HECE ŞİİRİ'NE GENEL BİR BAKIŞ
Anlam zenginliği, derinlik gibi iç; âhenk,uyak,ses,ton gibi ölçü ve teknik yanlarıyla dış
unsurların sığ, sıradan, yaralı, sakat, eğik, kesik değil,sağlam,dört başı ma’mur olması
gerekmektedir,hece’de.Bugün böyle şiirler olmayan şiirlerin istila ettiği hece arenasının
üzgün tanıklarıyız!
Ayaklarından biri diğerinden kısa, yada;uzun ayaklar üstüne oturtulmuş kısa gövdeli şiirlerin,
aklı yüreğide buna eşlik edince,komik değil trajik bir görünüm ortaya çıkar.Hem fizik hemde
metafizikce yoksul ve yoksun bu kara bahtlı yazılara şiir demek için,akıl yoksulu,akıl yoksunu
olmak gerek.
Kalb,duyarlık,duygu,düşüncede düzeyli şiirler,az önce ifâde ettiğimiz zaaflarla sarılmış
ambalajda ise açacağımız kredi bol olmayacaktır.
Dış cephe makyajı,süsü,hatasız düzenlemesi ile cezbedici bir görünüm kazandırılmış
duralitten şiir kulübeleri,paha biçilemez kral kraliçe koltuğu sanılan,yer yer çatlak plastik
sandalyesinde vehim ve gaflet uykusundaki sahibiyle birlikte, edebiyatın, sahici şiir ve
şairin adaletli rüzgarıyla yerle yeksan olacaktır! Hecenin kudretli kalemi Necip Fazıl
KISAKÜREK’in tumturaklı cümlelerle ifade ettiği gibi,sayıca çok çok bu göz kulak bağcıları
en yoğun ilgi rağbeti gören taklavattır!
Bülbül sesini taklit eden hokkabaz karganın akşam olmadan sesinin kısılıp kesileceğinide
bilmekteyiz ama!
Kandırılamayan göz ve kulaklara selam olsun!
İç ve dış planda büyük eder’li,üstün niteliklli araç-gereç’lerle ,dizayndan dekorasyona,süs’den
makyaja,her yanı her yönü ile,sanatsal,estetik çıtası yüksek şiir konaklarında,bedeni altın
aksesuarı zümrüt yakuttan muhteşem koltuklara kurulan,has,gerçek şair sayısı,cumhuriyet
dönemini baz alarak söylersek,her sırasına en fazla iki kişinin oturacağı,sınıf sayısını geçmez
Tüm meslek,iş,uğraş,branş,alan,dal için geçerli olan "en elitler sınıfı" şiir içinde söze konudur
doğal olarak.
Yaşayan hececiler içinde bahsedilen o çok imtiyazlı sınıfın kapısını açıp içeri girebilecek
kapasitede olanlar var mı? sorusuna ’var’ yanıtını verenlerden olurum.Yetilerimizle var
yada yok dememizin,isabet edip etmeyeceğini bilemeyiz elbette.Bilmesi,görmesi önsüz,
sonsuz Allah’dan başka geleceği mutlak anlamda kim bilip görebilir?
Bulunduğumuz bu kocaman sitede,salt edebiyat,şiir kaygısı taşıyan,bu büyük kavramlara
katkı,hizmet derdinde olanların sayısı kabarık olsaydı,yazılanları okuyarak topladığım
birikimleri sizinlede paylaşırdım.Olumlu yada olumsuz eleştirilerden rahatsız olanların,beni
rahatsız etme düşünceleri gibi hafif bir sonuç değil elbette ad-ad yazmama engel.
Edebiyat sanat şiir mekanı olan bir yerde bile "maalesef burası yeri değil" demenin üzüntüsünü
yaşamaktayım.
.................................................................................................................................................................
Hem hazırlık,hem kaydetme aşamasında ciddi ciddi düşünüp not düşmediğim bir hususu,
dehşetli hassasiyetim,ve de polis giysisi içindeki suçluların elleri arkalarında
attıkları asap bozucu voltalardan üzerime sıçrayacak pislikleri düşünerek,yazıda alıntı
olmadan,gözlemlerim hakimken, derleyip toplamada,Necip Fazıl ustanın katkısını ifade
edeyim.
Noktalama eksiği ve görsel çirkinlik için özür.
YORUMLAR
Şiir yazma sanatı üzerinde okuduğum ender güzellikte yazılardan biri bu makale.
...
