- 760 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TURKS VE TURKEY İNGİLİZCE ANLAMI VE ÜMMETÇİLİK
TURKS VE TURKEY İNGİLİZCE ANLAMI NEDİR?
TURKS VE TURKEY ANLAMI NEDİR?
Memlûk Sultanlığı ya da Memlûk Devleti, kölelikten gelen Memlûklerin bugünkü Mısır ve Suriye’de kurduğu bir askeri aristokrasi devletidir. Memlûk sözcüğü Arapça’da köle demektir. Bu nedenle devlet Kölemenler Devleti olarak da bilinir. Bazı kaynaklarda adı ed-Devletü’t-Türkiyye olarak da geçer.
Avrupalılar Türk kelimesini ırk olarak kullanmamıştır. Halifeye bağlı ümmet, ümmetçi olarak kullanmıştır. Ama Atatürk Devrimi ve hilafetin kaldırılması ile Türklük yani ümmetçilik kaldırılmak istenmiştir. Türk ifadesi önceleri Mısırdaki Fatimi Halifeliğine bağlı ümmet Mısır Tavuğu(hindi-Keltavuk) olarak Avrupalı kişilerce özellikle Müslüman ümmetçiliğine karşı Haçlı Zihniyeti ümmetçiliği oluşturmak için hazırlanmış bir kaynaktır. Avrupalılar Selçuklu ve Osmanlı padişahlarını Orta Asyalı kavim anlamında Türk demiyor. Halifeye bağlı ümmet Haçlı karşılığı bir deyim olarak kullanır. İngilizcede Hindi-Mısır tavuğu anlamına gelmesi, askerlerin o zamana göre değerli, gösterişli giysi giymesi ve göğsünü şişirerek, gerinerek yürümelerini ifade için kullanılmıştır. Özellikle daha sonraları Osmanlı Yeniçeri Askeri Mehteran takımı bu yürüyüşü hindi tarzını seçmiş resmi gösteri yürüyüş tarzı olarak devam etmiştir.
Osmanlı Padişahları Türkçüydü. Türklüğe yarar sağladı Atatürk Türklüğe zarar verdi, diyenler. Orta Asya Kavimlerine yarar sağladı anlamında değildir. Osmanlı Devleti Kölemen Devleti ve ümmetçilik devleti anlamında söylemekteydi. Atatürk Türklüğü ise daha farklı kavmiyet ifadesi olarak kullanılmak istenmektedir. Ümmetçilik yapılacak bir halife yoktur. Modernleşme için örnek alınacak. Önümüzde bir Müslüman Devlet ve Lider yok. Batılılaşma ilimde fende, teknolojide hukukta örnek alacağız ama Hunlar gibi Macarlaşmayacağız demiştir. Osmanlı Kölemenler Devleti ne kadar ümmetçiydi, tartışılır. Ama 1606 Zitvatoruk Anlaşması ile Osmanlı Ümmetçiliği bıraktı. Avusturya Macaristan İmparatorunu kendisinin İmparatoru kabul etti. Tabi olduğu Selçuklu Devleti merkezi İran’a savaş açmayı seçti.Bu hal Türklüğü yani ümmetçiliği bırakıp ümmete düşmanlık dönemini başlattı. II. Abdülhamit Döneminde Ümmetçilik, İslamcılık hareketi tekrar başladı. Halife arayışları oluştu. Çünkü Haçlı Ümmetçiliği tüm dünyayı işgal etmişti. Hıristiyan Birliğine karşı sadece Müslüman Birliği ile karşı konulabilir, anlayışı güçlendi. Bu da çetin savaş ve işgallerle cevaplanmaya çalışıldı.
