- 1972 Okunma
- 15 Yorum
- 1 Beğeni
PKK LININ ARKASINDAN GÖZ YAŞI DÖKEN BİR ÜLKÜCÜ VE BİR DE…
Biliyorum ‘’Pkk lının arkasından göz yaşı döken Ülkücü’’ deyince hepinizin gözleri fal taşı gibi açıldı. ‘’Kim lan bu dengesiz, kendini bilmez ‘’ diye düşünenler oldu mutlaka. Yazının tamamını okutmadan söyleyeyim. Bendim o. Evet..Bir Pkk lının arkasından göz yaşı döken bendim.
1986 yılıydı. O sene oldukça başarılı bir eğitim öğretim yılını geride bırakmıştık Batman Lisesinde. Batman gibi bir yerde öğrencilerimle birlikte sahneye koyduğumuz Cevat Fehmi Başkut’un ‘’Paydos ‘’Adlı eseri tam beş defa Batman Kültür Merkezinde sergilenmiş, başarımız o zamanın Türkiye, ve Zaman gibi gazetelerinde haber olmuştu. Yıl sonunda diplomasını almak üzere koltuk değnekleriyle merdivenleri çıkan sakat öğrencim Veysi Tıp Fakültesini kazanmıştı. Gönül rahatlığı ve vicdan huzuru ile çıkabilirdim artık yaz tatiline. Allah da şahitti ki görevimi en doğru bir şekilde ve layıkıyla yapmıştım çünkü.
Yaz tatili dönüşünde ilk işim okula uğramak oldu tabii ki. Sağlam bir Ülkücü olan Müdür Yardımcısı Tahsin Bey’in kapısını çaldım. Kafaları tokuşturduk, hoş geldin beş geldin faslından sonra sordum. ‘’ Eeee ne var ne yok bakalım Batman’da? Ölen kalan var mı?’’ Aslında sıradan bir soruydu. Kimsenin ölmesini beklediğimden de sormamıştım ama hep yapmaz mıyız? Bir yerden bir müddet ayrıldığımız ve sonra döndüğümüzde sorduğumuz soru bu değil midir?
Adana’lı Tahsin Bey başını eğdi ve gözleri nemlendi : ‘’ İki ölümüz var Sami Hocam’’
Şaşırdım. Öyle çok fazla tanıdığımız yok okul dışında. İçim titreyerek sordum: ‘’Kim…Kimler öldü?’’
Tahsin Bey daha da hüzünlendi.
-Sizin piyesteki Süleyman ( Ölen öğrencilerin asıl adlarını yazmayacağım. Bu adlar onların gerçek adı değil )
-Süleyman mı? Nasıl?
-İntihar etmiş.
Süleyman asi bir çocuktu. Ben hariç kavga etmediği öğretmen yoktu. Hatta birine bıçak bile göstermişti ama öyle intihar edecek birine benzemiyordu. Ne yazık ki piyeste yakınlık duyduğu, hatta sevgili olduğu baş rol oyuncum kız arkadaşı ile evlenmek için tutturmuş ama kız tarafı Site’den ( Batmanı bilenler bilir. TPAO’nun Lojmanlarının olduğu yere site denir ve orası sosyetik kesimidir Batman’ın) Süleymen ise 19 Mayıs Mahallesinden ( O zamanlar için gece kondu mahallesi. Şimdi nasıldır bilmiyorum ) olduğu için artı henüz her ikisi de öğrenci olduklarından bu işin olur tarafı yoktu tabii ki. İşte bu yokluk Süleyman’ı en sonunda ipe kadar götürmüş ve evinin ahırında kendisini asarak intihar etmişti.
Merak, heyecan ve korku ile sordum:’’ Öteki ölen kim peki?’’
Tahsin Bey ‘’ Ali’’ deyince ( Bu isim de asıl isim değil doğal olarak ) Olduğum yere çöktüm. ‘’Ali mi? Yahu sapasağlam çocuktu. Ona ne oldu? Kan davası ya da trafik kazası mı?’’
Ali’nin ölebilmesi için bu iki şıktan başka bir sebep olamazdı.
