- 747 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Garip Bir Adam
“Selim İleri okumanın zorluğunu ancak onu okuyanlar bilir” diyerek elindeki kitabı ona kıyamayarak usulca masanın üzerine bıraktı. Beklemeye devam etti. Gelsindi artık. Gelmesini beklediği kişinin şu anda gerçekten beklediği kişi olmadığını bile bile içinden geçirdi onun gelmesini. Faydasızdı ve çaresizdi tüm bu düşünceler. Sıcak bir yaz gününün çorak Anadolu toprağını çatlatması gibi beyninin çatladığını hissetmiyordu. Aslında hiçbir şey hissetmiyordu. Bomboş bakıyordu duyamadığı sokağın gürültüsüne. İnsanlar saçma sapan bir senkronla yürüyordu. Sokak baştan sona bir akrostijdi ama ne yazdığını seçemiyordu herhalde. Zihninin aldanışlarıydı bunlar. Amaçsızca, kendince sinirleniyordu hayata. Onu duyan, bilen, fark eden kimsenin olmamasına mı yansındı, yoksa ruhunu yeşertecek eksik yanının burada olmayışına mı! Hiçbirinin farkını netleştiremedi.
Saf çaycı çırağının masasındaki boş bardağı alışını izledi. Önce işaret parmağı ve orta parmağını bardağın içine geçirip diğer parmaklarıyla da sağlamca tuttuktan sonra bardağı tepsiye bıraktı, ardından da çay tabağını tepsideki diğer tabakların üstüne. Masada duran kullanılmamış şekere hiç dokunmadı. Burası ya çok zengin bir çay ocağıydı, ya da bu saf çırak masada az biraz mağrurca oturan tatsız tuzsuz mendebur müşterisinin görüntüsünü tatlandırmak için farkında olmadan bırakmıştı iki beyazımsı küp şekeri.
Çırak: “Ağabey, tazeleyeyim mi?" Dedi.
Önce anlamadı, “ne” dedi, ama aslında soruyu duymuştu, duyduğunu kavradı ve “sonra” dedi.
“Sonra” ne demekse. Sonra bir bardak çay içsen ne olur, içmesen ne olur ki. Düşündü, düşündü. Bir meczup gibi gözlerini kısıp komikçe etrafına baktı. Önemsizce, her zaman “çok da tın” dediği zamanlardaki gibi yüzünü buruşturdu Nazlı’nın son söyledikleri aklına geldiğinde. “Olsun, yüreksiz de yaşıyorum”dedi. “sen aldın, kaçırdın yüreğimi benden, ama böyle de pekala yaşayabiliyorum” dedi etrafındakilerin duymazlıktan gelebileceği bir tonda.
Bir iç çekişin ardından çaycı çırağına bir göz işareti ile çay sipariş etti. Eline masaya bıraktığı kitabı aldı ve “Söyle Sayru, sen de çayı sevmezsin, değil mi?”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.