YİNE İNSAN..!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tek başına bir sorunun yanıtını bulamıyor bazen insan.. Aynı hayatı tekrarlayıp duruyor sonuçta...
Sisli bir gecede yolunu kaybetmiş gemiler gibiyiz her birimiz.. Uzaktan soluk ışıkları görerek ne kimseye yaklaşan, nede kimseyi yaklaştıran gemiler...
Dünya ya dair umutlarımızı Yavaşça denizin üzerine bırakıyoruz...
Duygularımızı, anlayışlarımızı yitiriyoruz ufak ufak...
Her birimiz kendi evlerimizde hapsolunmuş, sıcaklığı kasvetler yaratan, hapishanelerde cebelleşiyoruz...
Birbirlerimize gülüşlerimiz bile donuk, birbirlerimize selamlarımız bile şüpheci...
Yüzlerimizde ki mutlu gülüş ışıklarını yitirmişiz...
Eski inançları koyulaştırıp fırlatıyoruz birbirimize... Herkes hoşgörüyü biryerlerde düşürüp, geri dönüp aramaya dahi niyet etmiyor...
Oysa herşeye rağmen mecburiyetle yaşıyoruz birlikte.. Sevmekten önce, nefret etmeyi öğretiyoruz yüreklere..
Dostluklar ve Arkadaşlıklar sisin ortasındaki kayıp gemiler gibi, boğulmuş insan sesleri çıkarıyor...
Ziyan olmuşluğumuzu bu sisin içinde biraz daha koyulaştırıyoruz..
Her talihsiz yaşanmışlık, başka bir talihsizliği karşılamaya gidiyor.. Her ziyan edilmiş hayat, başka bir hayatı ziyan etmeye yürüyor..
Evlerimizin, işlerimizin, taşıtlarımızın, sokaklarımızın ve yüreklerimizin duvarlarında asılı kalıyor , birbirimize hırsla haykırdıklarımız..
Her zorbalık destursuz girdiği gibi hayatlarımıza.. Tepkisizlikle susup kabullenişlerimizde kalıyor..
Ve binlerce zorba acı geçiyor, tv den, gazetelerden, radyolardan, internetten ve bizlerden...
Ki bu acılardan kurtulmak için dahi kaynaşmıyoruz birbirimize..
Sevgi nasıl bulaşıcıysa, sanırım nefrette öyle...
Nasıl bakıyorsa insan dünya ya, öyle görüyor ne görüyorsa.. Kararmışsa gönlü insanın, nereye baksa orda kararmışlık görüyor..
Dibe vurmuş yaşanıyorsa hayatlar, bilmişlikle kime göre dibe vurmuşluk acaba diyoruz..
İnsanlardan ne kadar umudu kessek te, yine de insansız yapamıyoruz..
Kaybolmuşluğa çok yakın yaşıyoruz.. İçimizdeki Acılar, kuşkular, nefretler, merhametsizlikler, hoşgörüsüzlükler, cahillikler, açgözlülükler, öfkeler, sadakatsizlikler, sadistlikler ve daha bir çok duygu, azaltıyor bizleri..
Bazen soluk alışlarımızı dahi kirletiyoruz..
Kaybolmuş insanlar birbirlerini, çabuk bulur.. Umutsuzluk, umutsuzluğu çağırır çünkü...
Yaşamaya Köpekler gibi aç.. Ama Ölüme dünden razı yaşıyoruz..
Kültürüne hayranlık duyduğumuz uzak ülkeleri musallat seçiyoruz Üzerimize...
Oysa kendi kavramlarımız vardı önceden, kendi geçmişimiz, kendi anane ve terbiyelerimiz...
Aile Dediğimiz küçük çekirdek yapılar belirlerdi yetiştirilmelerimizi.. Saygıyı öğrenirdik içlerinde, sevgiyi, merhameti yaşarken birbirimize..
Şimdi şımardık belkide...
Başkaldıran, kafa tutan, çığlık çığlığa nesiller yaratıyoruz içlerinde..
Engel olmaya çalışsak ta, kahredici emellerin içine çekiliyor toy gönülleri...
Hayat diyerek içine girmediğimiz akvaryum bırakmıyoruz.. O akvaryumların içinde, kaybettiğimiz veya bildiğimizi sandığımız mutluluğu arıyoruz..
Fakat ne yapsak ta, ne yaşasak ta tekrar kendimize dönüyoruz.. Herkesin mutlak bencil bir Ömrü var veya bir anı.. İşte o anlar da daha çok öc alıyoruz birbirimizden.. Daha çok kırıp döküyor, geriye dönecek kapılar bile bırakmıyoruz..
Güzel kalpliliği, soyluluğu, vurdum duymaz, özensiz, önemsiz sözcüklere terk ediyoruz..