Modernleşme yanlıları ümmetçilikten ayrılıp, kimi kavmiyetçilik şeklinde kimi bağımsızlaştıran demokratikleştiren, laikliği tercih etmiş, laiklik bağnazları, modernleşme karşıtlarını halife seçmemeliyiz doktrini olmuştur. Onlar da modernleşmecileri (Birlik ve İlerlemecileri, yani İttihat ve Terakkicileri) dinde reformcu deccaliyet yapma, dinde fitnecilikle kafir ilan edip savaş açmışlardır. Din ve Devlet İşleri ayrı olsun, denmiştir. Ama Vatikan gibi bir İslam Devleti oluşmamıştır. Bağnazları devlet işlerine karıştırmama şeklinde Halifeliği kaldırdık, denmiştir, Mısır,İran ya da Suudi ümmetçisi olmayacağız, Kölemen Devleti olmayacağız denmiştir.Ancak İngilizce kölemen anlamına gelen Turkey, Turks ifadesi yeni kurulan devletin yakasına yapışmış. Türkiye ile komşu ve Dünya devletlerinin tarih, sosyoloji ve hukuk anlayışı bu yüzden uyumsuz, çelişkili olmuş ve olacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene! ne mutlu Hz Muhammet’in halifenin ümmetiyim demek mi yoksa Ne mutlu Hunların soyundanım mı demek kafalarda karışıklık oluşturan dileyenin dileyen tarafa çektiği, ne mutlu Hunluyum anlamında kullanmak istemeyenlerin çıktığı Kürtlerin o anlamda ben Kürt’üm Hun değilim demesi sonucu çok güzel anlamı olan güzel bir uygulama olan ilkokul andı okullardan kaldırıldı.
Devlet yapısı yöneten ve yönetilenler olarak ikiye ayrılır. Osmanlıda yönetenler devlet memurları ve asker sınıf vergi vermeyenler Beraya sınıfı (has, zeamet, tımar, ilmiyye, kelamiyye,seyfiyye) ve reaya olarak ikiye ayrılırdı. Uyrukluk (teba) kaydı tapu,zimmet kayıtları yoktu. Vatandaşsız devlet konumundaydı. O devirde sınırlar ve pasaport uygulaması yoktu. Sadece İstanbul payitah şehrine giriş ve çıkış yasaktı. Yani İstanbul yasak şehir konumundaydı.
Osmanlı yönetici beraya sınıfı sınıfı Türk değil Rumi idi. Osmanlı devleti yok edilmeseydi, Türk olmayacaktı Rumi vatandaş olacaktı.(25.02.2013 tarihli Habertürk Öteki Gündem pragramında Pelin Çift modetörlüğünde İsmet Özel ile Aytunç Altındal bu konuyu anlatmıştır.)
Osmanlı Devleti beraya defterlerini tutar, reaya, tebaya(uyrukluk) defterlerini tutmazdı. Roma İmparatorluğu valileri bu defterleri tutardı. Osmanlı Devleti Döneminde tutulmayan reaya kayıtlarını Vatikan devleti tutardı. Küçük Kaynarca Anlaşması da Rus Ortodoks Kilisesine bu defter kayıtlarını tutma ve koruma hakkı verdi.
Türk kelimesi; Avrupalı tarihçilerce bir soydan gelen insanları tanımlamak için kullanılmamıştır. Türk kelimesi, İran, Irak, Memluklar, Türkler vs tüm Müslüman kişileri ama bir halifeyi kendilerine lider seçip bağlılık kurmuş özellikle cihat için ve de yargısal, dini ibadet hükümlerini tercih anlamında ümmetçilik anlamında kullanılmıştır. Türk kelimesini başlangıç soyu olarak kullanma Atatürk’ün Türk Tarih ve Dil Kurumunu kurması ile başladı. Türk Tarih Dil Kurumu bir eğitim politikası geliştirirken Türklük kavramını bir çatı kavram olarak geliştirmeye çalıştı. Ata soy Hunlar ile başlarken Hunluk seçilmemiş 13. Yüzyıl ve sonrası Avrupalı din adamı ve tarihçilerin kullandığı ümmetçilik(TURKS ve TURKEY) kavramı seçilmiştir.
II. Abdülhamit iki tür ümmetçilik oluştu. a) İslam halifesine bağlı ittihatçılık b) Turan ümmetçiliğine bağlı ittihatçılık(birlikçilik)
a) Dini temsil eden halifeye bağlı tüm Müslüman olanların haklarını, yurtlarını, ticaret yollarını korumaya yönelik ahlakı temsil eden ümmetçilik.
