- 537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Maalesef
Yıllar geçti sanki üzerinden. Hiçbir canlanım kalmadı aklımda. Tüm o duygulanımlarım geçiciydi, biliyordum bunu; bir nevi alışkanlıktı bunun adı. Adını da yalnızlığıma ithaf ettiğim bu alışkanlık çok da güzeldi zamanında.
Vazgeçmek zorunda mı bırakıldığımı hala düşünüyorum. Ama yanıtı belirgin bile değil. Yoksa hepsini kendim mi uydurmuştum. Bu; girişim ile kaçışım arasındaki belirsizlikten kaynaklanıyordu sanırım. Ya da eski bir haykırışın özlemiydi istediğim. Anlatmak istedim kaç kez kendime, böyle olmayacaktı; adını belirlemeliydi. Ama yalancı ben yine devredeydim. Aşk sanıyordum her yalanı. Ne bugün dün oluyordu, ne de dün bugün oluyordu.
Yalancı bir aşkın gölgesinde ne mutluluklar yaşamıştım; üzüntülerim arasında. Koştukça uzuyordu ümitsizliklerim gecenin gölgesinde. Kendimle dertleşir oldum, olmayınca sen; bir telefon ucunda olacağını bilmeme rağmen.
Bir başkası korkuluğunda; gereksinimim kalmamıştı hayattan. Gitse ya da kalsa arasında bocalamaktan, unutmalı ya da unutmamalıya geçtim... Ama bunlar plan aşamasında kalıp bir türlü uygulanamayan arzulardı.
Görmemezlikten gelinmesi imkânsız olanlardandı; sabırla da olamıyordu. Kendimi kandırdığım yetmezmiş gibi ruhumu da kandırıyordum. Çünkü razıydım sonuçlarına.
Belki... ümitsizliğinin çaresizliğinde hiç bir şeye cesaretim kalmıyordu. Hayatım bir sezinti algısından ibaretti. Yaşamak dediğim şey; şarkı sözlerini geçip işkenceye dönüşmüştü.
Resimlerine bile bakmak istememek, belki de amaçsızdı. Zaten beyin hücrelerim O’nunla özdeşleşmişti. Böyle koşullara rağmen hayır diyebilmek çok basitti; evet karşısında. Belki de anlamsız.
Her zaman olduğu gibi; gelmeyecek baharlara erteliyorum yine her şeyi. Arzulanımlarımın gelmeyen yakınlığında heyecanlarım güzel oluyor. Maalesef ama maalesef mutsuzluğumu mutluluk sanmaya devam edeceğim...
Semih Canbolat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.