5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
992
Okunma
" Nedir yüreğimizde ki siyah nokta, gizli niyet süveyda..? "
Metin Altıok..
Trafik kazasında sevgilisini kaybetmiş birinin tv muhabiriyle konuşmasını seyrediyordum..
Öylesine doğal öylesine sıradan birşeymiş gibi anlatıyordu ki, sevgilisinin ölümünü... Sanki üzerinden büyük bir Yük kalkmış, rahatlamış gibiydi...
Gözlerinde ki o donuk pırıltıdan ölen sevgilisini çoktan unuttuğu, asıl önemli olanın kendisi, kendi varlığı olduğu anlaşılıyordu...
O ayaktaydı.. O yaşıyordu, iyiydi.. Sevgilisi için, sanki onu hiç tanımıyormuş gibi bir ifadeyle " o artık içimde yaşayacak " diyordu.. Sonsuza kadar içimde yaşayacak..!!
Kamera üzeri beyaz bir çarşafla örtülü ölüyü, yakın plan göstermeye başlayınca, bütün benliğimi derin bir sızı kapladı..
Beyaz çarşafın altında hareketsiz yatan o insana, sımsıkı sarılmak istedim.. Sanki bendim orda yatan..!
Anlatacakları eksik kalmış, yaraları öyle Açıkta kala kalmıştı.. Artık onun öyküsünü başkaları anlatacaktı.. Onun anlatılan, hakkında söylenen hiçbir şeye müdahale Hakkı yoktu..
Sonsuza dek susturulmuştu.. Ölümden bile daha acı bir gerçekti bu.. Ölümden bile daha adaletsiz...!
Oysa gerçek buydu.. Aslında bizi hiç tanımayan ama tanıdıklarını söyleyenlerin, insafına kalmaktı, öykümüzün kalan kısmı..
Peki ölmeden önce kendi öyküsünü tamamlaya bilirmiydi, anlatabilirmiydi insan..?
İnsan birini severken kim olduğunu anlayabilirmiydi..?
Şu tv ye çıkmış acılı olmaya çalışan genç adam gibi yada üzerinde beyaz çarşaf, altında cansız yatan, belkide can vermeden önce sevdiğine gülümseyen o genç kadın gibi..! Anlayabilirmiydi...?
Sanmıyorum...!
İnsan kendisiyle ilgili bütün doğruları kaybeder birini alınca yüreğine..
Bir başka akışa, damarında kapkara olan bir kana teslim eder kendini.. Çünkü dört Sıvı vardır, insan vücudunda.. Bunlardan biri sevdadır...
Sevda dedikleri kara, küçük bir kan pıhtısıdır.. Gelir kalbin en içteki en gizli yerine saplanır kalır... Ve ondan sonra bütün vücuda yayılır.. İşte o andan itibaren kan simsiyah akmaya başlar..
Buna " süveyda " denir.. İçinizde damarlarınızda bu kan aktığı sürece artık bir daha iflah olmazsınız.. Kendinizden koparsınız, bildiğiniz bütün zamanlardan, gerçekliğinizden, beklentilerinizden...
Beklentilerinizi, umutlarınızı , ihtiyaçlarınızı,kendinizi silersiniz.. Bütün Zaman’ların dışına çıkarsınız.. Bir mecnun tarifi gibi...!
Belkide şu okuduklarınız sevmenin deli bir tasviridir.. Belkide sevmek delirmenin ucuna gelmektir...
Hal böyleyken , sevmek bu derece derinlik verirken kişiye, ölmüş bir Sevda’nın ardından.. Kalkıpta " o kalbimde yaşayacak, onu hiç unutmayacağım " sözü komik kalıyor belkide...
Aşk basite indirgense de yaşadığımız şu zamanda, çıkarcı sevmelerde avutsakta kendimizi...
Aşk ve Sevmek diye birşey var yani.. Hemde yukarıda tanımını yaptığım şekilde insanı saran, kuşatan bir halde var..
Ha yazıyor olmam, yaşıyor olmam anlamına gelmiyor mutlaka, ben yaşayanların yalancısıyım...!
26/10/2014