Tahsin Bey daha da hüzünlendi. ‘’ Yok Hocam…Durum bildiğin gibi değil. Kozluk’ta bir çatışmada öldürülmüş’’
İyice şaşırdım. Ali on beş, bilemedin on altı yaşında bir çocuk bana göre. O heyecanla sordum:
-Tahsin Hocam Ali yirmi yaşında var mıydı ki? Ne zaman askere gitti de ne zaman şehit oldu zavallım.
Tahsin Bey:
-Asker değil Sami Hocam. Pkk militanıymış. Anlayacağın pkk ya katılmış. Kozluk’ta askerimizle girdikleri bir çatışmada da vurularak öldürülmüş.
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ali niçin pkk ya katılmıştı ki? Babası oranın hali vakti yeride insanlarından biriydi. Araba ve traktör lastiği satarlardı dükkanlarında. Öyle para sıkıntısı yoktu yani. Dersleri de fena sayılmazdı. Hani sınıfının en başarılı öğrencisi değildi ama en başarısızı da değildi. Sessiz, içine kapanık, hatta başına vur elinden ekmeğini al bir tipti. Mesela Süleyman için ‘’ Pkkya katıldı ‘’ denseydi pek yadırgamazdım ama Ali? Olmazdı. Olmamalıydı ama olmuştu.
Bir Ülkücü, bir pkk lının ardından göz yaşı döker mi? Bilmiyorum. Ben döktüm işte. 15-16 yaşlarındaki Ali’nin arkasından göz yaşı döktüm. Hatta kim bilir Ali de o çatışmada bir askerimizi şehit etmişti. Ona rağmen Ali’nin arkasından göz yaşı döktüm. Çünkü Ali de pek çok diğer öğrencim gibi ‘’Sami Baba’’ derdi bana. O bir çocuktu. Kim bilir nasıl bir beyin yıkamanın sonucunda katılmıştı örgüte ve daha katılır katılmaz bir çatışmada öldürülmüştü. Allah bilir silah kullanmayı bile bilmiyordu doğru dürüst.Terör örgütü mensubu olsa da bir evladım ölmüştü. Oturdum ağladım. Halen hatırıma geldikçe gözlerim yaşarır.
Diyarbakır-Lice’de bayrağımızı indiren için ‘’Mutlaka vurulmalıydı’’ diyen, bu gün Kobani eylemlerinde yüzleri maskeli kişilerin çocuk mu büyük mü olduğuna bakılmaksızın alnının ortasına kurşunun yapıştırılması gerektiğini söylen de benim, askerimizle girdiği çatışmada askerimiz tarafından öldürülen bir örgüt mensubunun arkasından ağlayan da ben.
İşte böyle… Bu anı hep üzer beni.
Ve bir de…
Ve bir de şuna üzülürüm:
Batman’a tayinim çıktığında ben gibi daha onlarca öğretmenin de tayini doğuya çıkmıştı Manavgat’tan… Benimle birlikte Adıyaman’dan Muş’a, Muş’tan Van’a pek çok doğu ve Güneydoğu iline tayini çıkan oldu ama bir tek ben gittim. Çünkü diğerleri eşlerinin üzerine dükkanlar açıp eş durumundan durdurdular tayinlerini. Hatta eşinin üzerine nalbant dükkanı gösteren oldu. O gün askerin, polisin en etkili olduğu zamanlarda Doğuya, Güneydoğuya öğretmenlik için ya da başka devlet hizmetleri için gitmeyenler bu gün masa başında bana vatan severlik dersi vermeye kalkıyorlar. Kayseri’den öteye nasıl gidileceğini bile bilmeyen insanlar bu gün vatan kurtarmaktan bahsediyorlar ya işte ona üzülüyorum.
