- 1873 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
ZONGULDAK ANILARI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ZONGULDAK ANILARI
Eskilerden gelen bir koku duydum birden; Zonguldak kokusu...Doğduğum şehir, çocukluğumun ve gençlik yıllarımı yaşadığım,O müstesna, unutulmayacak anılarla dolu olan Güzel Zonguldak canlandı gözlerimde...
Sekiz Mart bin dokuz yüz elli altı yılı, Kara elmas mahallesinde dünyaya gelmişim. Daha sonra Fener semtinde, Bahçeli bir evde oturduğumuzu anımsıyorum. Çocukluğumun en güzel yıllarını geçirdim. Macuncu amcayı, çubuğa sardığı renk renk macunun tadını, Annemin ekmeğimizin üzerine sana yağı sürüp toz şeker ekmesi, kar lapa lapa yağarken, pencereden gece yarısı, ablamla çıkıp, ellerimiz donuncaya kadar oynamamızı,
Küçük kız kardeşim Gülbin in daha 1,5 yaşındayken,plaklar arasından Zennube yi bulup çıkartması ve sevinçle buldum demesi,
Erkek kardeşim in doğumu ile ailemizde bunca kızdan sonra babamın; haberi aldıktan sonra dolmuşla eve geliyordum ki,herkesin bana baktığını gördüm; meğer yüzüm gülüyormuş, fark etmemiştim demesi..
Hatırlayıp içim özlemle doldu. Mutlu geçen çocukluğuma dönmek istedim yeniden.
Daha sonra site yol ayrımına taşındık.Bahçe içinde V şeklinde çıkılan dik merdivenleri vardı. En küçük kız kardeşimiz Şencan ın doğduktan sonra eve gelişini sevinçle karşılamıştık..Evimiz ne güzeldi. Ablamla ben, açık hava sinemasına gitmek için kız kardeşimiz, Gülin i öne sürerdik, Babamın kıyamadığını bilirdik ona. Külah içinde beyaz leblebi ve kabak çekirdeği alırdık.Üç kız kardeşin neşe içinde Öztürk Serengil’in filmlerine kahkaha içinde güldüğümüz, tadına doyulmaz siyah-beyaz Türk filmlerini seyretmeye gidişimiz....
O evden sitede kendinden kuzineli bir eve taşındık sonra. Sitede arkadaşlarımız, dostluklarımız, Annemle Babamın komşu ziyaretleri, İlk okulu beraber okuduğumuz Berrin, Sezgin, Ablası Nazan ve küçük kardeşleri, evimizin tam karşısında otururlardı..Oynadığımız evcilik, ve Kefeli Dağında Erik çaldığımız, Kazan lakaplı kişiden ne kadar korksak ta tuza banıp, büyük bir zevkle ham erikleri yediğimiz yıllar, böğürtlen toplarken dikenlerine aldırmadan, daha sonra hepsini kavanozda şekerle ezip, yememizin hazzını yaşadım.
Bizim hiç oyuncağımız olmadı. Annem elimize atkı ör memiz için şiş ve yün verirdi. Daha sonra beraberce gazete kağıtlarından yaptığımız kese kağıtlarını bakkal amcaya satmamızın mutluluğu..Bahçeden yediğimiz Domatesin tadı şimdilerde yok.
Ablamın samimi arkadaşını kıskanırdım, beni de yanlarına almadıkları ve kapıyı kilitledikleri zaman. Evet Emine... bugün bile o kızarttığı biberin mis kokusu hala burnumdadır. Ablam benim için bir idoldü.. Yaptığı kara kalem resimleri aynen yapmaya çalışır, tuttuğu; önceden arajman derdik; Berkant’ın SAMANYOLU ile başlayan Türkçe sözlerini ve SES Dergisi ve HEY dergisinden kestiği ilgili fotoğraflarını şarkının sol yanına yapıştırarak şarkı sözü defterleri cilt cilt, tuttuğu arkadaşlarına yönelik soru defteri olan ANKET Defterini, bende yapar, Çizgi Romanları TOMMİKS, TEKSAS ve OLİVER TWİST in MACERALARI nı saklardı dolabında. Bir yolunu bulur kilitli dolabını açar, tekrar tekrar okurduk Bir yaş küçüğüm Gülin le...