Yazının anlamsal değeri, o denli yoğun ki; makaleyi yazanın, noktalama ve görsel kusurlardan ötürü son cümlesinde dilediği özür, dikkatimi bile çekmedi.
Güle, dalın neden dikenli, diye sormadığımız gibi, böylesi anlamlı bir yazıda da, ufak-tefek kusurları -bırakın yermeyi, dikkate bile almaya hicabet'ederim.
Çok olsa; -mesleken İngilizce ve Almanca çevirmem olmama rağmen-, makalede kullanılan yabancı kökenli terimler hakkında, keşke olmasaydı, diyebilirim. O kadar...
........
Malesef; şiir yazmak yerine, canı sıkıldıkça, hislerini ve hayat hikayelerini kırpıp kırpıp, sitenin şiir bölümünde -şiirmiş gibicesine- karalama yapanların çoğaldığını ben de esefle karşılıyorum.
''Be güzel kardeşim; yazacaksan, sabahleyin kendine yaz kendine yaz, kendin oku, kendine puan ver;
siteyi niçin böyle gereksiz şeylerle meşgul ediyorsun, diyesim geliyor çoğu zaman, fakat insana duyguğum saygıdan ötürü yazmak da birtürlü elimden gelmiyor.
En iyisi; okumayadeğer şiir yazanları, ''öncel listeye'' alıp, sırf onların yazdıklarını okumak.
Özellikle; elvan reklerde arka zemin üzerine yazanlar ve resim koyanlar var ya; işte bunları da hiç mi hiç anlayamıyorum; şiirlerini seslendirme zahmetine katlananları da anlamadığım gibi.
Yahu kardeşim, ben şiiri sadece okumak istiyorum, neme gerek senin seçtiğin renkler, neme lazım koyduğun resimler, neme lazım seslendirmen, neme lazım senin beğendiğin şarkı, türkü, nağmeler; bunlardan yüzbinlercesi -beğen beğen al gibisine- nette kıyamet kadar hazır dururken. Canım isterse açar, keyfime göre beğenir, bakar ve dinlerim. Öyle değil mi yani!
Bir bakıma bunlar; gerçek şiir okuyucuna, ''yaptırım, eziyet ve azmettirme'' gibi zorlamalardan ileri gitmiyor bence.
Aslında çok iyi anlıyorum bu kişileri. Bu kişiler, ''şiirim aslında pek ise yaramaz, bunu ben de iyi biliyorum, ama gözünüzü azıcık boyayım da, yazdığımı da birazcık da -şiirmiş gibi-, farzedin, gibisine, farkında olmadan itiraf da bulunmaktalar.
Bence şiir, sadece okumak, anlamak ve keyif almak için yazılır, gerisi hikaye....
.........
Değerli dost, yazdığım bu cümleleri, yerdiğiniz, sözümona ''şiirleri'' yazanlara asla yazmazdım, keza; öylesi şiirlere tek bir harf yorum dahi fazla gelir; yanlış anlamaları da biryana...
Uyarı mahiyetinde yazdığınız bu makaleyi öpüp başıma koydum.
Teşekkürler, saygı ve selamlar
...üstad şiirde daha başarılı, nesire nazaran
...şiirde ağırlığı dağlar kadar olan birinin, nesirde hafif kalması denemezse de
'yazıyı biraz daha sadeleştirmek' daha anlaşılır kılacaktır meramınızı diye düşündüm
...bir başka yazıda buluşmak ümidiyle, şiire dair (öz de hece şiirine dair) eleştirilerinizi bekler
saygılar sunarım
Şiir denen edebiyat dalı hakkında oldukça bilgi birikimi olan bir dostun yazdığı yazıyı okumak güzeldi.
elbette alınacak çok dersler var. Lakin bu yazıyı okuyup hazmedecek yüreklerde gerekli.
Kimse burnundan kıl aldırmıyor bu devirde.
herkes kendini üstad olmuş sanıyor. her gün bir şiir yazıyor, mesela benim gibileri.Sonuçları ortada.
Dikkate alacağım güzel bir yazıydı.
kaleminiz daim olsun
poetique
ileri göturecek yapıya bir kurek harç'lık,br tuğlalıkda olsa destek!
İşi yapma kadar, işi okumanında önemini bilenlerdenim.
Şiir hakkında eni konu tartışma,görüş alışverişi,bilgi,saptama
kanı,düşnce paylaşımı olmasını isterdim. Umarım olur.
Yorumunuz için teşekkür ediyor,esenlikler diliyorum.