Ve bir de şuna:
Batmanda çalıştığım yıllarda Milli Güvenlik derslerimize Ersin adlı bir Havacı Binbaşı gelirdi. Çok iyidi aramız Ersin Binbaşıyla. Aynı yıllarda teyzemin kocası da Diyarbakır 2. Taktik Hava Üssü Komutanı olarak Diyarbakır’da bulunuyordu ( Sonradan iki kez Hava Kuvvetleri Komutanı olan Halis Burhan ) Ersin Binbaşı’ya bir gün sordum ‘’ Halis Burhan Paşa’yı tanır mısın?’’ ‘’ Kim tanımaz ki? Ama sen nereden bilirsin Halis paşa’yı?’’ Dedi. ‘’ Teyzemin kocası olur.’’ Dey deyince bana ‘’ Hocam sen iyi durmuşsun Batman’da Halis Burhan paşa gibi bir torpilin olduğu halde. İstesen seni değil Türkiye’de, yurt dışında bile istediğin okula tayinini yaptırırdı’’ dedi.
Elimde böyle böyle imkanlarım olduğu halde üç senelik mecburi hizmete üç sene de kendimden ekleyerek altı sene o topraklarda görev yapan bana şimdi Doğu ve Güneydoğu hakkında ahkam kesiyor ya o iki aylık görevden sonra fellik fellik torpil peşine düşüp bir an önce oralardan kaçanlar…İşte ona üzülüyorum.
Ve bir de şuna:
Askerlik yoklaması için Fethiye Askerlik Şubesine giden Büyük oğlum bir kaç saat sonra sevinçle döndü ve sanki çok sevineceğim bir habermiş gibi ‘’ Baba askerliğimi iki sene tecil ettirdim ‘’ dedi. Aslında bu pek çok gencin yaptığı bir şeydi neden yaptıklarını anlamasam da.
Oğlum ‘’Askerliğimi tecil ettirdim’’ Deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Sanki bana ‘’ Baba ben askerden kaçtım ‘’ demiş gibi geldi. Allah ne verdiyse ağzıma geleni saydım döktüm. Lise bitmiş, üniversite kazanılamamıştı. Askerliği tecil etmek için hiç bir sebep yoktu. Askerlik Şubesine de bol bol küfrettim tabii ki neden askere almadılar da tecil ettirdiler diye.
Tam bir sene oğlumun başının etini yedim. Bu arada bir küçüğü aksere gitti( Aralarında bir yaş var) İki numarayı askere gönderirken ‘’ Ulan abin asker olup da senin yanına düşerse, sen de çavuş filan olursan bunun canına oku. Süründür bu namussuzu’’ diye gazı verdim.
Neyse. Bizim büyük oğlan da tecil olayından on dört ay kadar sonra tecili kaldırtarak askere gitmeye karar verdi. Askere gideceği gün çektim karşıma ve aynen şunları dedim ona: ‘’ Oğlum, Cihangir’im. Biliyorum sıkıntıya gelemezsin. Emir almak ve emirle hareket etmek zor gelir sana. Ama katlanacaksın. Orası ana-baba kucağı değil, asker ocağı. Çekeceğin sıkıntılar yüzünden askerden kaçacak olursan bil ki bu kapı sana kapalı olacaktır. Bana tabutun gelsin ama askerden kaçtı haberin gelmesin’’[ Eğer oğlum Cihangir askere giderken onunla böyle bir konuşma yapmadıysam. Tüm bunları bir kurgu olarak yazıyorsam Allah bin türlü belamı versin ve dört evladımın da tabutuna sarılayım]
Allah’a şükür oğlum gitti ve aslanlar gibi askerliğini yaptı geldi.
Şimdi…Oğluna ‘’ Bana askerden kaçtı haberin geleceğine tabutun gelsin ‘’ diyen bir baba olduğum halde bazı yazılarımda iktidar yanlısı bir hava olduğu için ben vatan haini oluyorum ama askerliğini döviz karşılığı sadece 28 gün yapıp bu beladan (!) kurtulanlar vatansever oluyor bu gün ve bana vatanseverlik dersi vermeye çalışıyorlar. Mercimek kadar akıllarıyla laf sokmaya kalkıyorlar işte ona üzülüyorum.
