- 689 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HEKİM OLMAK
Hastaneye yolunuz düşmüştür muhakkak; eminim ki acil bir vakanız da vardır. Çocuğunuzun kolu kırılmıştır belki, belki de bebeğinizin ateşi vardır. Ya da eşiniz kalp krizi geçirmiştir… Gözlerinin içine bakarsınız oradaki herhangi bir görevlinin. Belki de sadece karın ağrısıdır sizi acile getiren … Yardıma ihtiyaç vardır, birinin gelip sizinle ilgilenmesi o an için en büyük ihtiyacınızdır..
Bizler, bize emanet edilen canları kendi canımızdan değerli tutmak ve onlara en iyi sağlık hizmetini sunmak için eğitim almaktayız. Bizler, ileride bir hastanın gözümüzün içine bakarak “Allah senden razı olsun doktor hanım” demesiyle en güzel hediyeyi almış olacak olan insanlarız. Bilemiyorum, belki lösemili bir çocuğa ilik bulacak, belki bir amcanın fıtığını ameliyat edeceğiz. Ama en önemlisi, onlara umut olacağız..
Kendi hayatlarımızdan kısıp onların hayatı için mücadele edeceğiz… Sırf hastaneye hasta gelip de gülerek dışarı çıkmaları için, hayatlarına devam edebilmeleri için.. Bizim adımız bile hatırlanmayacak bir çoğu tarafından ama olsun..
Sadece hastalar değil, biz de hatırlamayacağız hastalarımızın adını soyadını.. acildeki çocuk, felçli teyze ya da 8 aylık gebe bayan olarak kazınacaklar aklımıza.. Kimin neyi hatırladığı önemli olmayacak ama tedavi ettikten sonra; geride kalan hasta ve yakınlarının gözündeki mutluluk olacak… Doktorda kalan ise, bir hayata daha yardım etmenin verdiği huzur…
Eğitimimizi tamamlayıp mezun olduğumuzda birçoğumuz uzman olmak için sınava girecek. Kimimiz kalp cerrahı olacak, kimimiz dermatolog, kimimiz aile hekimi uzmanı… Ama hepimizin ortak bir amacı olacak; üzüntüye sevinç olmak, umutsuzlukta dahi elinden geleni sonuna kadar yapmak…
Belki ilk hastam ölecek bilmiyorum, henüz bu yolun başında olan bir hekim adayıyım. Ya da şiddete maruz kalacağım. Ama bunların hiçbiri benim hayatımı insanlık hizmetlerine adamama, hastalarımı memnun etmeme, insan hayatına mutlak surette saygı göstermeme, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim küçük sırları saklamama, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı ve sevgi göstermeme dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermememe, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapmama engel olamayacak. Her ne olursa olsun yaptığımız işte bizi takdir etmeyenlerden çok daha fazla bize ihtiyacı olan insanlar olduğunu unutmayacağım…
Takdir görmek için tedavi etmeyeceğiz elbette, ama bir teşekkürle de çok mutlu olacağımızı söylemeden edemeyeceğim. Şimdi, tam da şu anda, ileride ne yaparım ne doktoru olurum bilmediğim bir zamanda; içimden sadece yardım etmek, tedavi etmek geliyor… Nerede ne koşulda olursa olsun… Tıp fakültesinde nasıl iyi doktor olunur diye bir ders yok; bu bizlerin insanlığına kalmış. Sadece nasıl bilgili doktor olunur onu öğreniyoruz. Geçmiş olsun derken hastanın gözünün içine bakmak, odaya girince hoş geldiniz derken küçücük bir gülümsemek, kendinizi yıpratmayın daha çok gençsiniz demek tamamen bize kalmış…
Düşünüyorum da; okuduğum bölümün hakkını vermeliyim diyorum. Ders çalışarak her şeyi bilen bir robot olmak gibi değil ama bu… Karşıdakinin halinden anlayan bir doktor olmak isterim. Tüm meslektaşlarımı da böyle düşünmeye davet ediyorum. Ya doktor olmasaydık da; odaya girdiğinde yüzüne dahi bakılmayan bir hasta olsaydık? İşte tam da bu yüzden doktorluğun yarısı insanlıktır diyorlar…
Tedavi edeceğim her hastanın üstüne kendi kardeşim annem babam gibi düştüğüm zaman; tam da o an, iyi bir hekim olarak mezun olacağım…
YORUMLAR
Acillerden ayağımız kesilmiyor ne yazık ki bu aralar...
Karşıma çıkan doktorlar çok güler yüzlü,
hayata bağlıyorlar.
Rabbim düşürmesin kimseyi oralara desek de, insanız işte,
bir taraftan zayıf düşüyoruz hastalıklara.
Ne güzeldi bu yazı, yüreğine sağlık.
sevgimle.
Sihirli Kalem tarafından 10/18/2014 11:21:43 PM zamanında düzenlenmiştir.