- 664 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Efendi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Efendi
İnsan ya efendice yaşar ya da kendine efendi/ler edinir!
Kişi efendi ise zaten kendi üzerinden okuyacak evreni; değerlendirmesini kendi kişiliği oluştuğu için kişisel olarak yapabilecektir! Değil ise efendileri üzerinden okuyacak! Yani bir bilgiyi anlaması ya da içselleştirmesi, edindiği efendiye göreceli olacaktır! Efendisine uygun gelmeyeni doğal tepki olarak almayacak, dışlayacaktır!
Kimler bu efendiler?
Tarihsel süreçte dinsel, ideolojik ya da etnik kökene bağlı ses getirmiş kişiler başta gelir. Bu kişiler üzerinden oluşan öğretiler bu kapsamdadır! Güncel olarak bakılınca da şöyle; toplumu bir yönde etkileyebilenler “Efendi” konumunda olur! Dini liderler, ideolojik önderler, ırksal atalar, ileri gelenler, ileride olanlar; medyada sık görünebilenler!
Biraz daha açalım; sanatçılar, bilim adamları, sosyologlar, yazarlar, tıp doktorları, modacılar, yaşam koçları, cemaat önderleri, ırksal önderler, şeyhler vb.
Televizyonda bir diyetisyen çıkar; şunu ye bunu yeme der! Birden mutfaktaki gidişat değişir, alışveriş listeleri değişir! Televizyonda saçların nasıl yapılacağından tutun ne giyileceğine kadar tüm yaşam alanlarına dair kodlar verilir! Oradaki efendilerin beğenisine göre şekillenir bazı insanların davranışları! Yarışma programlarındaki sorulara kadar bu kapsam genişler! Yarışmalarda sorulan soruları bilip bilmemek bile önem kazanır; güldürü programlarındaki gülünecek şeyleri bile efendiler tayin eder! Zaten efendiler nerede gülüneceğini “Gülme efekti” ile bildirir! Hani burada gülünecek şeklinde!
İlişkiler de dizilerden ve filmlerden belirlenir! Dizi kahramanı neye sinirleniyor, neden hoşlanır, sinirini nasıl belli eder ya da sevincini nasıl belli eder oralara kadar ulaşır bu efendi kültürü! Mesela sevgi, nasıl belli edilir! Sevilenle daha fazla beraber olmak ya da daha fazla değer vermek şeklinde! Bu efendilerin öğretisinde şöyle oluyor! Dizideki kahraman, kızı koruyor onun için gereksiz kavga ediyor ya da hava atıyor! Genelde pahalı hediye almak, lüks yerlerde gezip dolaşmak, yemek içmek şeklinde gösterilir sevgi. Ya da çok daha gereksiz şeyler mesela yola çiçekle “Seni seviyorum” yazıp herkese göstermek! Kıskançlıklar, mağduriyetler ve masumiyetler üzerinden de yol alınır! Cinsiyete de dikkat ediniz veren erkek alan kadın oluyor öğreti bu efendiler öyle öğretmiş. Kadına hediye vermek çok eski bir gelenek! Başlık, mihr vb. Orayı açmayacağım!
Siyasi önderler en etkilisi bu efendi formunda! Ne demişse ne hedef göstermişse fazlaca önemsenir!
Medyada sık görünenler, giyimleri, tarzları, aşkları, sevinçleri, beğenileri, dinsel tercihleriyle efendi rollerini oynarlar!
Farklı olanlar, kendi olanlar bu efendilere uygun değiller ise popüler alanda dışlanmaya mahkumdur!
