- 497 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SİZE DAVETİYE GELDİ Mİ.
Size davetiye geldi mi?
Bana gelmedi.
Ne davetiyesi? diyebilirler konudan haberdar olmayanlar.
Saniye başı dünya basınına yetecek malzeme çıkan bir ülkede bundan doğal ne olabilir?
Kulağıma çalınan ve gözüme takılanlarla şöyle yanıtlayabilirim bu soruyu.
29 Ekimde verilecek açılış ve resepsiyon davetiyesi.
Nerede? diye de ilave bir soru yöneltecek olursanız...
Ormanın, ay pardon! konunun can damarı asıl burada yatıyor.
Atatürk’ün mirası orman çiftliği vardı ya hani?
İşte onun üstüne yapılan ve adına “Ak-saray” denilen binada.
Bina kaçakmış.
Olabilir.
Mahkemenin verdiği “Birinci derecede tarihi sit alanıdır. İnşaat yapılamaz.” Kararına rağmen inşaata başlamışlar. Temeli atılmış. Mahkeme, inşaatı durdurma kararı vermiş ardından. Onca toz-duman. Patırtı –gürültü ortamında bu kararı ruhsat zannedip inşaata sürdürmüşler.
Olabilir.
Neyin kaçak olmayanı,
Neyin ruhsatı,
Neyin temeli var ki bunun da olsun.
Olmayan şeyler midir bunlar?
Her şey bir yana bina her bakımdan bir dönem harikası.
Zenginliğin görkemin simgesi.
Övüncümüz. Kıvancımız. Yüz akımız.
Tam 1000 odası varmış.
300 milyon dolar harcanmış.
2000 polis koruyacakmış koruyu.
İşte bu binada açılış töreni ve resepsiyon var.
Olacak tabii.
Böylesine gösterişe şaşaaya meraklı bir toplum olarak nice hükümdar saraylarını kıskandıracak konumda olan bu sarayımızı gözlerden saklayacak değiliz ya. Gerçi bir zamanlar Topkapı sarayında farelerin cirit attığı söylense de. Bunun akıbeti ona benzemez inşallah!
Sizleri bilmem ama bana davetiye gelmedi.
Bu davete gidecek olanlar aşağı-yukarı belli yine.
Sanatçılar. Yazar-çizerler. Üst düzey ordu mensupları. Aydınlar. Bürokratlar. Gazeteciler. Akiller. Siyasetçiler vs.
Affınıza sığınarak ben de kendime şöyle bir baktığımda bu insanlardan fazlam var eksiğim yok!
Nasıl yani? Derseniz.
Şöyle yani derim:
Yazarlık-çizerlik-şairlik bende!
Sahne sanatçılığı komple bende!
Aydın kafa bende!
Siyasete yakın ilgi duymak bende!
Günde en az yirmi kişiyle sarmaş dolaş olmak bende!
Her tür taşıma aracında maraza çıkarmak bende!
Hem cumhurumuzla hem sevgili kızıyla kaset-mektup samimiyeti bende!
Akıl? Derseniz. Düşünmek gerek.
Daha ne olsun anam babam. Daha ne olsun!
Ama biliyorum ki bana asla davetiye gelmez.
Her zaman ki gibi bu sözlerimde de tövbe hilaf yok.
Davetlilerin arasında beni görebilene bir saray da benden!
Yalan-dolan- talan. Riyakarlık- sahtekarlık. El-etek öpme. Dalkavukluk. Döneklik. Onursuzluk. Korkaklık. Maskeyle dolaşmak. Bir kibrit çöpüne bile el uzatmama gibi hasletlerim! Olduğundan dolayı bana davetiye gelmez!
YORUMLAR
Bunlar Osmanlıcı ama Lale devrini Haşmetli Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim'i ve güzelim sarayları unutmuşlar bakalım sonları ne olacak.
tebriğimle.