- 1099 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK VE ATATÜRK OLMAK
Görmediğimiz Kör Nokta ise İç Emperyal "TÜRKİYELİ" OLİGARŞİ, Üst Emperyal Çözümlememiz Hep El Yordamıyladır:
Bilinmeyen zaman masalları kadar kadim bir bilinmezliktedir oligarşi…
Son noktadaki çözümlemenizde oligarşinin; kültürel, etnik ve dinselini, saçma bir "insanseverlik" (humanizm) adına görmezden gelerek bilmem ki onu nasıl çözümleyebileceksiniz ?
Oligarşi insanı, diğer tür insanı hiç sevmemektedir, sevmemiştir ve sevmeyecektir ki !
İnsanseverliği ülkemiz nesnelinde hep kendine yontararak betimlemiş, değişken bir tanımla -Türksevmezlik- olarak görürken; TÜRKİYE bağlamında ise, yağma Hasan zihniyetindeki bir mirasyedi gibi istismar ederek kullanabildiğince, iç etmektedir !
O kadar…
Gerçek bildiğimiz şey eğer ki, bizim aklımızdan ve duygularmızdan bağımsız olarak varsa ve siz oligarşi ile ezen ezilen bakışı açısından epeyce bir sorunum var diyorsanız, birazcık gülünç olmaz mı, bu yukarıda yazdığımıza benzer "Oligarşi" yaklaşımınız ?
Dünyaya buyur edilerek haydi yaşa denmiş insanoğlunun, iktidarın ve -oligarşinin emrinde bir iktidarın- üstelik; kesintisiz, devamlılığı sorununa, hayatın önceden belirtilmiş amacı yoktur ve olgular tesadüfseldir gibi bir anlam yüklemesiyle bakması, kara mizahtan öte bilmiyorum nasıl anlaşılır ?
Hele benim için anlam; ezilen mazlum bireyin/ulusun/halkın ve hatta ümmetin mücadelesidir diyorsanız !
Soyut ve somutlaştırılısı tam bir bakışla, oligarşiyi tümden görebilmek, ezilmişliği tüm sosyal katmanlarından; etnik, dinsel, mezhepsel ve siz kabul etmiyor olup sevmeseniz de, bir yerde -ezmişinde ulusalından- görerek, ezilmişliğe değinmektir...
Tarihe yapılacak düzenli ve dizgeli bir bakış, özellikle, herhangi bir ideolojik pencereden değer yükleyerek yapılmış bir bakış, öznel ve nesnel gerçeğin -somut gerçel sentezine- gider mi acaba ?
Neyin sentezini ya da diyalektiğini arıyoruz ki bizler? Tümelin mi, tekilin mi veya bireyin mi, toplumun mu !?
Kavramak, değiştirmek için yeterli olsa da, tek açıdan kavramak, değiştirilmek istenenin incelenmesinde, tam anlamayı zorlaştırıcı bir eksik bırakılmışta kalmışlık olmayacak mıdır ?
İzleyenin, gözlemleyenin, verilendirenin; modelini kurarken bu yaptıklarının içinde -kendisi yokmuş- gibi davranması, pek anlaşılır bir şey değildir ?!
Yani değiştirmek, biraz da çözmek olmalı ve bunun için de; doğru algılar yakalamışlığın düzleminde duruyor olmalısınız !
Başlangıçtaki algı kavramınız ya kırılma ile başlamışsa ?
Öyle başlatmışsanız ?!
Peki, ya kavram kargaşası haline düşmediğinizden ne kadar eminsiniz ?
Zihniyet oluşumu sezgisel mi, kavramsal mı başlar diye/biliyorum...
Çelişkileri mi görecesiniz, sapmalaları mı ?
Çelişkimiz; güdümlü olanın -iktidar dağılımı olgusuna- katılma isteği ile işbirlikçi bireyciliğindeki cazibesinin çelişkisidir. Biz bunu görüp, buna göre teorik bakabilmeliyiz... Türkiyeli oligarşinin uyarladıklarının değeri, işte o vakit ulus ve halk toplumsal sebat değerimiz karşısında dağılıp gidecektir !
Çelişki de oligarşi ve onun işbirlikçilerinin ’tüm veya tam’ının anatomik, fizyolojik hayatı ve sömürüsünü idame ettirme halini görebilecekken, sapma da görülebilecek olan, (kriptolara) seçilerek -doğmuşlara- duyacağınız; dayanılmaz, acı veren türde kabul edilmiş çaresizliğe isyandan öte ne olacaktır ?
Hangisini tercih edeceğiz ve nedenlerini bile bileye sorulmuş bir niye mi olacak bu tercihimiz ?
