- 2163 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Omelas'ı Bırakıp Gidenler
BU YAZI: Ursula k. LeGuin’nin Omelas’ı Bırakıp gidenler adlı denemesinin kamu yararı ve adalet bakımından incelanmesidir
Bütün ütopyaların üstünde bir mutluluk kenti, basit olmayan insanların mutluluklarını
Sürdüre bildikleri,
bildiğimiz Dünya’nın bütün zaaflarından uzak bir kent hayal ediyoruz bir an için.
lakin köhne bir mahzende bir günah keçisi görüyoruz, bütün düzen bu çocuğun
O mahzendeki sefaletine bağlanmış ve bu çocuğu görmeye gelenler ahlaksal bir bilincin
Uyanmasıyla birlikte mutluluklar kentini bırakıp gidiyorlar bir daha gelmemek üzere
Ahlaksal bilinç benim fark edişim hikayede ki, yoksa neden bıraksınlar ki bu kenti?
Peki ‘’ahlaksal bilinç’’ ne demek ‘’ahlak’’ ne demek nasıl oluşur ve bu kavramların adaletle ne alakası vardır? Toplumsal yarar (kamu yararı) her zaman adaleti getirir mi?
Kant; ahlakı pratik aklın eleştirisi olarak ele alır.
Aristoteles; ahlakın genel ilkelerinin insan doğası içinde dayanak noktası olduğunu söyler.
Doğal ahlakın varlığını işaret etmiştir.
Aristoteles’in düşüncelerinden sonra kendime şu soruyu sorma ihtiyacı hissediyorum
Eğer bir birey Dünya’da yalnız olsaydı giyinme ihtiyacı hisseder miydi?
Onu ayıplayacak kimseler olmasaydı Kabil, Habil’i öldürdüğünden pişmanlık duyarmıydı?
İnsan, Aristoteles’in dediği gibi insan, doğası olan ahlak dolayısıyla mı giyinmişti
yoksa pratik akıl insana diğer insanın varlığından dolayı bizleri giyinmeye mi zorladı.
Omelas’lı insanlar hikayede çocuğun durumunu görünce kenti terk ediyorlar.
Halbuki orada ki insanlar bulundukları şehirde kamu yararının koşulunun bu olduğunu biliyorlar, kimse onları yadırgamıyor ama yine de kendi iç dünyalarındaki cavaplar
onları sistemin dışına itiyor. O zaman bu ütopya bize insanları ahlaksal bilincinin
insanın içinden geldiğini söylüyor.
Adalet, ahlaksal bilincin uyanışıyla başlar ahlaksal bilinç insanı hakkını alma onu savunma vicdanın rahatlatma yolunda insanın içinden gelen bir duyarlılıktır ve her hangi bir hormonel
yapıyla sağlanmaz bu da adalet duygusunun insan anatomisinin dışında soyutsal olduğunu gösterir o zaman adalet kavramı da soyutsaldır. Bu görüşümü William James bedensel değişimlerin, uyarıcı olayların algılanmasından hemen sonra başladığını ifade etmesiyle savunur (La Theorie de l’emotion; Heyecanın Kuramı 1902 p.u.f ., sy 60-64)
Bu çocuğun orda tutulması bir kamu yararının varlığı sonucu olarak görebiliriz lakin insanların bu duruma karşı gösterdikleri tepki adaletin yoksunluğunun bir kanıtıdır çünkü
Ahlaksal bilince yönelen insanlar yine William James’in The Principles of Psychology (Psikolojinin İlkeleri) kitabının 478-479 ve 329-330’cu sayfalarında anlattığı ‘’usavurma’’ düşüncesine başvurmuşlardır bu da bize mantığın ahlak ile bağlantısını kanıtlar.
Omelas’ı bırakıp gidenler nereye gidiyorlar bu gidiş somutsal bir kavram mı
yoksa soyutsal bir kavram mı adalet duygusu incinmiş insanların ütopya içinde
ütopya arayışı mı yoksa karanlık bir başkaldırış, bir suçun ifadesi mi?
Belki de Dünya’ya geri dönüş de yazar betimlemekte bu yüzden zorlanıyor.