Osmanlı bürokrasisindeki bu ümmetçilik şark ümmetçiliği olarak kullanılmıyordu. Osmanlı padişahı işgal ettiği ve edeceği Müslüman ülkelerin halifesidir. Hıristiyanlarla işbirliği yapıp Müslüman yurtları Osmanlı padişahı egemenliği altında yönetmek anlamında bir ümmetçilik olup Alman-Macarların ortaya attığı Turan ümmetçiliğine karşı İngiliz-Fransız işbirliğine dayalı Duyunu Umumiyeli yönetim şekliydi. Ancak Müslüman ülkeler zaten Hıristiyan devletler tarafından işgal edildiği için ve Müslüman Devletler bir Osmanlı Devleti idaresi altında yaşamaktansa bir İngiliz, Fransız, Rus, Alman vesayeti altında yaşamayı tercih ettiği için bu gerçekçi bir ümmetçilik anlayışı değildi. Devlet düzeyindeki politika denge politikasına dayanıyordu. İngilizlere Mısır’ı verince Almanlara Bosna-Hersek, İtalyanlara Libya verilerek denge politikası güdülüyordu.
İslam ümmetçiliği amacı; Hıristiyanlar tüm Müslüman yurtlarını işgal etmek için savaş açtığında siz bir Padişah ümmeti olarak gelip savaşın Müslüman yurtların işgalini önleyin şeklinde bir ümmetçilikti. Padişahın saltanatını koruma ümmetçiliği idi.
Osmanlı Padişahı halifeliğini ret ederseniz, , Hıristiyan Devletler işgal ederse dininizi yok eder. Osmanlı dininize karışmaz sadece topraklarınızı elinden alır, mülkiyet padişahın olur. Hıristiyan Devletlere kapitülasyon verdiğim için onlar da ülkenizi işgal etmeye kalkmaz. Serbest ticaret hakkı ve Müslümandan daha ayrıcalıklı vatandaş olma, Hıristiyanı Hıristiyandan başkası yargılayamaz hakkı onları üstün konuma getirdiği için size Haçlı seferi düzenlemez sizin Osmanlı Padişahı buyruğu ve Hıristiyan mahkemelerin vereceği karara saygılı olmanız barış içinde yaşamanıza yeterlidir, anlayışı hakimdi. Bu görüştekiler Osmanlı Halifeliği, ümmetçiliği savunucuları idi.
Osmanlıyı anlamak için Osmanlı Devlet yapısını bilmek gerekir. Devlet yapısı ikiye ayrılır. Yönetenler ve yönetilenler
1402 yılına kadar Osmanlı Devleti, Hunlulardan ve Türk soyundan gelen(cihatçı Arap, hun, Acem, Kürt,Ermeni, Gürci,Rum Müslüman soyundan gelenlerden) oluşuyordu.
Osmanlı Devlet yapısını Beraya ve reaya olarak ayırdı. Çelebi Mehmet ve Oğlu II. Murat devlet yapısını Hun ve Türk soyuna kapattı. Vergi vermeyen vergi alan yönetici sınıfının Hıristiyan kökenli insanlardan oluşma zorunluluğu, Müslüman Devletlere karşı Hıristiyan Roma Cermen İttifakı ile yönetme ilkesine göre kurdu. İlk ittifak Çelebi Mehmet Döneminde oluştu.
İmparatorluk devletlerinde yönetilenler sınıfı için de defter tululurdu. Roma Devleti reaya olarak görülen sınıf için mülkiyet sahipleri için tapu kayıt defterleri tutardı. Mülkiyet sahipleri Aristokrat olarak meclislere sahipti.
Osmanlı tarihi anlatılırken yönetilenlerin mülkiyet ve zimmetleri verilmez, muhtemelen tam bir imparatorluk devleti olmadığı için defter kayıtları yoktur.
Osmanlıda yönetici sınıf tımarlı sipahi defterleri vardı.Yönetici sınıfın özelliği devlete vergi vermemesi idi. İltizam usulü oluşturulması ile tımarlı sipahi yönetici sınıftan çıkarılıp vergi mükellefi vatandaş sınıfına dahil edildi.
