi. Şu arkadaki resim. Ha o mu o bizim geleneksel dansımız; Kâfe. Kafe mi. Bak sen Kafe diyorsun biz ona Kâfe diyoruz Çerkezim ben. He Kâfe... Abla içeri gitti. Tatlı bir kadındı. Orta yaşlı olduğu belli ama genç gösterene alımlı bir kadındı. Sesi biraz kalın ve çatallıydı. Sigarayı çok içtiği belli.. Arkadaşımla aramızda konuştuk biraz. Abla geldi yanımızdaki masaya oturdu. Kafede bizden başka müşteri yoktu. Herhalde kulaklarını muhabbetimize misafir etmek için oturmuştu. Beklemediğimiz bir anda lafa girdi. Sonra laf lafı açtı. Önündeki bilgisayarı çevirdi. Bu benim kızım dedi. Taş gibi hatundu. Arkadaşım güldü sen bakma dedi. Üniversiteye mi gidiyor dedi. Hayır 32 yaşında. Hasiktir dedim içimden. O kız en fazla 25 gösteriyordu. Sonra bir hasiktir daha dedim. O 32’yse abla 20 yaşında doğursa o zamaaan 50... Yuhh. Orta yaşlı dediysek.. Ben bunları kafamdan geçirirken arkadaşım lafa daldı. Daha küçük duruyor. Evet öyledir hala arabadan iner kısacık şortuyla dolaşır öyle çok çılgın çok da güzel annesine çekmiş. Başka çocuğunuz var mı? Bir de oğlum vardı. Al işte buyur burdan yak "vardı" diye geçirdim içimden. Arka Bahçe Kafeyi biliyor musunuz ben oraya o günden beri giremiyorum oğlum 20 yıl önce orada.. Başınız sağolsun.. Çok da genç olmuş galiba nasıl oldu? Kalp krizi 19 yaşındaydı daha ama genetik işte. Burada lafa ben girdim.. İki hafta önce benim de babam kalp krizi geçirdi abla. Çok üzüldüm şimdi nasıl? Şimdi iyi çok şükür beşinci kalp krizi bu dört kere de anjiyo oldu. Niye böyle oldu kuzum? Dedem de sürekli kalp krizi geçiriyormuş bizimkisi de genetik galiba benim de ellili yaşlarım çok zor geçecek dedim ve evden çıkarken yanıma aldığım sahte tebessümlerden birini attım. Sen de bir sorun çıktı mı hiç kontrol yaptır hemen. Yok abla ya domuz gibiyim ben. Deme öyle oğlumu senin yaşındayken kaybettim ben. Neyse abla ya babamın da açık kalp ameliyatı olması lazım aslında. E niye olmuyor? Ya işte biraz korkuyor biraz da yatarsam eve kim para getirecek diye düşünüyor. Onlar kolay işler allah korusun bir şey olursa eve kim para getirecek hemen olsun ameliyat! Haklısın abla biz de öyle söylüyoruz.. Bir süre sessizlik oldu. Son zamanlarda tanımadığım bir insana hiç bu kadar yakın hissetmemiştim kendimi. Konuşurken ikimizin de gözleri dolmuştu. Ortak bir acıdan daha fazla ne yakınlaştırabilir ki zaten iki insanı... Sessizliği arkadaşım bozdu. Kalkalım mı dedi. Kalktık. Hesabı öderken ablanın adını sordum. Gülcan dedi. Çok memnun oldum abla dedim ve hiç de yapmacık olmayan bir gülümseme attım. Dışarı çıktık. Arkadaşım çemkirdi. Ne olduğunu anlayamadan konuşmaya başladı. Senin başından bunlar geçsin ben elin karısıyla aynı anda öğreneyim olup bitenleri dedi. Elin karısı deme ablaya! Bana niye söylemedin. Ya işte laf lafı açtı arada söyledim durup dururken babam kalp krizi geçirdi mi deseydim zaten iki hafta geçmiş olay soğumuş hatırlayıp üzüleyim mi tekrar? (Aslında cevap bu değildi. Cevap: O sırada en sevdiğim insanı kırmakla meşguldüm...) Sonra biraz daha tartıştıktan sonra tatlıya bağladık. Öpüşüp ayrılırken de laf soktu gerçi. Bir daha olanlardan elin karılarından önce benim haberim olacak dedi. Ama bunu o kadar sert söylemedi sorun yoktu. Aslında bağlamak istediğim bir yer var ama sonunu bağlayamadım. Her neyse direk dalıyım. Az önce bir rüya gördüm. Rüyamda anfide fenalaşıp yere yığılıyordum. Heh işte az önce en sevdiğim insan dediğim kişi tenezzül bile etmiyordu meraklanıp başıma toplanan kalabalığın arasına karışmaya. "Umurumda değilsin" demesini nasıl içerlediysem artık... Rüyamda ölüp uyandım sonra. Düşündüm rüyamda yanıma gelseydi. Ben can çekişirken yanımda olsaydı ona aldığım ama veremediğim cebimdeki kolyeyi verecektim. Sonra beni hastaneye götüreceklerdi. Ben ölmeyecektim. İyileşecektim. Gözümü açtığımda o en sevdiğim insanı görecektim. Kolyeyi takmış olacaktı. Ve sıkmam için bana yanağını uzatacaktı... Rüyalar tersine çıkar derler. Ben rüyanın tersinin oturup hayalini kurdum resmen. Hayal gerçek olsa bari...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.