Çocukluk arkadaşlarımız, Dilek, Emel, Gülay..Neredeler acaba? Dağlar Kızı Reyhan’da hep beraber oynayışımız ve çocuk sevinçlerimiz..
O kadar uzak ki artık bana, ne çocukluk kaldı, nede gençlik..
Sevgi ve özlemle yad ediyorum onları..
Aylin AKGÜN
YORUMLAR
Yıllar ve hayatlarımız değişti belki ama Zonguldak'ta değişen pek bir şey yok sevgili hemşehrim; emin olun öyle.. Fener mahallesinde bahçeli ev, büyük ihtimalle TTK (Türkiye Taşkömürü Kurumu) lojmanı.. Bu gün bile gelseniz, evi değilse bile mahalleyi hatırlayacağınızdan eminim..
Bir TTK çalışanı olarak, Ereğli'den selamlar gönderiyorum; kocaman...
yaşlandım artık
SELAM VE SAYGILARIMI SUNUYORUM ŞAHSINIZDA TÜM YORUM YAZAN ARKADAŞLARA. VAR OLUN.
Ozann
Çocukluğunuzun kenti Zonguldak'tan selamlar tekrar..
Dostlukla...
"İnsanın ana yurdu çocukluğudur" der şair Amado....dolayısıyla önemi biraz da bundandır sanırım ama Zonguldak benim de gençliğimdir.
RAM Uzun Mehmet Lisesiyle 25 yaşları yaşadığım gençlik yıllarımdı...Bir an düşe daldım da oraları gezmiş gibi oldum.
Fevkani köprüsü,Fener.ocak çıkışları ilk aklımda kalanlar...nice sağlıklı yıllara.
İnsanın geçmişine dalması ve her daim güzellikleri özlemle hatırlaması, hem duygulu tebessümler, hemde hüzünlü bir yoğunluk taşır.. Yazınızı okurken bende kendi çocukluğuma gittim sayenizde... Zonguldağa hiç gitmedim.. Ama hep merak etmişimdir... Anlatımınız o kadar candan ve güzeldi ki.. Sizin gözünüzden dolaşmış sayıyorum kendimi... :) Güzel yüreğinizde biriktirdiğiniz anıları bizlerle paylaştığınız için Teşekkür ederim... Umarım anılarınız arasından birikimleriniz tekrar dökülür kaleme... Saygı ve Sevgilerimle... :)
Oldum olası Zonguldak’ı hep merak ederdim.
Yıllar önce Eski Galata Köprüsünün altında ki bir dükkan da Uzun Mehmet’in
Devasa AYAKKABISI teşhir ediliyordu ve görmek nasip olmuştu onu bana. Karadeniz Ereğlisi’nde
ikamet eden ablamı ziyaret ettiğim zaman Zonguldak’a geçip Uzun Mehmet’in
heykelini görmem de kısmet oldu ayrıca...Ondan sonra birkaç kez daha gittim oraya.
Bartın, Çaycuma, Amasra falan, hatta İnkumu…Amasra da pansiyoner olarak yatılı kalmıştım.
Konu Zonguldak’tan açılınca ister istemez o günlerimi hatırladım ben de…
Anılarınız o kadar sıcacıktı !...
Hele baba ocağın da geçen o Zonguldak yıllarınız yok mu ?
Duygularıma tavan yaptırdı diyebilirim doğrusu !!!...
Ömürle, yaşam arasın da bir köprü gibidir bütün muhteşem anılar…
Sonsuz selamlar olsun hepimizin o nadide günlerine !!!....
Sağlıklar dilerim güzel anılarla yüklü yüreğinize !!!...