- 600 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yağmurdum, Toprakla tanıştım, Filiz oldum
Her şey güzel gidiyordu.Yağmur köyde her zaman ki gibi günlük olağan işleri yapıyordu.Annesi -yağmur kızım 1 dk bakar mısın demişti.Yağmur efendi, saygılı hanım hanımcık bir kızdı.Annesi kızım karşı yamaçtan kuşburnu toplanacak demişti.(Yağmurun köyü şimdiye kadar hiç bir olay yaşanmamış bir yerdi.Onun için aileler çocuklarını güvenlikle bir yerden bir yere gönderebiliyordu.)
Yağmur gideceği yer aslında bir tehlikesi yoktu.Sadece bir noktada uçurum bir yer vardı.O tarafa geçmedikten sonra hiç bir sıkıntı yoktu.Ailesi yağmura güvendikleri için tek başına gönderiyordu.Annesi yinede annelik yüreği olması gerecek ki ne olur kızım o uçuruma yaklaşma demişti.
-Yağmur anneciğim merak etme sen yaklaşmam demişti.
Yağmur karşı yamaca giderken yanına çok sevdiği yavru kedisi mavişi de almıştı.
Yağmur kuşburnuları toplamaya başlamıştı.Maviş birden ortadan kayboldu.Yağmur maviş maviş diye çalıların arasına bakıyordu.Sonunda mavişin sesini duymuştu.Miyav sesine doğru gitmişti.Maviş uçurum tarafta kayanın üstünde korkudan pısmış sadece miyavlıyordu.Yağmur ne yapacağını bilemiyordu.Bir ses duyuldu.Hanımefendi 1 dk bakar mısınız? Seslenen kişi kendi yaşlarında bir erkekti.Kendi köylerinden değildi.İlk defa görüyordu.Yabancı yağmurun yanına geldi ve merhaba ben toprak dedi.Toprak da kedinin sesini duymuştu.Toprak cesaretli, dağ ve ormanda nasıl yürünmesi gerektiğini biliyordu.Hemen kediyi oracıktan aldı ve yağmura verdi.
Toprak simdi senin işi hallettiğimize göre benim işi halledelim demişti.(Toprak arkadaşlarıyla birlikte dağ yürüyüşüne çıkmışlardı.Ekip başı topraktı.)Arkadaşlarım aşağıda sizi burada görünce yanınıza gelip gideceğimiz yeri sorayım demiştim.Sorduğu adres köylerine yakın yer olan çok güzel yaylaydı.
O yayla pek bilinmez.Fakat bir gören mutlaka senede bir kere gelir ve çevresindekilere de bu yeri anlatırlardı.Yağmur ile toprak ara ara göz göze geliyordu.Yağmur gözlerini kaçırsa da oda hoşlanmıştı ondan.Ayrılırken ismini sormak aklına gelmişti toprağın.
Bu güzel arkadaşın adını öğrenebilir miyim? Yağmur ürkek bir sesle adım yağmur demişti.Toprak giderken yağmura bu ismi hiç unutmayacağım demişti.
Toprak yağmuru unutmamıştı.1 ay sonra yağmurun köyüne gelmiş.Yağmurun yanına gitmiş ve kendisiyle konuşmak istediğini ve niyetinin ciddi olduğunu söylemişti.Yağmurda konuşmaya niyetliydi.Fakat konuşmak tanışmak onun için çok zordu.Köylerinde öyle gezip dolaşmaya pek hoş bakmazlardı.Onun için beni istemeye gelin demişti. Toprak da bunu kabul etmişti.
Yağmur bu durumu ailesine açmıştı.Ailesi olumlu baktı.Ne de olsa kızları büyümüştü. Evlenmenin yaşı da gelmişti.1 ay sonraya pazar gününe anlaşmışlardı.