Velhasılı kelam: Bu gün efkarlıyım. Üzülüyorum işte…
YORUMLAR
daha 20 sene evveline kadar pkk diye bir şey yoktu
köylüler huzurla yaylalarına gider hayvancılık yaparlardı.güneydoğu Anadolu doğu Anadolu yöresi hayvancılıkta en üst seviyedeydi her evin yüzlerce küçükbaş büyükbaş hayvanı vardı
öyle kürt türk ayırımı yoktu
ne zaman ki ezeli düşmanlarımız biraz kendimize geldiğimizi anlayınca faaliyetlerinden anladığımız gibi
bunları nasıl suya sabuna dokunmadan diplerini oyabiliriz diye düşünüp sen türksün sen kürtsün
diye bizi ikiye ayırıp sonrada birbirimize düşürmeye çalıştılar
bizde ekmeklerine tereyağı sürdük
islam dünyası bir kıyameti yaşıyor maalesef
Müslüman Müslümanı kelime i şehadetle katlediyor
günde yüzlerce Müslüman şu veya bu şekilde katlediliyor
bir tane gayri müslüm ölüyor mu?
ne yazık ki birlik ve beraberlikten yoksunuz
ölen veli öldüren ali
hangisine dönüp baksak kendimizden bir parça buluyoruz
siz zaten birebir yaşamışsınız
öylesine tuzak sorularla beyinler yıkanıyor ki
kökler dizisini bilenler bilir
sanki biz beyaz kürt kardeşlerimiz zenci rolleri bu şekilde yazıp bize maalesef çok güzel uyguladılar
şu an mecliste sayısını bilmediğim kürt milletvekillerimiz var
sanki türkiye cumhuriyeti ikinci sınıf insan muamelesi yapıyormuş gibi kürt kardeşlerimizin zihnini bulandırdılar
VATANI OLMAYANIN DİNİ DE OLMAZ
en büyük duam ve temennim düşmanlarımıza karşı tek vucud tek yumruk olmamızdır
Hocam herkes samimi olsa sizin gibi dünya güllük gülistanlık olacak ya önemli olan bence insanın insanlık duygusunu yitirmemesidir Sizde de insanlık duygusu olduğu için ağlayabilmişsiniz böylesi durumlarda ağlaya bilmek insanlığın erdemliğindendir bana göre saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Bilemiyorum. Bu konuda insanın ''evet ben insanım '' demesinin hükmü yok bence. Başka insanların ''Evet sen insansın '' demesi önemli. Çok sağ olasın var olasın. Sen demişsin. Onur duydum.
Selam ve sevgilerimle.
İnsanın tanıdıkları için ağlayıp üzülmesi görüşünden dolayı değildir.
PKK'ya katılanların annelerini görüyorum, onlar da benim gibi çocukları için kaygı duyan üzülen insanlar.
Onlar istememişler bu örgüte girmelerini. Yaşları küçük, büyük bir şekilde kandırılmışlar.
Hele yaşadıkları toplumsal durumlar da buna elverişliyle belkide isteyerek katılmışlar.
Ben, askerlerimize olduğu kadar bu gençlere de çok üzülüyorum. O dağda ellerinde silâhla PkK giysileri
içindeki kızlar için üzülüyorum. O kadar erkeğin arasında bir de kız olmak sorunları var. Bunlar derim
yoksa cinsel olarak da kullanılıyorlar mı? Bunu soruyorum kendime..
Siz ülkücüler hoşgörmezsiniz ama PKK'ya katılmış dağda türlü yoksunluklara katlanan belkide askere
teslim olmaya gelen bir genç için şiir yazmıştım. Bu gencin durumunu tv de izlemiştim. Sırf siz ülkücüler
beni paylayacaksınız diye buraya yazmadım. Ben herkese o ya da şu gözüyle değil, insan gözüyle
bakıyorum. PKK'nın ise yaptıklarını asla kabul etmiyorum. Hatta yönetimin yaklaşımını hayli yumuşak
buluyorum. Bu konuda taviz verilmemeliydi, verilmemeli. Zaten halkımızın büyük bir çoğunluğu aynı
görüşte, AKP'li de olsa..
selâm ve sevgilerimle..
sami biberoğulları
Bence o şiirinizi paylaşın bizlerle. Bu sitede öyle şeyler paylaşılıyor ki inanın bana 141 ve 142. Maddelerin var olduğu yıllarda yaşamış olsak hepsi hapislerde, zındanlarda sürüm sürüm sürünürler. O bakımdan yazın korkmadan.
Selam ve sevgilerimle.
