- 490 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÜL KIRIĞI
Şairler, hayatın anlamını sorgulayan söze anlam yükleyen , bunun uğraşısını verirken de derin acılar çeken kişilerdir. Şairler insana yeniden insan olduğunu imgeler yoluyla duyurur sözün o yaratıcı gücüyle , yepyeni duygular oluşturur bizde.
Sözün büyücüsü olan şairler , bizde estetik duygular oluşturarak yükseklerden uçan Huma Kuşu’nun kanatlarına taşır , dağın görünmeyen öteki yüzüne götürür bizi.
Hem de bıkıp usanmadan bir Eyüp sabrı ile yapar işini.Yani putlara ve bunlara tapanlara yalan tarihi dayatanlara , içi kof söylemcilere , sömürüye karşı egemenleştirmeye çalışılan yeni dünya düzeninin oyununu bozarak yapar bunu. Kozasını sabırla ören ipek böceği gibi dokur şiirini.Çağımız sancılı, çağımız kirli.En kötüsü de düşünsel kirliliğin yaşandığı bir süreçten geçmekte oluşumuz..Düşünmeyi engellemek küreselleşiyor.Ama zor olanı başarmak şairin işi.Şairin işi gerçekten zor. Bunca rezilliklere karşı direnecek, sistemin paçavrasını çıkaracak, savaşın, yoksulluğun trajedyasını duyumsatacak, hayatı yeniden dönüştürecek , bize insan olduğumuzu anımsatacak.Ve onca acıyı içine sığdıracak. Sığdırır mı dersiniz ? Söz ustasıyla sığdırır.
Bir fotoğraf karesine ne sığar Orta doğu’da
Ekmekle ölüm bumerangında tutsak babalar mı
Kurtlanmış yaraları sütüyle sağaltan
Analar mı yoksa?
Bir küçücük avuca ne sığar Orta doğu’da
Kınalı şeker, çedene menengiç,çokça ölüm mü
Kopmuş omuz , yarım bacak, çoksa kavga mı yoksa?
Bir ananın kucağına ne sığar Orta doğu’da
Yırtık ve sıcak cesetlerin güle dönen yüzü mü
Kalıbını eriten sıcak acının , rahmine can ekmesi mi yoksa?
Bir insan sesine sığar mı bunca acı?
Acının kılıcını yüreğinin kınında saklayan bir şiir ustasının, Bilsen Başaran’ın dizeleridir bunlar.
O’nun insanı sarıp sarmalayan, erdemsizliğin , onursuzluğun karşısında yiğitçe direnen , sesindeki isyan bayrağını ‘’Kadından korkan bir Tanrı yaratmışsınız,/ İsa’nın etine Meryem’i saklayarak’’ sözleriyle taçlandırıp, Athos Dağı’nın binlerce yıllık lanetini parçalayan dizeleriyle, bugün, yarın, yeniden insana insan olduğunu hatırlatacaktır onun şiirleri.
Acılar sağlarım her akşam haberlerden
Dadandığım umutları körükleyerek
Laleli bir kefen gibi sarınırken ölümü gençler
Kalbim kavrulurken savaş çocuklarının telve bakışlı gözlerinde
Hasan Hüseyin’den bir şiire sığınır
‘’Leylim leylim bir bahar isterim Ahmet Arif’ten.
O da ‘’Eğri hançer, kara mavzer , kan pusu derse
‘’Ve insan düşüncesinin o en orospu ‘’sesindeki Uranyumla
Ölümü, ölümü işaret ederse
Döndürüp yüzümü Edip Cansever’e
‘’Kımıldamıyor göz bebekleri
Ölümü denir şimdi onlara
Ölümü denir peki’’ diye sorarım.
Sonra uğultumu içime alıp
Yürürüm kendimin ötelerine
Ah neresinden tutsam yirmi dört saatin- ölüm
Gördüm ki çiğ taneleri de zehirdir bahçelere.
Ya ben , bir boy aynası mıyım ödünç ışıkla şavkıyan
Bir duvar saati miyim pille canlı
Ve bir duvar yüzünden yaşama vurup duran.
Ah, her akşam içimde ‘’bir kuş tufanı’’
Bu şiir tanımlaması adına güzel söylemiş Ülkü Tamer : ‘’Yanardağa ağzındaki kuştur şiir.
Ama Bilsen Başaran bununla yetinmez, kraterini büyütür, bir platoya yayar şiirini. Dünyada çok az rastlanan en büyük yanardağ ağzı olan Cardela’ ya dönüştürür şiirini..O nedenle , Bilsen Başaran Cardela yüreklidir, sınır tanımaz ülke tanımaz o kendine Anadolu’dan miras analığına , dünya analığı katar, dizeleriyle emzirir dünya çocuklarını. Çünkü; ‘’seceresi insan soyludur…’’
Doğada sayısal bir kavgayla dövünüyor barış
Su , kayaları kucaklayarak savruluyor ilerilere
Kayaların yırtığında yaban ot/Otun üstünde çalı
Göklere su emziren ışık döşeği
Ateşle ateş arasında çiçekli yarış
Yağmurun yüzü bereket ışıltısı
Her gün yeniden kutsal bir kavgayla diriliyor barış
Ah, ölü yıkayıcım insan
Sen, emziğin donduğu ağızsın Halepçe’de
Vietnam’da kurtlanmış yara
Renkleri talan edilen bir Kızılderili köyüsün sen
Toplu mezarsın Bosna’da .
Yoksa bir Irak köyü müydün kana kesen Dicle’yi
Adın neydi?Yakılmış kitaplarda mı kaldın
Unutturulan vaatlerde mi yoksa ?
Hangi keman öldürür yayını
Yeni sesler doğuracak umut yaşamın ağzındayken
Ya güneş/ onca rengi nasıl döker gruba
Yüreğinden kara süzüp yarımını boyarken.
Gün , her gün yeniden şavkıyor ölümün yüzüne
Böğürüyor karartmalar arkasından siren sesleri
Toz bulutu içinde tanklar…
Katliamın önündeki kravatlar…
Sardunyalı avluların barut yüzlü anaları…
En kanlı/ En aç
En çığlıklı bedenleriyle…ölümü oyalı yollar
….ve biz, hepimiz , her gün o kan sepicinin
Kanlı kavgasında beslenip
Bütün keman öldüren yayları ezgileyip
Bütün güneşlerin kara yarımındaki alavalaya kanıp
Sızılı susmalara tapınıyoruz.
-Ah, ölü yıkayıcım insan-
Denir ki, ‘’önce söz vardı’’
Yine söz kalacak geriye.
Evet ! Bilsen Başaran ‘ dan da soylu dizeleri kalacaktır geriye..
YORUMLAR
çetin altungüneş
glenay
Sadece bir çarpı var, neden acaba?
çetin altungüneş
glenay
Sadece sizin yazınızda ve birkaç şiirde oldu..
Çok teşekkürler,
selâmlar..