- 423 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tek Göz
Babamdan ilk tokadı yediğimde bir gözümü kaybetmiştim. Evet, sağ göz tokadın şiddetiyle yemek masasının üzerine uçup çorba tabağının içine düştü. Annem mundar oldu bu deyip içinde göz bulunan çorbayı çöpe döktü haliyle. Annem, bir sabah ödevlerimi yetiştiremediğim için kolumu sıkmıştı. Büyük bir parçayı da söküp almıştı o sinirle. Apandisit ameliyatında böbreğimin tekini de çıkaran doktora ne demeli, tazminat olarak fatura kesmemişti. Tek böbrekle yaşayabileceğimi söylemişlerdi tabi ama bir daha ameliyat olmamaya niyetliydim.
Ortaokuldayken kavga ettiğim çocuğun iri gövdesinin altında kalınca sol kolum, bilekle dirsek arası, ağaç dalı gibi kırılmıştı. Tıbbi karşılığı bu, ağaç kırığı! Kırılan dal nasıl ki yerine yapıştırılmaya çalışılmaz, kırıldığı yerden sökülüp çıkarılır, doktor da gerekli ve yerinde bir müdahaleyle sol kolumun kırılan yerden sonrasını çekip kopardı. Şans eseri yazıyı sağ elimle yazıyordum. Eğitimim aksamadı fakat okulu çok sevmiyordum. Arkadaşlarım ve öğretmenlerim bazı uzuvlarımın olmayışını fark etmişlerdi. Neyse ki nedenini tam olarak anlayamadıkları mahzunluğum yüzünden bana kötü davranmadılar ve aralarına aldılar. Çok okul değiştirdim. Bu ve bunun gibi; aile içi ve sosyal sorunların başarıma olumsuz etkisini doğru şekilde hesaplayamayan ailem, düşük notlarımın bütün sorumluluğunu bana yıktı. İç organlarımdan büyük çoğunluğunu; akciğerlerimin birini, safra kesemi, midemi, ince bağırsağımı, -soluk borum sıkıntıdan nefes alamadığım bir sırada yırtılmıştı- kulağımın tekini, sağ ayak parmaklarımı ailemle çatıştığım dönemlerde kaybettim. Onlardan kopana kadar ve sonrasında da beni onaylamadıklarında, kızdıklarında veya beklenti içine girip karşılığını bulamadıklarında kötü muamelenin arkası kesilmedi.
En büyük kayıp aslında üniversite sınavındaydı. Kendimi öyle çok zorlamış olmalıyım ki, beynimin sol lobu kaynayıp eridi ve kulağımdan aktı. Ben akan sıvının beynim olduğunu düşünememiştim. Aslında sonrasında doğru dürüst bir şey düşünemedim. Çekilen kafatası filmlerinden sonra ailem gerçeği öğrendi. Doktorun sağ lob biraz hayalperesttir dediğini hatırlıyorum sadece. Üniversite bittikten sonra uzun süre birlikte olduğum kızla evlendim. Sürekli gülen ve hayal kuran adam artık annesinin başına bela olmayacaktı. Sonra sevgiyi ölçüsüzce insanlara dağıtan, ona biraz iyi davranan herkese duygusal bir yakınlık duyan, günübirlik yaşayan ben günü bile kurtaramayacağımı fark ettim.
Eşimle ayrıldık. Anlaşamadığımızı ileri sürdü. Böyle yarım yamalak bir halde kendinizi birine tam olarak veremiyordunuz. Annem bu kararımı onaylamadı, benimle restleşti ve sonunda kendi isteği olmuyor diye benden uzaklaştı. İşte kalbimin yarısından fazlasını bu ayrılık sürecinde kaybettim. İçimde dönen kirli kanı temizlemese de kalan parça küçük, can alıcı, güzel şeyler için atmayı başardı. Zaman içinde başımdan geçenler tek gözümden arta kalan tüm parçalarımı fırtınadaki dalgalar gibi birer birer yok etti. Tek gözle ne kadar dayanırım bilmiyorum ama o gözle dünyayı olduğundan daha güzel görüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.