Hep yarımlara razı ruh hallerinde veya yarısı boş ile, ’yok canım,baksana yarısı dolu ya !’ arası, yarı yolda bırakılmış bir -bireyseldlikten toplumsala- giden yapımız olmasının acısını duymayacak mısınız ?
Ve biz hala bundan bıkmadık mı ? Bu kadar mı dedikleri gibiyiz ?!
İnanmıyorum ! Biz bu kadar “Etrak-i bi idrak”(*) değiliz...
Çünkü paranın da, sermayenin de, sömürenin de ve savurganlığın en uç noktasında utanmazcasına durabilen -acımasızın- da toplumsal bir rengi var...
Türk, başta yönetim, ticaret, bürokrasi vs. olmak noktasında nerededir ?
Bu ülkede eğer ki; realite, idealite ve rasyonalitenin çakışıp ‘iz’inin düşüm yaptığı yerin nerde olduğunu görebilmeyi biliyorsanız, işte TÜRK tam oradadır !
Birde buna; -dinen, lisanen, ırken- açmazından mutlaka bakılmalıdır. Ayrımı biz yapmadık... Bunu bize Lozan’dan beri hep dayattılar…
Dayattıklarını onlara gerisin geri dayatmalıyız, dayatıyoruz... Tüm kendisini “beri”ki, Türk’ü ise “öte”ki görenlere...
Kahrolsun etnikçi faşistler, her türden dinsel mezhepçi gericilik, beyin ve yürek cerrahisinden”azalarını” aldırmış olarak çıkmış mankurtlar !
En büyük gerici, en sadist faşo ise emperyal kapitalizmdir, artık biliyoruz !..
Yaşasın ” Aydınlanma 1923” devrimleri ve Aziz Atatürk emaneti İstiklal-i tam Türkiye Cumhuriyeti..
Emperyalizm ve onun -"Türkiyeli" işbirlikçisi oligarşiye- karşı, hepimiz TÜRK ve Atatürk olmalıyız...
A.Kutlu AYYÜCE
Göktürkmen
20 Ağustos 2007
Açıklamalar:
Etrak-i bi idrak(*): Beyinsiz Türk, kaba Türk, cahil Türk, balık hafızalı Türk yaklaşıklığında etnik, dinsel ve mezhepsel takıntılı köle ruhlu, mandacı özürlülerce uydurulmuş deyim. [
YORUMLAR
çok gururlandım yazınızı okuyunca bu ülkenin atatürkçü düşünceye bugün her zamankinden daha çok ihtiyacı var
cumhuriyetin yüzüncü yılı yaklaşırken işbirlikçi iktidarın hesapları ortadadır.en büyük emelleri cumhuriyetin yüzüncü yılında cumhuriyetin başına sarığı giydirmektir.
ne acıdır buna seyirci kalmak atatürkçüyüz diyenlerin ahkam kesmekten başka bir şey yapmadığını görmek..
bu ülkeyi gerçekten atatürkçü düşünceyle yönetecek insanların var olacağı günü görebilmek ümidiyle...
Biz kitap okumadığımız-bilgiye uzak kaldığımız-kendi yakın tarihimizi dahi bilmediğimiz sürece her türden şer odakları kısmen ya da emperyalizmin maşası olarak ve birlikte belamız olmaya devam edecek.
Kitaplara koşalım. Kendi kültüründen- tarihinden- dilinden habersiz çoğunluk olmayalım. Peşinden gittiklerimizi öğrenmek- tanımak-anlamak için de kitaplara koşalım. İşsiz, aşsız, yorgun , hasta , her ne isek bildikçe birbirimizi daha çok dinler ve anlarız. Anlayınca sevmemek olamaz.
Kutlarım. Sevgi ve saygıyla.
Malum siyasi görüşlerimi biliyorsun elbette Andam.
Belki sözüm sana değildir ama Tek Türkiye benim şahsi görüşüme göre asla ve asla Söylemi güzel olan ancak gerceği tezat teşkil eden İstiklali Tam Türkiye kavramı yeterli olmayacaktır.
Çağımızda Tek Türkiye benzeri Ülkeler ve ideolojiler kalmıyor.
Örnek ABD 15 cumhuriyetten,AB Avrupayı kapsayan tek bir yapıya,diğer tarafta Arap Birliği cabaları, Afrika birliği cabaları,Şangay işbirliği örgütü.
Bizim Atatürk'ün dediği gibi: "Cenneti Gören Uhut Şehitleri Gibi Türk Birliğini Görüyorum."