Sonunda pazar günü gelmiş çatmıştı.Yağmur o gün için çeşit çeşit yemekler yapmıştı.Ne de olsa uzaktan geliyorlardı.Yemeksiz misafir ağırlanmazdı.O gün aileler tanıştı.Nişan günü belirlendi.Yemekler yenildi.Toprak ve ailesi evlerine dönüp nişan hazırlıklarını yapmaya başladı.Nişan günü toprak ve ailesi trafik kazası geçirmiş ve toprak 2 kolunu da kırmıştı.Toprağın ailesinde ufak tefek sıyrıklar vardı.Toprak gözlem altında tutulması için 2-3 gün hastanede olması gerekiyordu.Yağmur haberi alınca çok üzülmüştü.Çok üzüldüğünü gören baba -Kızım hazırlan hastaneye gidiyoruz deyivermişti.
O an tüm dünyalar yağmurun olmuştu.Hastaneye varmışlardı.Bir geçmiş olsun dedikten sonra Toprak ile Yağmuru başbaşa bırakmışlardı.Öyle ya gençler konuşsun kendi aralarında.Toprağın babası dünür nişanı da yapamadık.Artık erteleyeceğiz mecburen demişti.Yağmurun babası dünür gençler birbirini sevdikten sonra nişan düğün hepsi hikaye.İllada nişan diyorsan başka.Toprağın dayısı nişanı takacaktı.Yüzükler ondaydı.Biraz hısım akraba da yok değildi hani.Nişan törenine gelmiş gibi kalabalıktı.Toprağın dayısı herkesi odaya davet etti.Yağmurun parmağına yüzüğü takmış
Toprak patlattı espriyi Dayı benim yüzüğü de ayak parmaklarımdan birine takıver diye.Toprak muzip dayısı da ondan.Toprağın ayak parmağına takmış kurdeleyi bir çırpıda kesmişti.Bir yanda alkışlar bir yanda kahkalar. Tam bir komedi içinde nişan yapıyorlardı.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra düğün günü için tekrar toplanma kararı almışlardı. Düğünü yazın temmuz ayında yapmayı kararlaştırarak ayrılmışlardı. Yağmur ile toprak mutluluklarını gizlemiyor ve her defasında bunu dile getiriyorlardı.
Aylardan haziran ayı gelmiş çatmış ve düğüne fazla zaman kalmamıştı.O zamanlar ülkeyi tüm herkesin baş belası olan ekonomik kriz vurmuş ve toprak ın çalıştığı firma iflas etmiş ve işsiz kalmıştı. Toprak bu duruma çok üzülmüştü. Bu durumu ailesine açıklamış ve düğünü erteleme kararı alalım demişlerdi.Bu konu tek başına alınacak bir karar değildi. Yağmura da mutlaka sormalıydı. Yağmurla buluşmuş ve bu durumu anlatmıştı. Yağmur üzülmüştü, fakat ailesine bu durumu iletmeden kendim karar veremem demişti. Yağmur konuyu ailesine ileterek ve çok üzgün olduğunu söylüyordu. Yağmurun babası garibanlık , fakirlik nedir , hangi şartlardan bu şartlara geldiğini kızına da anlatmıştı.
-Önemli olan sizlerin mutluluğu, düğünü ertelemeye gerek yok; iki aile sizlere destek çıkarız. Zaten bunca hazırlık ve masraf yapıldı. Ertelense bunca masraf geri gelmez. Düğünü hayırlısıyla yapalım der.
Yağmurun babasının bu konuşmasını duyan Toprak ın babası bir kez daha duygulanmıştı. Allah a şükür ediyordu. Ne güzel aile ile tanıştırdın bizi diye.
Temmuz ayı gelmiş ve düğünü yapmışlardı. Yeni düzenlerini kurana kadar ve düzenli iş sahibi olana kadar Toprak ın ailesinin yanına yerleşeceklerdi.
Ülkede ekonomik kriz etkisini kaybetmeye başlamış ve nihayet Toprak yeni bir iş bulmuştu.Ayrılma zamanın geldiğini düşünen çiftler bunu babasına söylemenin vaktinin geldiğini düşünüyorlardı. Nitekim konuyu da açmışlardı.
Toprağın babası emekli inşaat ustasıydı.Malzemeyi ver gerisine karışılmayacak kadar tecrübeliydi. Oğluna yeni bir eve çıkacaksanız bu sizin eviniz olmalı diyordu.Biraz birikmiş parasının olduğunu ve beraberce daha önce aldıkları arsaya tek katlı müstakil bir ev yapalım demişti. Toprak da kabul etmişti.