Siyasi olaylar karşısında insanın düşünmesi gerekli,şöyle olsaydı böyle olsaydılarla bir yere varılmaz.Bir gerçek var güneş gibi onun dışında güneş yok.
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
O tek gerçeğe millet olarak varabilmemiz dileklerimle.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sami kardeşim yine gönül güzelliğini okuduk memnun olduk,gönül güzelliğim solmasın kardeşim selam ve dua ile..
sami biberoğulları
Gönlü güzel olan sizlersiniz.
Güzel bakıyor, güzel görüyorsunuz.
Selam ve sevgilerimle.
Olay budur işte! İnsan olmanın gereğidir gencecik bir vatan evladının terör örgütüne katılmasına üzülmek ve ölümü için gözyaşı dökebilmek.
‘’PKK bir terör örgütüdür.’’Bu başka bir şeydir ancak, genç insanların, şu veya bu sebeple kandırılarak örgüte dâhil edilmesi farklı ve başka şeydir. Yani olayın siyasal ve sosyolojik bir boyutu vardır. Kaldı ki PKK’nın nasıl şekillendiğini ve geçmişte ülke bürokrasisinde köşe başlarını tutmuş ‘’sözde’’ vatan millet edebiyatı yapanların özündeyse ABD’nin ülke içindeki uşakları olan iş birlikçi kesimlerin, planlı anti demokratik uygulamalarıyla PKK’nın oluşturulduğunu aklıselim biraz siyasetle ilgili olan herkes bilir.
Bu nedenledir ki, örgüt otuz yıldır ülke içinden ve dışından her türlü lojistik desteği almasına rağmen sayıları üç beş bini geçememiştir üstelikte bu sayının önemli bir bölümü tehdit ve korku belasına örgüte katılmaları sağlanmış insanlardan oluşuyor.
İşte bu noktada sizin gibi sağduyu sahibi empati kurabilen insanlar var oldukça örgütün kendi kendini yok etmesi kaçınılmazdır. Ülkücüsü, devrimcisi sağcısı solcusu Türkü Kürdü hepimiz olaylara bu insani açıdan yaklaşır demokrasi ve insan haklarını ön planda tutarsak örgütün dağılması kaçınılmazdır. Kaldı ki bu örgütün ve ülke içindeki yabancı gizli servislerle iş birliği yapan kesimlerin en nefret ettiği şeydir.
Demokrasi ve insan hakları,
Bu noktada tam bağımsız Türkiye idealleriyle âcizane bir dönem sol hareketin içinde yer almış ve kendi çapında önemli bedeller ödemiş bir olarak. Bu barış sürecinde ülkücü kesimin sağduyulu ve ülke insanın ayırt etmeksizin kucaklayıcı siyasi tavrını kutlarım. Buna en yakın örneği bu sayfalardan tanıdığım ülkücü kimliğiyle öne çıkmış ve yazılarını ilgiyle okuduğum siyasi fikirlerimizde çok zaman ayrı düştüğüm Osman Onuktav ile Ali Dere dostlarımı örnek verebilirim. Bu dostların yazılarında terör örgütünü faaliyetlerini eleştirmenin dışında ‘’Kürtleri dışlayan hakaret içeren bir tek cümleye rastlayamazsınız niye! Çünkü gerçek ve asil Türklerde ondan diyeceğim o ki, PKK’nın ve onun yan unsurları da okadar önemli değil.Bu ülke insanı bir birini sahiplendiği sürece bu sorunları zamanla aşarız kimsenin şüpesi olmasın.
Daha önceki yazılarınızda da söylemiştim benim asıl korktuğum Türklüğün arkasına saklanıp gizli servislerin emrinde olan gerçekte Türk olmayan devşirme insanların tüm Kürt kardeşlerimizi kapsayan ‘’Türklük’’ adına yaptıkları hakaret ve küfür içeren kışkırtıcı söylemleridir.
Bu kesimlere karşı hepimiz çok dikkatli olmalıyız. Bu kesimler PKK kadar tehlikelidir.
