- 943 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Zaaf ve Güç
Zaaf Ve Güç
Zaaf ve güç, alt realitedir! Zaaf ve güç üzerinden kurulan tüm realiteler alt realitedir!
En güçlü olan, en zayıftır aslında; en zayıf olan da farkında değildir!
Aslında güç konusunda zaaf var yani iki türlü nüksediyor bu zaaf; ya güce tapmak ya da gücü elde etme zaafı! Oysa güç konusunda kişi alıcı ya da verici olmasa sorun kalmayacak yani güce tapmadığında güce esir olmayacak, güç ile başkalarını esir etmeye de kalkmaz! Asıl güç "Ben" gücü. Benliğin bu farkındalığı da iki şekilde belirginleşiyor; biri firavunluk ki bu benlikteki güç farkındalığıdır, diğeri Yunus gibi hiç bir şeye ve güce boyun eğmemek! Firavun, boyun eğdirmeye çalışır; Yunus ise boyun eğmeyen insan olarak görünür! Bu buyun eğmemek kişisel olarak kimseyi kendinden üstün görmemek ve kimseden de aşağı durmamak aslında! İşte o zaman diyor; “Bana seni gerek.” bu noktada en güçlü Yunus. Oysa insanlar çoğunlukla; “Bana mal, para, şöhret gerek” diyor adeta; her neye karşı ezik ise o şeylere esir olup güç üzerinden kendini köleleştiriyor! Yani heveslerine köle oluyorlar! Heveslerine ulaşmak için benliklerinden taviz veriyorlar!
Gücü temsil eden en önemli sembol “İlah” olmuş! Bu nedenle insanların ilk kurtulacakları kavram, “İlah” kavramıdır! Bunu da “La ilahe illallah” (İlah değil, Allah) hakikati ile aşabilir insanlar! Bu ilah dışlaması için şöyle bir örmek vermek isterim! Bir edebiyat hocası “Edebiyat, ne ahlaki ne de gayri ahlakidir; edebiyat, la ahlakidir!” demiş! Açalım sözü; edebiyat konusunda ahlak “La” tabiri ile tasnif dışı edilir! Yani edebiyatçı ahlaki ya da değil, her konuda çalışabilir! Tabi ki bu hak ve hukuka uygun olacak, orasına girmeyeceğim. Buradaki “La “ tabirini matematikte “Değil” ifadesiyle de anlayabiliriz! Güç, ilah olarak yerleştiğine göre “la ilahe” deki “La” ile “İlah-İlahlar” tasnif dışına itilecek! Bu durumda “İlah” olarak yerleşmiş güç ve zaaf, tamamen insani ilişkilerde tasnif dışı kalacak! İnsani ilişkiler, güç ve zaaf üzerinden kurgulanmayacak! İnsanlar güce tapmayacak ya da güçlüler kendilerini “Firavun-İlah” ilan etmeyecek; etse bile onlara itibar olmayacak! Yani, güç ve zaaf, insanlar arsındaki egemenlik savaşında tasnif dışı edilebilir ise gerçekten hak ve hukuka riayet mümkün olacak! Bunun dersi “La ilahe illallah!” ile veriliyor aslında! Bu da dil ile ikrar, kalp ile tasdik ile olacak! Yani sadece sözde olmayacak, özde olacak! Günümüzde nasıl ve nerede; doğru-yanlış ifade edilir, bilirsiniz! Yani tamamen farklı yerde; güce ve zaafa “La” demiyor, gücün yanında, gücü destekler şekilde yanlış konumlandırılıyor! Ya da zaafın yanında, zaafı öven, geri kalmayı hak gören bir anlayışa hizmet için kullanılıyor! Her ikisine de “La” çekmek gerek!
“İlah değil Allah” hakikati içselleştirilmediğinde ortalığı ilahlar ve onların aracıları istila eder! Bu Orta Çağ’da yoğun din savaşlarıyla kendini gösterdi! Günümüzde de egemenlerin güçlerini ilahlaştıranlar ilahlara esir ya da köle olanlar bu alanda boy gösteriyor! Egemenlerin güçlerinden faydalanmak isteği, “İlah” olarak kabul gören güce tapmanın bir şekli; aynı şekilde egemenlere karşı duruş sergileyememek yani kıyam edememek de “İlah” olarak kabul gören gücün karşısında boyun eğmenin bir şekli. Hepsinin ilacı “La ilahe illallah” hakikatinde saklı!
Son tahlilde; güce tapan veya boyun eğen insanları iki ana tehlike yakalar! Güce boyun eğenler, başlarına “Firavun-İlah” musallat ederler! Güce tapanlar ise egemenlerin etkisinden ve onlara köle olmaktan kurtulamaz! Düşünen insanları cahiller bilinçsizce iter, egemenler ise bilinçli olarak onları cahillere boğdurmaya çalışır! Bu egemenlerin gücü “İlah” olarak kabul ettirmesidir aslında! Güce tapanlar, egemenlerin kölesi gibi kullanılırlar!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.