İçimizin güzelliklerle dolu göllerinde, susuzluk çekiyoruz...
Ama suçladığımız herkeste biraz biz varız.. Kimi yargılasak, elimizde kendi kanımız var.. Başkalarını yargıladıkça, kendimizi tutsak ediyoruz.. Ve küçümsedikçe, kendimizi küçültüyoruz...
Oysaki itelediğimiz ve sığındığımız hüzünlerin, yalnızlıkların tek suçlusu bizleriz..
Hayatın kurallarıyla ne zaman yola çıksak, Kaybettiğimiz kadar da kazanacağımızı görmüyoruz...
Ne kadar tükensek te birlikteliklerimizde...
Yinede birlikten kuvvet doğacağını hep unutuyoruz..!
18/10/2014
YORUMLAR
"Sevmekten önce, nefret etmeyi öğretiyoruz yüreklere.."
Ekonomi derslerinden anımsayabildiğim bir kavram vardır "çarpan"
Bir unsurun iktisadi yaşamda meydana getirdiği etkileşimin derecesini belirler
Nefretin gücünü kısa dönemli, sevginin gücünü uzun dönemli ölçmek gerekir diye düşünüyorum
Nefret insanları, ilişkileri ve toplumları daha kısa sürelerde zehirliyebiliyor da sevgi o denli seri biçimde sarıp sarmalamıyor sanki
Kuşkusuz durumsaldır da; hani insandan insana da değişim gösterebilir
Yinede sevgiye inanan; zamanı da aşan bir inanca sahip olduğunun farkında olmalı derim
Demem o ki; kısa vadede sonuç beklememeli bence
Çok daha fazla emek gerektiriyor
Nefretinde, doğurduğu yıkımları arıtmak, arıtabilmek için çok büyük emek gerekir
Sevginin sonuç vermesi, nefretin ise doğurduğu sonuçları tamir etmek babında emek/zaman meşakkati artabilir kanımca
Seçkin kalemi ve güne gelen yazıyı tebrik ederim
Saygı ve selamlarımla...
levent taner tarafından 2/9/2016 12:43:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yine insan, yine aciz insan...
Güzel kelimeleri ard arda dizmişsiniz, kaleminize sağlık...
Tebrikler...
degaje8
Benim hep arkasında durduğum bir cümledir. "Kendine yapılmasını istemediğini bir başkasına yapma!"
Ne kadar anlamlı ve doğru.
Bunu bir başara bilse insan dünya da şimdi başka olurdu... Ama maalesef, insan başkalarına reva
gördüğü nahoş şeyler, kendilerine yapıldığında nasıl da isyankar olabiliyor. Kendi yaptığı onun gözüne
hoş geliyor çünkü.
Sevgiler,
degaje8
Hayat,
öyle enteresanlıklarla,
öyle değişik insan figürleri ile dolu ki,
her adımda çokça sürprizlerle karşılaşabiliyorsunuz.
Ne kadar iyi niyetli olursanız olun,
sevimsizliğe sürüklüyor sizi bir kötülük akıntısı.
Her türlü üçkağıt, her türlü dalevera pirim yapıyor bu devirde.
İnsanlara güvenmek mümkün değil.
Bu yazı,
gerçekten zamanında ve kıvamında yazılmış.
Bir boşluğu doldurdu.
Güzeldi.
Çok samimi,
çok gönüldendi.
degaje8
Bize dair...ben insanım diyene dair...kirlenmişliğe...keşmekeşliğe bulanmış ruhlara dair...tefessüf etmiş,kokmuş vicdanlara,duygulara dair...insan denen ruh sahibi canlının neler barındırdığına dair...
ilmik ilmik...nakış nakış...harika gözlemler...içe eğiliş...nefis muhasebesi...insan ruhunun labirentlerinde,günyüzü görmemiş köşelere el feneri tutuş gibi detaylı...
deneme türünün en güzel örneklerinden biri eseriniz...işte bu deneme türü,dedirtti bana...alkışladım güçlü yüreğinizi ve kaleminizi...devam...devam...devam...
tebriklerim çokça...selam ve saygılarımla üstadem...
serin mavi tarafından 10/20/2014 1:53:43 AM zamanında düzenlenmiştir.
degaje8
degaje8
Kıymetli arkadaşım hayat’ın inceliklerini hatırlattığınız ve insan’ın mutlulukların değerini bilmesi ve yaşamda başarılı olabilmesine dair nefis bir yazıydı keyifle okudum kaleminize sağlık
Saygı selamlarımla
degaje8
Serhat BİNGÖL
Yazınızın güne gelmesine çok sevindim, kurdeleyi hak etmişti, tebrik ederim
kaleminiz çok güçlü sizden keyifli yazılar okuyacağımız kesin
Saygı selamlarımla