Osmanlıda reaya defter kayıtları olmadığı için Müslüman halkın özel mülkiyetini kabul etmediği ve bunlar içinde tapu kaydı olmadığı için vatandaşsız devlet durumundaydı.Pamuk ipliğine bağlı imparatorluk durumundaydı. Hıristiyan devletlerin başına oğlunu ya da Osmanlı Paşasını yönetici olarak atayamazdı.Sistemin bekası için padişah erkek kardeşlerini öldürmek zorundaydı. Eflak, Boğdan, Karadağ vs bölge insanlarının başına kendi kral ya da aristokratını yönetici olarak atardı. II. Abdülhamit Anadolu toraklarında pamuk ipliğine bağlı yönetim şeklini merkezi yönetim şekline döndürmek için Yörük Aşiret Reislerini, toprak sahibi kişileri dışlayarak halk arasında harami, günümüzde terörist denilen kişileri vali olarak atayarak otorite kurmaya çalıştı. Abdülhamit’ten önce Celali İsyanlarını bastıramayan Osmanlı Devleti Avrupa yakasında isyancı Yunan, Bulgar, Yugoslavya, Arnavutluk topraklarında Celali İsyancısı Aşiretlere oralarda İskan imkanı verip bunların isyanından kurtulmayı denemiştir. Bir taşla iki kuş vurmayı denemiştir.
Kısaca Osmanlı Devleti vatandaşsız bir devletti. Tebaa(uyrukluk) anlayışı yoktu. Tebaa anlayışı yerine reaya anlayışı vardı. Osmanlı vatandaşı demek Rumi vatandaş demekti. Yani yönetici sınıf Roma Cermen kökenli Hrıstiyan devşirme çocuğu anlamında Rumi halk olarak ifade edilirdi. Osmanlı Devleti asimilasyona uğramış anlamında Rumi vatandaş olarak ifade olunurdu.Mustafa Kemal ile Rumilik ret olunmuş, Türklük yani Müslüman orjinli(kökenli) Hıristiyanlarla cihadı hedef edinmiş kelimesi uyrukluk ifadesi olarak seçildi. Ancak bu şekilde açık ifade ile anayasa ve kanunlarda yer almadığı için Türk kelimesi Hunlu anlamında ötekileştirme ve hatta dinsiz ya da Manihaizm (Şamanizm) dinini savunan Hun anlamında görülüp Arap, Acem, Kürt, Laz, Çerkez, Azeri, Türkmen ve Müslüman olanları dışlama Arap, Acem, Kürt, Çerkez, Azeri, Türkmen isimlerini taşıyanları düşman ilan eden isim milliyetçiliği ile ötekileştirmeye yöneldiler. Çin, Hint, Uygur tipi bir devlet şekli hayaline kapıldılar.
Osmanlı Devleti yok olmasaydı. Türkiye Devleti ve Türk uyrukluğu olmayacak Osmanlı Devleti ve Rumi uyrukluk olacaktı. Habertürk’ün Pelin Çift modetörlüğünde sunulan İsmet Özel ve Aytunç Altındal Türklük ve Türklüğün tanımı nedir? 25.02.2013 Öteki Gündem programı da bu konuda net açıklayıcı bilgiler sunmaktadır.
b) Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna bağlı tüm Dünyadaki Hun ve Alman soyundan gelenleri tek bir devlet çatısı altında toplamaya yönelik Turancılık akımı ümmetçiliği vardı. İttihat ve Terakki bu Turancılık ümmetçiliği savunucusu idi. Avusturya ve Almanya halkı Cermen kavmidir. Avusturya ilk Alman devletidir. İlk Alman devletinin kurucusu Batı Avrupa Hun lideri Attila idi. Hunlu- Alman karışımı bu halklara Macar denmektedir.
