- 1023 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
İSTANBUL’U KURTARMAK LAZIM.
Bu gün şöyle bir şey yapsanız : Mesela sokağa çıkıp tanıdığınız ya da tanımadığınız insanlara ‘’ İstanbul hangi tarihte kim tarafından düşman işgalinden kurtarılmıştır? ‘’ diye sorsanız…Yok yok sormayın bence. Alacağınız cevapları şimdiden duyar gibiyim: ‘’İstanbul 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından düşman işgalinden kurtarılmıştır’’ Diye cevap verecektir en az %80 i. Belki bir iki tane ‘’ Atatürk tarafından kurtarıldı’’ Diyen de çıkacaktır ama tarihini hatırlayan bir tek kişi çıkarsa öpün de başınıza koyun. 1923 ü ve 6 Ekim’i hatırlayan olmayacaktır.
Evet İstanbul 1453 te Fatih Sultan Mehmet önderliğindeki Türk ordusu tarafından FETH edilmiştir. 6 Ekim 1923te ise Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türk ordusu tarafından düşman işgalinden tamamen temizlenmiş, Atatürk’ün deyimiyle geldikleri gibi ama bana göre geldiklerinden çok farklı olarak gitmişlerdir. Geldiklerinden çok farklı diyorum çünkü geldiklerinde Türk Bayrağı yerine kendi bayraklarını asan o düşman giderken Türk Bayrağını selamlayarak gitmiştir.
Uzun lafın kıssası bu gün İstanbul’un kurtuluş günüdür. Peki bu gün İstanbul’un kurtuluş günüdür de ben niçin yazımın başlığını ‘’ İstanbul’u kurtarmak lazım ‘’ Diye attım?
Efendim…Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak çalışanlar, özellikle de tabii ki öğretmenler çok iyi bilirler bizim bakanlıkta birileri ( İşte o birileri kimdir hiç bilemezsiniz ) oturduğu yerden cevherler yumurtlar yumurtladığı cevherin tutup tutmayacağını görmek için de pilot okullar seçerek uygulamaya başlar. Bu pilot uygulamaların merkezi de genellikle İstanbuldur doğal olarak.
Şimdi…’’İstanbul’u Kurtarmak’’ derken ben de işte böyle bir pilot uygulamadan bahsediyorum. Ancak benim proje öyle tuvaleti bile olmayan bir okula ‘’ Okulunuza Yüzme havuzu yaptırın, Sinema salonu yaptırın, çim hokeyi ve buz pisti salonları yaptırın, konferans salonu, Bayezıt Kütüphanesine parmak ısırtacak bir kütüphane isterim’’ türünden değil. ( İnanmayacaksınız biliyorum ama ‘’Okullar Hayat Olsun’’ Diye bir projede bunlar vardı. ) İstanbul’dan başlayarak aslında Tüm Türkiyeyi kurtarmak lazım. İstanbul’dan başlanmalı çünkü Türkiye nüfusunun yaklaşık beşte biri İstanbul’da yaşıyor.
İyi de İstanbul’u neyden, kimden kurtaracağız?
Trafik keşmekeşi, pahalılık, gürültü, çarpık kentleşme, doğa tahribatı vs vs değil İstanbul’u kurtaracağımız şey. Onlar da büyük sorun elbette ama öyle bir şeyden kurtarmalıyız ki İstanbul’u, sonra da tüm Türkiye’yi, işte o bahsedeceğim illetten kurtardığımız takdirde diğer tüm sorunlardan da kurtarmış olacağız. Peki nedir bu şey?
Efendim başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiyeyi kurtarmamız gereken şey öküzlerdir. Yok yok…Kurban Bayramı münasebetiyle dün bol miktarda kestiğimiz öküzlerden bahsetmiyorum. Anayasamızın ve dinimizin kesilmesine izin vermediği iki ayaklı öküzlerden bahsediyorum ve dolayısıyla da öküzlük denilen mefhumdan. Tabii ki Rabbimin en masum yaratıklarından biri olan öküzlerden özür dileyerek. Ne yazık ki bu bahsettiğim tiplere öküz, davranış biçimlerine ise öküzlük deniyor. Ancak öküzlük deyince de yine maalesef insanımızın aklına çok başka şeyler geliyor: Örneğin Daha evin kapısından adımını içeri atar atmaz ‘’Yemek var mı?’’ Diyen bir koca…Evet bu da bir öküzlüktür. Yani her Allah’ın günü o lanet midesine girecek yemek, eşi tarafından mutlaka hazırlanan bir öküz ne diye evden içeri girer girmez ‘’Yemek var mı ?’’ Diye sorar ki. Ya da sevgilisine bir hediye almış biri ‘’ Bak bunu senin için aldım. Şu kadar para verdim. Hadi yine iyisin, iyisin ‘’ Diyorsa bu da bir öküzlüktür. Veyahut gazetede okumuştum: Adam akşama kadayıf yapsın diye evine çiğ kadayıf gönderiyor, hanım onu makarna zannedip makarna olarak haşlıyor tabii ki ortaya felaket bir şey çıkıyor. Bu da bir nevi öküzlüktür. Lakin benim bahsedeceğim öküzlüğün bununla da ilgisi yok.
Vatandaş Soma Faciasının üzerinden bir hafta geçmeden bir piknik organizasyonu yapıyor. Piknikte mangal yapıp löp löp etleri mideye indiriyor. Bunun resimlerini çekip bir de üstüne üstlük Face Bookta yayınlıyor ama dün yani Kurban bayramının 1. Günü ‘’ Bir yandan insan katliamı, Bir yanda hayvan katliamı, bir yanda doğa katliamı, bu nasıl bir bayram, böyle bir durumda içinizden bayram yapmak geliyor mu?’’ diye soruyor. Buna öküzlük demezsiniz de ne dersiniz?
Bir başkası tutuyor ‘’ Bayramda büyükleri unutmayın ‘’ Diye yazıyor. Kullandığı resim büyük rakı resmi.
Daha bir başkası ‘’Kurbanın Araplarla bir ilgisi yok. Hz. Muhammed de zaten Arap değil Haşimiydi. Kurban Gök Tanrının insanlara bir armağanıdır’’ diye yazabiliyor.
Velhasılı kelam öncelikle İstanbul’dan başlayarak tüm memleketi işte böyle samimiyetsiz, bilgisiz ve hepsinden önemlisi kötü niyetli öküzlerden kurtarmadığımız müddetçe bu gün İstanbul’un kurtuluşunun 91. Yıldönümü olduğunu bilsek ne yazar, bilmesek ne… Hoş onu da bilen pek yok ya neyse.
Her şeye rağmen Mübarek Kurban Bayramı ve İstanbul’umuzun düşman İşgalinden Kurtuluşunun 92. Yıldönümü Kutlu olsun.
Not:
Bu yazımdan dolayı alınacaklar için: ‘’ Taksimden aşşağı Kasımpaşa ‘’
YORUMLAR
Şöyle bir sual etmek lazım;
ön ayakları ortaköy de, arka ayakları beykoz da olan bir öküzün sütü ne yana düşer.
elbette ortaya diyecek bir öküz çıkacaktır. İşte düşünmeden verilen cevaplar, düşünmeden yapılan işlerin neticesini başlatır. ve bu öküzlük böyle devam eder. benim korkum ıstanbulu tamamen bu öküzlere otlak olarak bırakacak olmamızdan başka çaremizin kalmaması olacaktır. saygılarımla...