- 1155 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
TAKDİMİMDİR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
*Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
YORUMLAR
Kış soğuk yüzünü iyice hissettirmeye başlamışken bir türlü ısınamıyoruz biz şımarık,hayatından bir türlü memnun olmayan insanlar en sıcak mekanlarda bile.Bu öykü tam tersine feleğin sillesini yemiş bir baba oğulun hazin sonuna doğru kaderin kollarında yol alırken bizi de yol arkadaşlığına davet etsede anlatımın samimiyeti,tasvirlerin gerçekçiliği hikayeye sıcak bir hava katmış.Hüzünlüydü,gerçekçiydi,güzeldi.Tebrikler.
nitemtran
nitemtran
Birbirlerine çok uzak gibi durmasalar da, yaşadıkları şeyler ne kadar da farklı .
Teşekkürler
nitemtran
Teşekkürler...
nitemtran
Teşekkürler efendim.
Çok hüzünlü bir hikaye..
Kim bilir vaktiyle daha nelere şahit olmuştu o virane...
Sona doğru, baktım uzun ve noktasız cümlelerinizden biraz yorulmuşum...
Bunu da belirtmeden gitmek istemedim.
:)
nitemtran
O uzun ve yorucu cümleler benim kimliğim ama :)
Billur T. Phelps
Tamam..
Bundan sonra okurken aklıma gelecek ..
:)
Bir yazara lazım olan en önemli özellik, gözlemciliğidir. At gözlüğü olanlar yazar olamazlar. Dolayısıyla dar ufuklu, az zeki insanlar yazar olamaz.Bolca okumak yazar olanlarla kendini mukayese edip gelişmene katkı sunar. O üç katlı ahşap ev üzerinde yoğunlaşan gözlem ancak bu kadar duygusal ve reel bir öykü çıkartmış ortaya...İstanbul'daki vakıf binalarında doğu kökenli veya uyuşturucu bağımlısı gençlerle çok karşılaşırsınız ve sokulup gözlem yapmaya korkarsınız. Kazım Koyuncu'nun kanserden ölümü herkesi üzmüştür ama onun şöhret olmasına eşlik etmiş gitaristinin o vakıf binalarından birinin odasında zilzurna sarhoşken elindeki sigarayla uyuyup kalması sonucu yanarak ölmesine hiç kimse tınmamıştır. Oysa öykü Kazım Koyuncu'nunkinden çok daha etkileyicidir.Bunu vakıf evlerinin içine girip gözlem yapmaktan çekinen korkaklar öyküleştirebilir mi? Öyküleştirebilselerdi, o üç katlı ahşap evdeki baba oğulu sizin öyküleştirmenize fırsat kalır mıydı...SAYGIDEĞER USTAYA MİLYON KERE TEBRİK VE EN ÖNEMLİSİ OKUMA YAZMA BİLDİĞİ İÇİN.SAYGIYLA
kemnur tarafından 10/26/2014 12:43:42 AM zamanında düzenlenmiştir.
nitemtran
Kocaman ve yüreğimin ortasından gelen bir teşekkürü yolluyorum size, varolun, sağolun...
Çok hüzünlü bir hikaye idi.
İçenleri değil de,
sarhoş olanları pek sevemedim bir türlü.
''İçki kötülüklerin anasıdır.'' demiş Hz.Osman. Doğru da söylemiş.
Çok değerli, saygı değer ve bey efendi nice insanlar gördüm içince sapıtan.
Ancak,
bu hikaye var ya,
alkoliklere dahi bir bukle sevgi duymaya yönlendiriyor insanı.
''Kim bilir?'' diye geçiriyorsunuz içinizden. ''Kim bilir ne dertleri vardı gariplerin?''
Hele de o müziğin sihirli dokunuşları var ya,
insanın ruhunu derinden etkiliyor.
Ne demeli?
Gerek konusu,
gerek sunuluşu ile,
gerçekten güzel bir hikayeydi.
Sayın Nitemtran, toplumun kıyısında köşesinde kalan kişi veya olgulara odaklanmanız sizin sıra dışılığınızı gösteriyor. Aynen bu güzel öykünüzde olduğu gibi. Naçizane kanaatim; başlıktaki "TAKTİMİMDİR" ifadesinin T harfini D yaparsak, bir de bazı cümlelerimizi daha kısa tutarsak çok daha hoş olacak. Hoş göreceğiniz ümidiyle. Selam ve saygıyla.
Mesut Özünlü tarafından 10/25/2014 6:24:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
nitemtran
Bunun yanında kuralına uygun uzun cümle kurmak kolay iş değil elbette. Eğer anlam ve gramer bozuklukları gördüyseniz, bunları bildirirseniz çok memnun olurum.
Vakit ayırdığınız için teşekkürler.
Her eski evin mi ya da her hüzünlü şarkının mı bir hikayesi var bilinmez...Lakin hayatın içinden insanın kulağına dökülen hangi hikaye olursa olsun insanı insani duygularıyla baş başa bırakır...İster tanıdık olsun ister yabancı mevzunun içinde insan varsa,iki kez düşünmek gerekiyor...
O harabenin mı yoksa baba-oğlun aldığı beddua mı ,orasını da Allah bilir !
Saygılar,Sevgiler
nitemtran
TEşekkürler değerli yorumunuz için, varolun.