c) Atatürk’ün cumhuriyeti kurması ile ümmetçilik kavramı değişti. Hz Muhammed’in (A.S) peygamberliğini tasdik eden herkes ümmettir. Ümmet kavramının bir kısmı vatandaşlık kavramına bırakıldı. Bir halifeye bağlı ümmetçilik kaldırıldı. Modernleşmeye ve demokratikleşmeye esas, örnek alınacak bir Müslüman devlet lider yok. İşgale dayalı hilafet olmaz, denmiştir. Ümmet kavramı yerine yurttaşlık(vatandaşlık) kavramı kullanılmaya başlandı.Halifeliği kaldırmak bu ümmetçiliği kaldırmak anlamına gelmez. Halifeliğe layık yenilikçi: Hukuk, sosyal, ekonomik, bilim, teknik yönetim şekli olarak örnek Müslüman lider ve devlet yok. Ama ben, benim ülkem örnek yenilikçi Müslüman Devlet lideridir. O halde halifelik benim ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin uhdesindedir. Laiklik;yenilikçileri dinde reformcu ve deccallık yapmakla kâfir olmakla suçlayıp ölüm fermanı düzenleyenleri devlet yönetiminden uzaklaştırma olarak kullanılmıştır. Atatürk Devletin ismini Avrupalı tarih ve devlet adamlarının siyaset politikası terimi olarak kullandığı, ümmetçi ve köleler (kölemen) devleti, ülkesi anlamına gelen Türk ve Türkiye kelimesi üzerinde simgeleştirmiştir. Atatürk birleşmiş milletler adı altında bir örgüt kurulacağını ifade etmiştir. Bu da onun, bu örgüt çatısı ile halifeliğin temsili olacağını düşünmüş olabileceğine işarettir. 1924 de halifeliği meclisinde uhdesinde olarak kaldırmasına rağmen ve kendisi de soy olarak Hz Muhammet soyundan olup Osmanlı Devletinde idam edilen 17. Yüzyıl Şeyhülislamı Feyzullah efendinin torunu olmasına rağmen halifelik iddiasında bulunmamasına buna bağlayabiliriz.
Türkiye’nin halifelik beklentisi olmamıştır. Çünkü yenilikçi demokrasiyi dinde reformu temsil edien savunan bu anlamda eser telif eden eseri devlet tarafından korunan İlmiyye sınıfı olmamıştır.Çünkü asker bürokrasi sınıfı bunu kendi cumhurbaşlığına tehdit olarak algılamıştır. Demokrasiyi savunma, modern hukuk kurallarını yaşatma görevi, koruma, tehditleri algılama bilimsel ve askeri olarak tehditleri savuşturma görevi, Avrupalı ve Amerikalı insanlara ve devletlere bırakılmıştır. Bunda cumhuriyete yönelik Şeyh Sait tipi insanlara karşı alınan tedbirler demokrasi asrın medeniyeti(Yakın Çağ Medeniyeti) askeri tedbirle, demokrasi istemeyeni, despotik yönetime bırakma şeklinde olmuştur. Güney Doğu Anadolu demokrasi olgunlaşana halk demokratik kültürü benimseyene kadar saltanat despotizmi yönetime bırakılmıştır. Adnan Menderes’in Demokrat Parti’nin iktidara gelişine kadar bu anlayış sürmüştür.
Ümmetçilik anlayışı Batı Medeniyeti kültürü ümmetçiliği şeklinde olmuştur. Türkiye Batı Medeniyeti ümmetçisi olabilmek için önce BM(Birleşmiş Milletlere-1932) üye olmuş sonra 1950’de NATO’ya üye olmuş, 1963 yılında Avrupa Birliğine üyelik için başvurmuştur. Avrupa ümmetçiliği Sosyalist Proletarya diktatörlüğünü ve krallığa(saltanat) diktatörlüğüne karşı olmuştur.
Türkiye bu konuda ümmetçiliği tercih etmiş, modernleşmecilik ile Batılı Medeniyete paralel hukuk oluşturma, parlamento, yönetim uygulamadan doğan tecrübe edilmiş yönetimi, hukuku, siyaseti, akılcılık-denenmiş,görülmüş olma şartı ie seçmeyi kendine doktrin yapmıştır.
Türkiye bir asker aristokrasi devleti olarak kurulmuş 1989 yılına kadar Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığına kadar asker aristokrasi devleti olarak devamlılık göstermiştir. Asker Aristokrasisini "Güçlü Avukatlar Yargıçlar Lobisi" yıkmıştır.
