27
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2736
Okunma
Ey sevgili! Seni çok sevdim. Bunu inkar etmem edemem de. İnkar etmek kendimi yok saymak olur.
Ey sevgili! Senin aşkın yüzünden geceler sırdaşım olsa desem. Seni anlatabileceğim tek dostumdur geceler. Yıldızlar ahından duramaz yerinde kayar gider. Ay mahcup, gece neden karanlıktır sanırsın.
Ey sevgili! Ben gibi sevemezsin elbette. “Sen hiç sensiz kalmadın ki.” Sensizliğin acısını çeken bilir.
Ey sevgili! Seni sevdiğim için hiç pişman değilim. Her ne kadar sen beni sevmesen de. Yollarım bağlı olsa da. Seni sevmekten hiç pişman değilim.
Düşün ki bir dağı tırmanıyorsun. Ayağın kayıyor ve bir süre sürükleniyorsun. Dağa küfür etmek mi gerekir? Sandalda giderken sandalın su alıyor ve sen denize düşüp çırpınıyorsan denizden nefret mi etmek gerekir.
Bilir misin sevgili. Eski şairler en çok neyden korkarmış? Söyleyeyim hemen; sevgilinin sessiz kalmasından korkarlarmış. Sevgilinin azarlamasına bile razıymışlar. Azarlamak bile bir tepkidir; aşığa gösterilen.
Sevmek kadar acı çekmekte aşka dahildir. Acı çekmeden sevgi olmaz. Ben küçükken büyüklerim “en kolay iş ayran içmek, o da yutkunmadan boğazdan geçmez” derlerdi. Bu söz şimdi anlıyorum. Bende diyorum ki “sevgilinin dikenli yollarından geçmeden güllerini koklayamazsın.” Sevgilinin koyduğu engelleri aşamazsan “aşıklık” makamına geçemezsin. Geçemezsen eğer o sevgi değildir zaten. Sadece sevdiğini düşünüp gönlünü eğlemişsindir.
Şunu da unutma ey sevgili! Senle güzel günler yaşamak kadar bu aşka ayrılığın acısını yaşamak da yakışır.
Ve unutma ki aşka ayrılıklarda dahildir. Sevgini sığdırdığım bu gönlüme ayrılığının acısını da misafir ederim. Sevgin kadar o da kutsaldır.
Ey sevgili! Sanma ki arkandan lanet ederim. Gerçek seven, ayrılsa da sevgilinin mutluluğunu ister.
M.Ö./2008
kahramanmaraş