Atatürk, Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1927'de ırk farkı gözetmeksizin cihangirane devlet kurma hırslarının zararlarından bahsetmektedir. Panislamizm ve panturanizme karşı çıkmaktadır ancak, Mahmut Esat Bozkurt'a 1937'de yazdırdığı kitabın 191'inci sayfasında şu cümlelere yer verilmiştir:
"Şu ciheti tebarüz ettirmeliyim ki; ben komünist değilim. Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum, böyle öleceğim. Türk Birliği'nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Tıpkı Uhud'da şehit olurken, baş ucunda bulunanlara demiş ki, (Gidiniz, Peygamberinize deyin ki, onun şehitlerle müjdelediği cennetleri görüyorum ve şimdi oraya gitmek üzereyim.) Said, Müslümanlığa bu kadar inanmıştı. Ben de Türk Birliği'ne bundan fazla inanıyorum. Onu görüyorum, yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliği ile açacaktır. Dünya, sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Kaşgarlı Mahmut'un dediği gibi, "Tanrı, Türk'ü, insanlık şerlerinden, şakilerden kurtulsun diye yarattı" (Prof Dr. Hikmet TANYU)
Mahmut Esat Bozkurt, "Atatürk İhtilali" adlı eserinde tamamen ikinci elden, Atatürk'ün emriyle, Atatürk'ün görüşlerini seslendirmişti. Atatürk, bu kitabın, okullarda "İnkılap Tarihi Dersleri" adı altında okutulmasını emretmiştir.
Eleştirel bakışınıza ve iletişim bilirliğinize saygılar gönderiyorum.
Halide Edip (Adıvar) Hanımefendi ise zor zamanlarda önere önere " ABD mandacılığı ve "Wilson Prensipleri Cemiyeti" üyeliğinden başka bir şey önerememişse, o aydın değildir!
Aydın zor zamanlarda emperyal efendiyi çağırıcı olup, beni yönet demez ! Diyebiliyorsa buna aydın denmez !
O, olsa olsa "sömürge tipi" edebiyatçı/ aydındır.
Esenlikle kalınız efendim,yorum katkısı içinde teşekkürler.
Yüreğinize sağlık, bu tür duyguları bir çığlık olarak ortaya koyduğunuz için.Aklınıza sağlık bildiklerinizi bizlerle paylaştınız için. Sadece, kimden gelirse gelsin, insanlığın geleceği için atılan her adıma dost olmanızı tavsiye ederim.Totaliter, oligarşik, diktatörce, meşruti veya cumhuri...Adı ne olursa olsun, özünde insan için, insanlık için , içinde birşeyler olan her ideoloji, her çaba, her eylem değerlidir.Zulmün adına ister kapitalizm dersiniz, ister oligarşi, ister DEMOKRASİ; orada zulüm varsa, yani insanlar mutsuzsa, açsa, sefilse adının ne önemi var? Mazlumun olmadığı bir dünya dileğimdir.Herkes insan olsun.
Bu arada "Ne Garip Milletiz" adlı denememe yaptığınız yorumda tarih bilgimden bahsetmişsiniz(!) Halide Hanımın Kurtuluş Savaşı öncesi manda isteği sizi rahatsız ediyorsa , biliniz ki o gün milletimin selametini isteyen her vatansever bir çare arıyordu ve çoğu da bir manda istiyordu.Eminim bunları bilyorsunuzdur.
Biliniz ki bu milletin sayılamayacak çok kötü tarafı vardır;ama haini yoktur.Bu milletten hain çıkmaz. Çıkanlar da bu milletin evladı değildir.Ne olur "Emperyalizm ve onun "Türkiyeli" işbirlikçisi" gibi kasdını aşan, içini dolduramayacağınız yorumlar yapmayın segili şair67. Sevgiyle kal güzel milletimin güzel insanı...
En büyük gerici ise emperyal kapitalizmdir.Artık biliyoruz !..
Yaşasın ” Aydınlanma 1923” devrimleri ve Aziz Atatürk emaneti İstiklal-i tam Türkiye Cumhuriyeti..
Emperyalizm ve onun "Türkiyeli" işbirlikçisi oligarşiye karşı hepimiz TÜRK ve ATATÜRK olmalıyız...
...........* * * * * ** * * * * ** ..........
Yaşasın Misak-ı Milli, Yaşasın Meclis-i Mebusan
Yaşasın 19 Mayıs 1919. Kemalizim Güneşi
Yaşasın Atatürk Türkiyesi , Yaşasın Laik Cumhuriyet
Yaşasın Çağdaş hukuk
Yaşasın Ayyıldızlı Şanlı Bayrak, Yaşasın Atatürk İlke VE devrimleri
YAŞASIN YÜCE TÜRK MİLLETİ
KAHR OLSUN EMPERYALİZİM
SAYGILAR EFENDİM