Söyleyeceğim çok şeyi söyleyememe rağmen yorum yine uzun oldu:)) fakat ne yapayım şu küt zihniyetli hasta ruhlu insanlardan dolayı bu konuda ülkem adına çok dertliyim, gerçi tam yorumumu yayınlayacakken Ersin arkadaşımın uzun ve güzel yorumunu görünce tek değilim diye sevindim))
Kaleminize emeğinize sağlık hocam
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Allah razı olsun. Ben de aynı endişleri ama aynı zamanda aynı umutları taşıyorum.
Bu gün Türkiye'de benden daha iyi örnek var mıdır? Baba Kürt, ana Laz, Oğul Türk...( ben yani) Hangi parçamı nereye bölersiniz?
Selam ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Aceleyle kaleme aldığım yorumumu etkin yorum seçme inceliğinize çok teşekkür ederim kıymetli abim
Benim durumumda sizden farklı değil. Biz Türk’üz büyük abim’in hanımı ağrılı Kürt. Ortanca abim’in hanımı Siirtli Arap benim eşim Karadenizli Laz öyle ki evde kemence eşliğinde horon oynamaktan içim dışıma çıktı ))) şaka tabi çok memnunum renkli ailemden her biri çok kıymetli canımız ciğerimiz olan insanlar ne mutlu ki ortak paydamız vatanımız, bayrağımız ve elbette yüce dinimiz İSLAM ve Müslümanlık
Amcalarımın, dayılarımın Muğlalı gelinleri Boşnak damatları vs vs diğer akrabalarıma hiç girmiyorum işin içinden çıkamayız))))))
Sami hocam;
Yazılarınızı çoğu zaman okumaya çalışırım. Düşünce olarak çok farklı kulvarlarda olsak da insan yüreğimizin hep güzelliklere attığına inanırım.
dediklerinize katılmamak mümkün mü anlattığınız coğrafyaya iki defa gidip çoğu ilçeyi(ili geçtim), mezrayı gördüm. Niçin, nedenler üzerine kafayı patlattıkça savruldukça savruldum. Bazen o coğrafyada doğsaydım büyük bir ihtimalle PKK sempatizanı olacağımı düşündüm. Ama şehitleri gördükçe, gazileri gördükçe PKK düşmanı oldum.
Size saldırılara gelince: Sizi anlamak gerçekten çok zor. Sizin bir yazınızda uzun uzun yorumlaşmasaydım kendi hakkınızda dediğiniz düşüncelerin hepsine olmasa bile çoğunu ben dekatılır, sizi iktidarın bir kalemi olarak değerlendirirdim.
Sebebine gelince de sizin riyakrlığa karşı tepkiniz çok sert. İnsanların iki yüzlülüğüne. Sanal alemde anlatılanların gerçek hayattaki yaşantılarında nasıl da ödlekçe değiştiklerini biliyorsunuz. ve de hayatın acılarını çok yaşamışsınız. Bu sizin kaleminize olaylara komedi tarafından bakmanızı sağlasa da yılların içinizde b iriktirdiği öfkyi maalesef gizleyemiyor.
Bazen da sanırım, hocalığın verdiği alışkanlıkla da insanların karşısına ayna koymak istiyorsunuz ki kim içine ayna tutulmasını ister.
Belki kaleminiz biraz daha kontröllü olsa, eleştirdiğiniz kişilere empatiyi artırsanız okların bu kadar kendinize(kesinlikle şuna inanıyorum ki, size saldıranlar fikirlerinizden ziyade fikirlerinizin üzerinden kaleminizdeki kişiliğinize) saldırmaktadır.
Gibi gibi. Elbette yazdıklarım geneldir. Herkesi de kapsamaz. Örneğin Nazik hanım sizin yazılarınıza karşı çıkarken sadece fikirlerinize karşı gelmekte ve de bu olması gerekendir.
Bizde maalesef kişi ile fikir karıştırılmaktadır. Ama şu da var ki bazen siz de belki de farkına varmadan(belki fikirlerinizi yazdığınızı sanırken) karşı tarafa gol atmak için yazıyor hissini uyandırıyırsunuz.
belki de yazdıklarımda yanılıyorumdur.
Bu yazdıklarımı lütfen iyi niyetle yazdığımı kabul ederseniz gerçekten sevinirim. İnanın, bu yazıyı kine/hangi yazılara kızdığınız için yazdığınızı bilmiyorum. Çünkü deftere pek girmiyorum.
