- 1014 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
VE...
VE…
Ve ben mevsimsiz severim deli yüreğimi, dudağım kupkuru…. Ve sabahlarım kumrulara kalır her seferindeki zor sökülen şafaklara da.Ve ben seni öperim her gün doğumu penceremde… Her bir şiir senle bir olup gömülür akşamüstümdeki yalnızlığıma. Sesin bir serçenin daha ilk şarkısı olur, saksıda dünkü ektiklerin, benim sana toprak getirmelerim, humuslu bir koku bırakırdı senden geriye balkon kenarısına….
Ki biz hiçbir zaman bir balkon kenarında duramadık ve uzaktan bir şehrin IŞIKlarını izlerken ellerimiz terlemedi ama hep titredi yüreğimiz, gözlerimiz denk geldiğinde kaçamaktık hep. Sen çiçekleri severdin hep ve ben sana dair derin köklü toprakları severdim daha demin gibi…
Sen öylece uzanırdın çırılçıplak bana kalan tek çiçek özüydü dipdiri mor sümbül açmış göğüs uçların. Ben öperdim akşam çökerdi yorganlarla. Sen beni severdin ve kokun alıp beni götürürdü kış bahçemdeki sevişmelere….Ben her defasında terli terli uyanırdım.
Yokluğunda okuduğum romanlar yalnızlığımın çoğulluğuyla bir olup beni bilmediğim caddelere sürüklerdi. Ben gezerdim adını hiç ama hiç duymadığım caddelerde. İşinden dönmek üzere kalan son birkaç kadın okşardı yol kenarında salınan tenimi. Rujları kalırdı hep sabah tıraşındaki aynamda… Yamalı gömleğim ve ben sökük giysimden giren üşümelerime aldırmadan ayak izlerini ezberlerdim…
Az baştan çıkardım bazen, başımı ne zaman döndürse gönlüm, dudağıma iz bırakanlar olurdu hep. Ben akşamın sabaha şerbet döktüğü vakitlerde seninle gizliden sevişirtim bir çınarın yağmur götürmez dibinde….
Ben yamacında gelip konardım serçelerden önce ama sen gelip sokulmazdın yanıma. Yağmurlar ıslatırdı ikimizin derin suskunluğunu. Sen öptüğüm kızların dudağımda bıraktığı izlere ses çıkarmazdın. Ben arsızca durmadan öperdim boynundan, onlarca yılın tutkunluğunda. Ama sen her seferinde yine baştan çıkmazdın. Bu yüzden ben biraz daha çıldırır daha çok öperdim, ellerim kesik kalırdı sanki o kıvrımlarıyla akan nehirde…
Sen su olurdun ben koca bir çölde meczup bir kuyuya düşerdim ve ay gelip ikimizi ısıtırdı. Bir ney çalarken ikimizin gölgesi bir bozkırda raks ederdi. Dudağımız hayatı tazelerdi sen orada durup uyurken ben yağmur sonrası bir iklimin en toprak kokan tarafına sarılırdım.
Mecusi mumlar yakardım ben başucunda, diğer yanımda sönük şehirler şiirler gibi hapis kalırdı. Toprak nemli parmaklık ve aşk iki kişilik tek mermer taşlı bir mezar….Dur dur da iki öpeyim mor göğsünde dirilen her şeyi… Ve…ve …ve bekle bende geleceğim…Tenin daralan nefesime en iyi ilaç, şimdi sus ve ısla dudaklarımı kış öncesi al beni olduğun yanıma….Ve dur öylece ben en tutkulu yanımla sokulup uyuyacağım yanında…Sakın bir şey deme…öp beni nasırlı yüreğimden benim yaptığım gibi….Ve ısıtalım Güneşi yıldızlar şahit olsun emi…..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.