- 933 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BIR HIKÄYEM VAR
Almanyaya geldiğimde, gençlik yıllarımdı,İlkbaharın getirdiği loş ve temiz havası da eklenince, delikanlılık devresi baslamıştı.
Pantolunumuzu İspanyol paçası yapıyorduk , Arena Güreşçilerindeki Matadorları aratmıyorduk çok şükür.
Türkiyede gelen İspanyol arena Matadoruyduk,ayaklarımızdaki ayakkabıların önünü ince uzun kırokodil burnu gibi olmasına dikkat ederdik, arkasınada Teksas kovboyları gibi yıldızlı teker takardık, altınada teneke çakardıkki ses çıkarsın her adım atışımızda diye.
Birde üstüne üstlük bağrımızı 50 santim açıyorduk ( boyum 1,62 olduğuna göre) vücudumun yarısı açıktı.
Erkeklik erken gelsin diye bıyıklarımı kazıyordum, bıyıklar erken gelsin, gaytan bıyıklara kavuşmak için günleri sayıyordum, ama her nedense kalleş kıllar bir türlü gelmek bilmiyordu, göğsümüde eyice kazıyordumki Müslüm baba gibi kıllı olsun , ne kadar kesersem keseyim ne kıl gelirdi nede sakal.
Benim bir arkadaşım vardı adını halä unutmadım ,unutulmayacak bir isim
Abuzzittin, bu adı ailesi nerde nasıl koyduğunu doğru dürüst ne kendisi öğrenebilmiş nede ne anlama geldiğini.
Ögrendiğine göre 6 ay buna isim bulamamışlar Baba Oflu ana Trabzonlu, daha doğrusu isim üzerinde anlaşamamışlar, evde kan çıkacak yok emmi adıydı yok amuca adıydı, en nihayetinde babannesinin bir akrabasının adını yad etmişler.Abuzeroğlu Abuzittin
ama ben ona hep rağmetli Kemal Sunalın adını veriştim, abuzübük derdim. bana kızmazdı, ama başkalarına çok kızardı,
Allahın hikmeti işte, bu arkadaşın göğsünde bir kıl çıkardı maşallah karadenizin ormanları bunun göğsünde van gölü gibi kalır, hele bu arkadaşda bir bıyık vardı 20 lik delikanlıları bıyığında asarda.daha asılacak genç varmı diye beklerdi.
Ailem bizi güzel yetiştirdi, açda bırakmadı, başkalarına muhtaç da ettirmediler, böyüklere saygı küçüklere sevgi esnasında.
Ama gençliğin getirdiği birde delilik havası vardı.
o zamanlar nerde geçti bilmem elime bir pisiklet geçti,yanılmıyorsam çöpte almıştım,
Önüne birde elde düşme Radyo yerleştirdim.
Bayernde Türkiyeye gelen, iki senede Almancayı yutmuşta Türkçesini unutan ve her soru sorulduğunda yahh yahh yada nayn nayn diyen Türk işçiler gibi.
Pisikletimin önüne radyoyu asmıştım.yalnız tepemde bayern şapkası ve tepesinde horoz tüyü eksikti.
Radyoyuyu öyle ayarlamıştımki pisiklet dinamosuyla çalıştırmaya uğraşıyordum ,bazı zaman güzel çalışırdı bazı zaman gıkı çıkmazdı, iniş aşağı radyoma diyecek yoktu ,ama rüzgära karşı pırt pırt eder çalışmazdı, çalışsın diye ha babam pedallare basardım, süratli süreyim de radyo çalışsın diye.
Bremen Hemelingen de park vardı hep orada deneyimi yapıyordum. saat akşamın 6 ile 9 arası pek sıcak olmazdı, ılık olduğunda tüm gençler oraya toplanır eğlenir, güneşlenirlerdi.
çimlerin üzerinde güneşlenen kızlara, poz yapıp benim ne biçim Arena Güreşçisi Matador olduğumu göstermem lazımdı.
Bağrım yarı belime kadar açık, bıyıklarımı ve bağrımı siyah boyayla boyamıştımki, bıyık ve göğsümde kılların çıktığını herkese göstermem lazımdı ve bilhassa hoşuma giden bir kıza, haftanın 7 gününü orda geçirirdim.
Okul dan çıkar çıkmaz oraya giderdim.
Tatil günlerimdede erken kalkar, soluğu orda alırdım.