Bu olayda ki insanların gittikleri yeri anlamak bize insanların
adaletsizlik karşısındaki tutumlarını gösterecektir. Bu da insanların eğilimleri ile
ilişkilidir.
Theodule Ribot’ya göre ‘’eğilim klasik yaşamın duygusal bölümünü oluşturur.
Tüm eğilimler hareketsel bir sinir dağılımını varsayarlar, kişinin fiziksel veya mantıksal
gereksinimlerini ortaya çıkarırlar.Duygusal yaşamın kökü eğilimlerin içindedir;
bu eğilimlerin tatmin olunmasına veya engellenmesine göre, onlara eşlik eden zevk ve acının
bilinci içinde değildir.
Kör eğilim; amacına ulaştığı zaman tat alır ve bu amacı yeniden araştırır.’’
Bana göre de kişileri kenti terk ederken eğilimleri kör eğilimdir
Nereye gittiklerini bilmezler oraya ulaşınca alacakları sonuç düşüncesi hareket(eğilim dürtüsü) ettirir onları. Ve en önemlisi bulundukları durumdan kurtulmaya karşı gösterdikleri tepkidir. İşte insanların suça eğilimleri de buradan gelir sonuçtaki varılacak olan
noktaya odaklanan insanlar ve de bulundukları durumdan çıkma düşüncesinde ki insanlar
ikisi de suç işleme, idealler oluşturma bu ideallerin peşinde devrimci olma yolundadır.
Mustafa Onur Orhan
KAYNAKÇA
Felsefe Yazarlarından seçme metinler – Armand Cuvillier sy.273,312,385
La Psychologie des sentiments (Duyguların Psikolojisi),1896 .,SY.441-442
Principes d’une psychologie des tendances(Eğilimlerin Bir psikolojisinin İlkeleri) sy.
69-70,94-95ve 110-112,1938.
Essai sur le donnees immediates de la conscience (Bilincin Doğrudan Verileri Üzerine Deneme)
(Psikolojinin ilkeleri) 1901 sy- 478-479
Geleneklerin Metafiziği. 1. Hukukun Doktirini- KANT
YORUMLAR
yazınızdan etkilenerek "Omelas’ı Bırakıp Gidenler" denemesini okudum ve teşekkür ederim. anladığım kadarıyla kapitalizme göndermelerde bulunuyor. başkasının sömürülmesi üzerinde varlığını sürdüren kapitalist bir ülkede yaşamanın vicdani olarak mümkün olmayacağını belirtmeye çalışıyor. toplumsal yarar elbette ki bir kişinin mağduriyetine sebep olacaksa adalet değildir. edebiyat defteri yaarları için çok orjinal, etkileyici ifadeler de buldum yazıda:
"Sorun şu; ukalalarla züppelerin kışkırttığı kötü bir alışkanlığımız var bizim, mutluluğu aptalca bir şey gibi görüyoruz. Sadece acı entelektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize. Sanatçının ihaneti bu: Kötülüğün sıradan ve acının müthiş sıkıcı olabileceğini bir türlü kabul edememek. Onlarla baş edemiyorsan onlara katıl. Canını yakıyorsa yinele. Oysa acıyı yüceltmek sevinci lanetlemektir, şiddeti kucaklamak bütün diğer şeyleri elden kaçırmaktır. Handiyse, hiçbir dayanağımız kalmadı; mutlu bir insanı betimleyemiyoruz artık, neşenin değerini bilmiyoruz."
"Mutluluk, gerekli olan ile gereksiz ama zararlı olmayan ve zararlı olan arasında doğru bir ayırım yapılmasına dayanır. "
suça eğilimin kökeni konusunda pek bir şey söyleyemem ama yaratılış ile birlikte ahlak olmasaydı bile insanlar onu yaratırlardı diyebilirim. çok tebrikler, teşekkürler
Size göre ahlak ne ?
''Eğer bir birey Dünya’da yalnız olsaydı giyinme ihtiyacı hisseder miydi?''
İnanın dünya, tek bir bireyin ağırlığını,varlığını taşıyamayacak kadar ,yalnızlıktan korkar.