Son olarak da bazı insanları yazdıklarınızın yanında, yazdıklarınızı anlamadan yağcılık vb. sebeplerle sazan gibi atlyayıp sizin yazınızın üzerinden kişisel yetersizliklerini(kalem olarak) gidermek adına karşı tarafa saldıranları da eklemek gerek.
Saygılarımla
Not: Kobani olayları dediğimiz olaylarına gelince. Ben bu olayları malüm partiyle malum örgütün tezgahı olduğuna inanıyorum. Ama sorgulanması gereken şu: Ülkede 12/13 yıldır aynı hükümet varsa, gerek Gezi gerekse son olayların neden ve niçinlerinde hükümetin etkisi olduğuna inanıyorum. Sonuçta enerji bir yana akar. Ama kesinlikle olayları onaylıyorum anlamına gelmemeli. Ama hükümet ya da devleti yönetenlerin bu tür olayları öngörüp gerekli tedbirleri almalı derim.
Çok basit birşey söyleyeyim. Terörle mücadelede asker köy yakmadı mı? Yaktı. Haksız ölümlere sebebiyet vermedi mi? Verdi. Ama burada askeri kimse suçlayamaz. O köyden intikal eden askere ateş açılıyorsa, o köy yakılmaya mahkumdur. Kim şehit olmak demiyorum, şehit vermek ister? Hangi komutan? Sizin yirmi yıl gözünüzden bile sakındığınız çocuğun şehit olmasını ister? Kimse.
O halde yapılması gereken.
Yapılması gereken askeri o coğragyada çatışmaya gitmesini engelleyecek, sebepleri ortadan kaldırmaktır. Çünkü işi askere bırakırsanız onun yapacağı vatan toprağına göz dikeni ne olursa olsun yok etmektir. Bunun için de köy yakılması gerekiyorsa yakılır. Acı ama gerçek budur. Bu kadar da basittir. Ama asker köy yakarsa, o yörenin çocuğunun katıldığı PKK'yı yok etmek için o çocukları/gençleri öldürürse o yöre insanın devletle barışmasına da imkan yoktur.
İşte kısır döngü bu sanırım.
Gibi gibi. ben uzun süredir yazmıyorum. Sıkıldım artık değişmeyen yazgılardan dolayı. Burada şunu da ilave deyim. Ak parti tabanının askeriyeyi sevmesi de çok zor. Sen asker olarak türban vb. dini konularda taraf olursan sonucu da bu olur. Şu anda bu toplumsal öfke maalesef halen bitmedi.
Söylenecek çok söz var ama ben de cümle kalmadı.
tekrar saygılarımla
ersinbaşeğmez tarafından 10/21/2014 10:22:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Türküde der ya '' Aşan bilir karlı dağın ardını, çeken bilir ayrılığın derdini''
Benim derdim biraz da ne karlı dağı atığı, ne de ayrılık derdi çektiği halde bazı vatandaşların benden çok daha ön saflarda yer alması vatan severlik söz konusu olunca. Onlara evet öfkeliyim. Onlara karşı evet öfkemi frenleyemiyorum.
Toplumsal öfkeye gelince: O hep vardı... Ne var ki o öfke sahipleri şimdiki öfke sahipleri gibi öfkelerini haykırarak ifade etmiyorlardı. Keşke etselerdi. Belki bu günkü öfke sahipleri akıllarını başlarına devşirir de bu gün , kaybettiklerini geri almak için sokakları seçmek zorunda kalmazdı.
Neyse...Konu uzun.
Güzel ve anlamlı yorumunuz için çok teşekkür ediyorum:
Selam ve sevgilerimle.
Hayatın kendisini kaleme almışsın yine hocam.
Ne kadar güzeldi, ne kadar anlamlıydı, ne kadar etkileyiciydi yazdıkların.
Çok etkilendim, çok duygulandım.
Hani,
bu ülkeyi bölecekler diye bar bar bağırıyor ya birileri,
seni okuyunca anlıyorum ki;
bu milletin üzerine ölü toprağı serpildi sözleri sadece safsatadan ibarettir.