Fransız İhtilali sonucu gelişen milliyetçilik akımları Osmanlı Devletini etkiledi. İttihat ve Terakki ırkçılık için üst kavram olarak Turancılık kelimesini seçti. Turancılığı ilk önce Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tez olarak oluşturdu. Alman-Hun Devletini tüm hun soyundan gelen ülkeleri kapsamak imparatorluk sınırlarını genişletmek için seçti.
Türk Dil ve Tarih Kurumu yani Atatürk ise Türk kavramını seçti. Kimlere Türk denilecektir burada belirlenmeye çalışıldı. Temel amaç bir millet bilincini oluşturma. Devleti ümmetçilikten kurtarma idi. Türkiye için proje tuttu Ama imparatorluk yönetim usulü hâkim olan Azeri, Kazak, Kırgız, Kırım vs devletler için tutmadı. Osmanlı Devleti içindeki uyruklar için bölünme Osmanlı Devletinden ayrılma yeni devlet olma anlamı taşıdığı için benimsendi. Tarihteki medeniyet yarışında yer alan insanların devamı bir devlet olduğunu ama Osmanlı gibi bir devlet olmayacağını Kapitülasyon Rejimi, vesayet rejimi karşıtı olduğunu vurgulamak için seçmiştir.
Sonuç olarak Avrupa-Amerika Medeniyeti ümmetçisi olmayan her Hun kökünden gelene Türk diyemeyiz. Kazak, Azeri, Kırgız vs Batı Medeniyeti ümmetçisi olmayan herkes Türk değildir.
Onlar Hunludur.Prof.Dr. Ahmet Şimşirgil’in Tarih ve Medeniyet Programındaki sunumları yukarıda bahsettiğimiz ikilem, doktrin ve zıtlıklar arasındaki tercihlere dayanan bir tarih anlayışıdır.
Abdullah Bedeloğlu
Kaynakça:
NAKİBZÂDE AİLESİ
Mehmet Ali Öz, yeni yazdığı ve dağıtımı önümüzdeki günlerde yapılacak olan “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Soy Kütüğü (Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre)” isimli kitabında bu belgelerin yanısıra daha birçok evraka yer veriyordu. Öz, Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın babası Feyzullah Efendi’nin Selânik’in eski ailelerinden “Nakibzâdeler”in mensubu olduğunu ve 1857’de doğduğunu yazıyor.
Selânik’e ait nüfus defterlerinde bulduğu kayıtlara göre Zübeyde Hanım’ın 17. yüzyıl şeyhülislâmı Feyzullah Efendi’nin, Mustafa Kemal’in babası Ali Rıza Efendi’nin de Selânik Mevlevihânesi’nin şeyhlerinden Ahmed Efendi’nin torunu olduğunu ifade ediyor.
İNGİLİZCE SÖZCÜKTE TURKEY ANLAMI
1 Türkiye (ülke)
2 Türkiye
3 hindi
4 turkey hen : dişi hindi
5 başarısız piyes
6 baba hindi
7 turkey trot : bir çeşit caz dansı
8 yüzüne karşı söylem
9 turkey buzzard : hindi akbabası
10 talk turkey : dobra dobra konuşmak
22 Country at the intersection of Europe and Asia on the Mediterranean. Official name: Republic of Turkey
23 A foolish or inept person - "The turkey cut in front of me and then berated me for running into him."
24 The act of throwing three strikes in a row
25 Either of two species of bird in the genus Meleagris with fan-shaped tails and wattled necks
26 A failure - "That film was a turkey."
27 Republic of Turkey, country in western Asia and southeastern Europe between the Mediterranean Sea and the Black Sea isim
28 large gallinaceous bird with fan-shaped tail; widely domesticated for food an event that fails badly or is totally ineffectual; "the first experiment was a real turkey"; "the meeting was a dud as far as new business was concerned"
29 Either of two species of bird in the family Meleagrididae with fan-shaped tails and wattled necks
30 large domesticated bird, flesh of this bird used for food; failure, flop (Slang); stupid person (Slang) isim
31 A stupid or incompetent person
YORUMLAR
Mesele Türk mü,Türklük mü? Ben anlayamadım,siz şimdi neyi bize anlattınız? Nasıl Türk olunduğu mu,Türk kelimesinin nasıl insan olduğu mu?
Bağışlayın lütfen...!
Saygılar