Toprak işten geldikten sonra, yağmurla birlikte evinin inşaatında babalarına yardım ediyordu.Biraz zaman geçtikten sonra çatı katına kadar evi yükseltmişler ve kiremitleri çatıya kadar taşımışlardı.O zamanlar yağmur 2,5 aylık hamileydi. O gün hava çok rüzgarlı ve Yağmur bahçede kiremitleri diziyordu. Ansızın bir çığlık duyuldu. Çığlığı atan yağmurdu. Rüzgarın etkisiyle yağmurun kafasına kiremit düşmüştü.Yağmuru hemen belde de bulunan sağlık ocağına getirmişler ve yağmurda da sıkıntı pek görünmese de taburcu işlemi sırasında; Doktor yinede ilçedeki hastaneye görünmeleri gerektiğini iletmişti. Yağmur iyi olduğunu söyleyip hastaneye gitmeye gerek görmemişti.
Nihayet evleri bitmiş ve taşınmışlardı. Toprak ve yağmur çocuklarını bu evde kucaklayacak ve mutluluklarına artık burada devam edeceklerdi.
Yağmurun arada bir başı ağrıyor ve ağrı kesici hap içtiğinde geçiyordu.Bu durumu pek önemsemiyor ve toprağa da söylemiyordu.Mutlu mesut aradan 19 sene geçmiş ve hayatı birincilikle geçen kızları üniversiteye derece ile girerek Tıp fakültesine yerleşmişti. Hep mutlu olan aile, mutluluklarına daha da mutluluk katarak yaşıyorlardı.Zaman su gibi akıp geçiyor ve nihayet kızları üniversiteyi bitirerek doktor oluyordu. Gel zaman, git zaman derken kızları uzman doktor olarak yaşadıkları ilçeye atanmıştı.
Fırsat buldukça kızları hep yanlarına gelirdi. Bir gün Kızı Yağmuru ağrı kesici atarken görür ve nedenini sorar. Arda bir başının ağrıdığını ve hap içtiğinde geçtiğini söyler fakat; son zamanlar haplarında fayda etmediğini iletir. Kızı hemen Babasını ve Annesini alarak Hastaneye götürür ve muayenesini bizzat kendi yapar. Sonuçlara baktığında surat ifadesi üzgün bir hal alır. Yağmur kızım filiz ne oldu da üzüldün; kötü bir şey mi var? diye sorar.
-Anne daha önce hiç kaza geçirdin mi diye sorar.
-Yağmur kızım öyle büyük bir kaza geçirmedim.Fakat sana hamileydim hiç unutmam, evimizi yaparken kafama kiremit düşmüş ve pek önemsememiştik.
Yağmurun beyin damarlarının birinde sıkıntı vardı. Sorun küçültülemeyecek kadar büyüktü. Yağmuru hastane yatırmışlar ve ağrısı her geçen gün artıyordu. İlaçlara ve tedaviye cevap vermiyordu. Yağmurun beynindeki bu sorun dahada ilerliyordu.Artık kimseyi tanıyamaz olmuş ve bilinç kayıpları da başlamıştı. Yağmur yavaş yavaş kaçınılmaz sona doğru gidiyordu. Yağmur artık yoğun bakımda ve solunum desteği almaya başlamıştı. Toprak eşinin bu durumuna çok üzülüyordu. Bir gün kaçınılmaz son herkesin başına geldiği gibi Toprak ın başına da gelmişti. Yağmur artık yoktu.Yoğun bakımda tüm müdahalelere rağmen vefat etmişti. Toprak yıkılmıştı. Hani beraber ölecektik diye haykırıyordu.
Aradan 2 ay geçmiş ve Toprak Yağmurundan ayrılığa alışamamış ve üzüntüden kalp krizi geçirerek evde tek başına vefat etmişti. Toprak Yağmuruna nihayet kavuşmuştu.Bu dünya da ki hayatlarını yaşamışlar ve Vatanına ve Milletine bağlı kızı Filizi yetiştirmişlerdi.