Bu ülkeyi bölmek o kadar kolay olmayacaktır.
Ne yazalım buraya şimdi hocam?
Yazılacak, söylenecek her bir şeyi,
en ücra köşesine kadar, virgülüne kadar resmetmişsin.
Duygulara tercüman olmamışsın,
onları uyuduğu yerlerden koparmış, sayfana yapıştırmışsın.
Gözümüzün içine sokaraktan hem de.
Kalemin dert görmesin.
Sağ ol.
Senin gibi düşünen çok insan var bu memlekette.
Çocuk her yaşta çocuktur bunu nedense algılayamadık . Hele ki içine kapanık çocukların evdeki ve çevredeki sessizliği ileriki yıllarda suça meyilli olacaklarının habercisi. Bu her insanda mevcut mu ? elbetteki hayır.Fakat istatistikler de bu kanıtlanmıştır . Bu açıdan anne ve babalar sessiz, kendi işini kendi halleder dedikleri çocuklarıyla alakadar olmalı.Zaman zaman onları dinlemeli, onların sesiz dünyasına inmeli ki gelecekleri ellerinden gitmesin.Bu tür çocuklar aradığı ilgiyi,sıcaklığı ailede göremeyince kendisini ısbatlamak adına ben de varım , ben de bu toplumun bir parçasıyım diyerek kolayca tuzaklara düşe biliyor.Ve suç makineleri aramızda dolaşıyor sorumlu anne ve bablardır. Çocuğa para vermek onu başımızdan savmak son derece yanlış bir tutumdur ..Bakın bu gün sokakta ne kadar çocuk varsa hepsi de ilgisizliğin kurbanı ...suçlu aileler ve toplum
güzel yazınız için kutlarım hocam saygımla
siz bir PKK lıya ağlamamışsınız bir tanıdığınıza ağlamışsınız. bunda insani bir durum aramıyorum...
sami biberoğulları
Haklı olduğunuz taraf evet bir tanıdığa ağladım bir pkk lı için değil, bana baba diye hitap eden bir insan için ağladım. Orası doğru.
Yorumunuzda haksız bulduğum ise Kendi öz evladına ''Askerden kaçtı haberin geleceğine tabutun gelsin'' Diyebilen biri olarak bu kadar katı bir insan olarak '' Madem ki pkk ya katılmış öğrencim değil isterse oğlum olsun, gebersin namussuz '' diyebilirdim. Diyemedim.
Anlamadığım ise: İnsan olabilmek içi ille de pkk lılar için ağlamam mı gerekiyor? Ki hiç tanımadığım halde Uğur kaymaz için, Ceylan Önkol için de ağladım ama onların zaten pkk ile ilgileri yoktu. Daha da çocuktular. Gerilla için ağlamadım anlayacağınız.
Bir diğer husus da okuyanlar '' Aman hocam ne kadar da insancıl bir insanmışsınız''Desinler diye yazmadım bu yazıyı.
Bir Ülkücüden, ağlayarak bir yazı okuyacağımı tahmin edememiştim..demekki Ülkücüde duygulaniyor demekki Ülkücülerce anlayabiliyormuş....şaşırdım kaldım. ... pkk'lilerde insandır askerlerde insandır önemli olan bunun farkında olabilmek önemli olan en başta insan olabilmek ...
Daha fazla uzatmak istemiyorum. Yazının bir kaç yerine katilmasamda Gözyaşlarımı tutamadım inanki..
Sağlıcakla. .
Afet İnce Kırat
Öteki Şair
Pkk bir halkın isyanidir niye görmek istemiyorsunuz Şeyh said neyse seyidrRıza neyse Şeyh ubeydullah Bedirhan neyse pkk de odur....
Bugün devlet bir adım atmış bir süreç başlatmış onlarda bir adım atmışlar ama güvensizlik ortamı hala bitmemiş mesela dersim isyaninda 70bin kurdu olduren devlet aynı hatayi yapmayacağı garantisini nasıl verir. ..
Neyse sizi de kandırmadan susuyorum...
Kim ne derse desin seni bilen biliyor Sami hocam uzun lafa gerek yok,hayırlı akşamlar.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle