- 743 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Alçalan
Gökyüzünde kan gülleri yetiştirdiler. Sonra yeryüzüne ektiler tek tek. Camları boyadılar siyaha. Sordular en bilinmezin sorularını. Kızgındılar.
Elleriyle yoklarlardı karanlığı. Gece sayıklamalarında hep duyulmamış isimler. Yaklaşınca ateşe, ateş onlardan kaçıp saklanırdı. Elbiselerine iğneler iliştirilmişti, kucaklarında doğmamış acılar vardı. Keskindi kelimeleri bıçakcasına, bu yüzden susarlardı.
Aldıkları verdiklerinden fazla, götürdükleri getirdiklerinden büyük, incitirlerdi incinmemek için. Lakin bilmezlerdi terazideki hileyi. Korunamazdı yapraksız ağaçlar, sığınamazlardı bir de. Apansızca üzerine yürürlerdi porselen kulelerin. Kırarlardı, sırtlarında resimler, resimler kaygılı ve şairane.
Kül ile kilin karışımındandılar. Korkusuzca ezip geçerlerken umarsız, yenilenirlerdi. Gelecek yaz küplere kapatılır, usulca gözlerini yumardı zaman bütün bu olan bitene. Alçalansa sadece, inanmak olurdu sanki. Yeterinden fazla inanmak...