Annem benim bu halimi anlamış olacakki bana
---Ben Parkda ispanyol birisini gördüm, sanki senin ikizin acaba sen olmayasın
---Yok yalnış görmüşsündür ben o olamam.dedim
--- Bende öyle sandım benim oğlan imajmı değiştirdi diye,
---Kendini bilmez kişiler canım bunlar
---Eyi dediğin gibi olsun, dua edelimki babanın önünde geçmesin bu kendini bilmez delikanlılar.
Bir kızla tanıştım, kim tutar artık beni, daha horozlandım, ispanyol matadoru oldumu Aydın Efesi.
Yakamı açar göğsümü kaldırır, yan yan ayaklarımı yere sert basarak gitmeye başladım.
Pisiklet sürmem bile değişmisti, artık direksiyonu elle tutmuyordum,erkek adam pisikleti ellemi tutarmış..? elsiz kolsuz sürmeye başlamıştım.
Parkın içi hep çimler ve çiçeklerle kaplı dar ince yörüyüş yolu yapmışlar yollar ince kumla kaplı.
Pisikletlede üstünde geçerken öyle güzel sesler çıkarıyorduki. anlatması mümkün değil ancak yaşanılması lazım.
Daha fazla ses çıkarsın diye kızların yanından geçerken hızlanıp firenlerdim, dikkatlerini üstüme çekeyim diye.
Pisiklet atımda olurdu, bir Efe atı, ben kendimi eyice kaptırmıştım artık.
Aydın Efesimiyim,yoksa ispanyol matadorumuyum.
Gene böyle günlerde seksi pisikletimle beraber park da kızlara çaka atmaya çıkmıştım.
Yolun ortasına bir kaç maki ağacı ve çiçeklerle ikiye ayırmışlardı sağ taraf biraz meyilli olduğu için hep orda giderdim, çünkü o zaman radyom çalışıyordu.
Bi taraftan dinamonun sesi, öbür taraftan ince kum sesi.keyfime diyecek yoktu.dünyayı sanki ben kurtaracağım Süperman çıksa o an karşıma…..?
Sol tarafta çimlerin üstünde bikinilerle yatanlar vardı, Aydının Efesi,ispanyolun matadoru dururmu artık. elsiz kolsuz habire pedala basıyordum. Derken nasıl oldu bilmem,birden direksiyonun tepesinde,davetsiz misafir belirdi
--- Polis imdat. diye çığlık çığlığa bağıran elinde şemsiyesini sallıyan bir kadın gördüm .
Elinde şemsiye habire bağırıyordu. bu olay bir kaç saniye geçti. derken ben sağa, davetsiz misafir çiçeklerin ortasına sola yuvarlandı. kalkmamla orada kaçmam bir oldu.
Daha arkamda bağırıp duruyordu.
Bir daha oraya gitmedim gidemedim, ayıp olurdu ben Aydının Efesi, ispanyolun matadoru. korkup kaçacak değilim ya ,...saygımdan.
pisikletime o günden beri binmedim,binemedim, bir sabah uyandığımda baktımki pisikletim evimizin önündeki balkonda yörütmüşler.pisiklete acımadım ama radyoya yazık olmustu.
O zamanlar Rağmetli babamla gece saat 04 de kalkar Muhamed Ali nin boks maçlarını dinlerdik.
Onunda çocukluğunda pisikletinin çalındığını, çalanı döğmek için boks a gittiğini babam bana hep anlatırdı.
Demekki bende pisikletimi çalanı bulup döğmem lazımdı, yani boksa gitmem ve en acilinden boks ögrenmem lazımdı.
Hemelingen deki okulumda karşı sınıfta bir Türk arkadaşım vardı.
Kendi katagorisinde Kuzey Almanya şampiyonuydu. yanılmıyorsam adı Ali Bıçakçı idi .
Ailemden habersiz boksa yazıldım, ilk gün koştuk, jimnastik yaptık terlemiştim, artık boksör olmuştum.
Haydar Kley
Annem ögrenince bayağı kızdı. ama tersine babam kızmadı.
Rağmetli
---Bizden habersiz iş yapman kabül edilemez bir hata ,mademki sporu bu kadar seviyorsun. bu hatana göz yumuyorum.
--Ben zaten sporu seviyordum arkadaşıda görünce dayanamadım.
O sevinçle odama çekildim, annemlerin konuşmalarını dinlemek için kapıyıda araladımki,benim için ne konuşacaklar.