Son tahlilde; konuyu fazlaca uzatmayacağım herkes bunu görebilir. Kişi ya kendisi olarak yaşar, kendisi efendi olur ya da kendisi kendisinin efendisi olur ya da kendine bir veya çok efendiler edinir! Herkes tercihinde özgürdür, yeter ki efendiler üzerinden kavga olmasın! “Benim efendim herkesin efendisi!” Ya da “Benim efendim senin efendinden üstün!” tartışması olmasın yeterlidir! Zaten kendisini efendi olarak gören bu tartışmalara girmez! Kendisi efendi ise başkasının da efendi olma hakkını “Evrensel eşit insan” prensibine uygun görür! Yani efendiler üzerinden kavgaya tutuşanlar, kendileri “Efendi” olabilir ise sorun kalmaz, kavga da kalmaz!
İnsanlar, Dünya üzerinde çoğaldıkça idari olarak ve meslek olarak ihtiyaçlarını karşılamak için sınıflaştılar! Bu sınıflaşma, önceleri yeteneklerin kullanılması şeklinde yani avcı, terzi, çiftçi, savaşçı şeklinde; sonraları uyanıklar çıktı ve ahlaki meslekler türedi. Bunlar, ilahlar ve sonrasında aracılar, din adamı sınıfını oluşturdu. Sorun şu oldu hep; mesleki ya da ihtiyaç üzerine olan bu yetenek sınıflaşması toplumda sivrilenlerin, ilk zamanlar “İnsan ilah” şeklinde ortaya çıkması sonraları “Yarı insan yarı ilah” daha sonraları ilahların göğe çıkması ve yerde putların temsili durumu en sonunda da kutsal aracılar konusu devam ediyor. Diğer yazılarımda açık yazdım bu konuları. İnsanlar arasında sivrilmek için kutsal yolları kullananlar, bu sınıflaşmada en yüksek makama gözünü dikmiş. Yani tüm mesleklerden en üst köşeyi kapmışlar. Kabilelerde bile kabile reisinin en yakınında kabile büyücüsü protokolde yerini alır! Demem o ki; insanlar doğal olarak ihtiyaçlarını karşılamak için mesleki sınıflara ayrılabilir öyle de olmalı ama içlerinden bazıları öyle bir büyücü ve aracı grubu oluşturur ki tüm mesleklerden üstün kutsal ilan ederler o grubu. İşte sorun da tam orada o öğreti üzerinden "Seçilmiş ırk, vaat edilmiş topraklar, fethi övülmüş yerler" kutsal hedef olur! Sonrası bu öğretiler üzerinden ayrışma ve devamında kutsal ve ırksal savaşlar devam eder! Yani insanlar ayrıştıran efendilerden kurtulmalıdır! Bu idari açıdan bir mesleki sistematiğin olmaması anlamına gelmez. Yani ırksal önderlere, idarecilere, toplumsal popüler önderlere, din adamlarına tapılmaz ve onların hedefleri ve hevesleri için ayrışılmaz, kavgalar çıkarılmaz ise sorun da kalmayacak.
Örnek olmuş efendiler var, onlar aslında bizlere halleriyle diyor ki; "Siz de benim gibi efendi olun, köle olmayın!" diyor ama çokları kendilerine o efendilikleri yakıştırmıyor! Efendi açısından bakınca da efendi, her zaman efendiliğinde saygın duruyor aslında işi bozan kendini köle olarak kabul edenler!
Bu ”Efendi” kültürü, en eski öğretilerle uzun süreçte yerleşmiş, birden ortadan kalkmaz! Bu da sürece bağlı olarak gelişir, değişir!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Dünya kurulalı beri yöneten ve yönetilenler var.... Her yönetenin de ille ki bir başka yöneteni.
Hayatta yapılan her seçim kişinin kendi seçimidir. Önümüze sunulan her şeyi almak zorunda değiliz. Dileyen iyiyi, dileyen kötüyü seçer..Tabi bir de kimine göre iyi olan bir başkasına göre hiç uygun olmayabilir..
Ama yaratan herkese bir beyin vermiş. Herkes de onu kendi aile görgüsü ve birikimiyle, aldığı eğitimi ile kullanacak.
Yazınızı okuyunca, böyle bir yorum yapmak ihtiyacı hissettim sadece.
Saygılar,