Annem babama sitem ediyordu
---Hep sen yüz veriyorsun. ondan deli oldu, gidişi beni endişelendiriyor
Babam
--Sen rahat ol, benim bildiğim oğlum 1 hafta sürmez cayar.
Demek cayardım ha. hıh benim adım Haydar Kley hey yavrum hey.
Vurduğum yerde ses çıkardacağım, hele o pisiklet hırsızı ilk denemem olacak.
Üç gün spora gittim geldim.dördüncü gün dayanamadım ne zaman Kley olacağım yahuu bu adam benimle dalgamı geçiyor
--ulan hırsız kolla kendini Haydar Kley geliyor, nasılsa boksada başlamıştım şunun şurasında ne kaldıki .kley ide adımın sonuna eklememde sakınca yoktu.
Hocam beni bir hafta habire koşturdu. Bu böyle olmıyacaktı en yakın bir zamanda boks öğrenip o muczidi bulup pisikletimin intikamını almam lazımdı.
Ben,Ali,ve ikide Alman arkadaş başlamıştık boksa. da ben ne zaman ringe çıkacağım.
Ali ringe çıkıyor döğüşüyor. bana gelince tık yok. artık dayanamadım
--Hocam beni ne zaman ringe çıkaracaksın
--daha var acele etme.dedi
ne zaman dersem bana
--daha var acele etme.diyordu
artık dayanamadım
---Hocam bende Ringe çıkmak istiyorum .dedim
--olmaz.dedi
--niye.dedim
--daha yenisin.
Bizle spora gelen biri vardı spor çantası bile kendinden böyüktü boyu 1,50 yada 1,55 boyunda.
Kafayı ona taktım.sesiz ve utangaçda biri,ben bunu döverim gücümde yeter. boyu neki sporu ne olsun
--Beni şu karşıdaki gençle çıkarsan.dedim
--Olmaz.
ben zorlayınca
--Eyi tamam şurda eldivenler ,diş koruyucu ve maske var onu alda gel
--Hocam eldivenleri, dişliği anladımda,asker miğferine ne gerek var.
--Sana lazım olacakda onda.dedi
allah allah ulan zaten bir karış adam. ben bunu yerim miğfere ne gerek vardı.
Bu yer cücesiyle ringe çıktık.
Hocam anlatıyor bana dersler veriyor nasıl korunacağımı falan.
Kim dinler ,nasılsa yerim bunu,
kimki bu, karşısında Haydar Kley var.
Muhammet Ali nasıl yapıyordu karşısındakine kızıyor sert bakıyordu benim neyim eksik.
Başladım ellerimdeki boks eldivenleri ile gösteri yapar gibi sağa sola gidip geliyor çaka atıyorumki bu cüce bende korksun.
Derken kendimi yerde buldum. ne oluyor demeden bir daha yeri öptüm. kalkıyorum kalkmamla yerdeyim. ulan yeter artık ben bunu yemem lazım, lazımda da elime bir geçirsem yere sereceğimde. karşımdaki lastik gibi sıçrıyor,tavşan gibi yer değiştiriyor. derken.hocam
--Bu kadar yeter,al şu havluyu kanayan burnunu sil dedi.
Ben daha yakalamaya,ve yakalarsam hırsımı almaya çalışacağım ama. ah hocam araya girmese.
sonradan anladımki, karşımdaki yerden bitme cüce 60 maç yapmış 55 ini nakavat, 4 ünü beraber 1 indede yenilmiş oda sayıyla. şu şansa bak.
Tüküreyim böyle şansa.hırsızı döveceğim derken.gidiyorduk su yoluna.
Eve geldim yaralarım sıcak olduğu için anlamamıştım. annemin kapıyı açmasıyla.
--Mehmet yetiş oğlan.dedi
Rağmetli babam beni görünce, bana kızacak sandım başladı gülmeye.
--Eyi artık maçlarınada beni davet edersin, yalnız gözlerine birer koruyucu lazım, artık onuda bir baba olarak ben alayım.dedi.aynayı bana doğrulttu.
Aynadaki kişinin gözleri morarmış şişmiş, burnu kann içinde
Aynadaki resmimi görünce babama
--Sen birde karşımdakini görmen lazımdı, hastahane arabasına setyeyle götürdüler.dedim gururla
babam gülerek
-- Ona ne şüphe, belli ayna yalan söylüyor.dedi
bir hafta okula gidemedim, ya Kızlar beni görselerdi
bir dahada boks maçımı Tövbe
M.Wederath.dan 28.08.2014