İkiz ruhlar 11 arkası yarın deneme öykü
Atıf’ın ölümünün üzerinden iki koca yıl geçmişti.Zaman ne çabuk geçiyordu, Hülya yine bu ara yoğun işlerinden bize zaman ayıramıyordu.
Onu çok özlüyorum, o berbat şarkılarını bile.
Taner belli etmek istemese de karşılığını göremeyeceğinden emin olduğu bir aşkla beni gizliden gizliye seviyordu.
Hiç bir şeyde gözüm yoktu aşk artık bana çok uzaktı. Ona ümit vermek istemiyorum.
Mine’yle Suat Amerika’ya yerleştiler, eğitimlerine orada devam edecekler.
Okulun kapanmasına az kaldı, hayatımda bu kadar yalnız kaldığımı hatırlamıyorum.
Sınıfta kızların yaptığı her şey beni adeta tiksindiriyor, bu bayağı hareketleri beni utandırıyor da onlarsa bana mısın demiyorlar.
Fransızca dersleri bir ara onların yarattığı bir skandal yüzünden hocasız kaldı.
Dönem sonu olmasına rağmen yeni bir hoca geleceğini söylüyorlar.
Teyzem İzmir’deki bir ahbabına gitti, doğrusu çok sevindim onun adına son günlerdeki halini hiç beğenmiyordum.
Bir kaseye iri yeşil Eriklerden koyup bahçeye indim, içeride çok bunalmıştım.
Temiz havanın yüzüme vurmasıyla içerilere kapanmakla ne kadar yanlış yaptığımı düşündüm. Artık bir şeyler değişmeliydi hayatıma bir düzen getirmeliydim.
Ah şimdi Hülya’da olsaydı ya havamız birden bire nasıl da değişirdi ama onun yokluğuna alışmalıydım ilişkileri çok ciddiydi, bir gün evlenip gidecekti
Gülsüm’ün kocası bahçıvan Mazlum bahçeyi sulamış, pırıl, pırıl yapmıştı. Çimleri kesilmiş çitler budanmıştı.
Her yerde bir tazelik, bir yenilik; ağaçların tepesine kar yağmış gibiydi.
Patlayan baharlar, kuş sesleri yine de yeterince neşelendiremiyordu beni.
Havuz temizlenmişti, güneşin ışığının vurduğu dalgalanan sular halka, halk halkalanıyor dibi görünen yeşil tabana gölgeler düşürüyordu.
Balkonun önündeki çardak asması da boy atmıştı.
Taze asma yaprağından Gülsüm bana sarma bile yapmıştı bir ara...
Güneş sevecen ve şefkatli elleriyle sırtımı ısıtmıştı, erikleri tuza batırıp batırıp yerken anılar gözümün önünde oracıkta mayışıp kalmıştım.
Bitişik köşkün pencereleri, perdeleri sıkı, sıkıya kapalı bu yıl gene gelmeyecekler herhalde..
Sağ tarafımızdakinde ise kaç gündür bir hareket var, yeni birileri taşınmış diyorlar. Duyduğuma göre orta yaşlı iki kardeşmiş, biri ressammış.
Demek ki kaç gündür vehme kapılıp hayal gördüğümü sanırken gördüklerim hayal değil gerçekmiş.
Sanırım adam elli yaş civarında, şimdilik kendisine hizmet edenlerden başka kimseyi göremiyorum.
Kurban bayramında ev şenlenmiş çoluk çocuk bir hayli kalabalık oluşmuş.
Gülsüm -onlar taşınalı çok oldu ama sen yeni fark ediyorsun demişti
Zaman zaman oğullar kızlar torunlar mıdır her kimlerse ki belli ki yakın akrabalar sık, sık gelir olmuşlardı arsız erkek kahkahaları, çıt kırıldım kızlar, sinirime dokunuyordu.
Ancak gözümden kaçmayan bir şey var.Tenha vakitlerde; evin sakin zamanlarında daha önce görmediğime emin olduğum, bu sessiz köşkte bir iki kez gördüğüm adam, onu ilk kez görüyordum.
O şımarık kızları ilk görüşümde aman Allah’ım yeni komşularımız bunlar mı olacaklardı diye düşünmeden edememiştim; ama son bir kaç gündür bir sukunet hakimdi köşke.
Adamı tarif et deseler edemem ama, nasıl biri olduğunu bu kadar uzaklıkta ve kapalı perdelerin ardından ayırt etmem imkansızdı tabii ki. Ressamdan daha genç olduğu açık bir gerçekti...
Yarın telefon edip teyzemi çağırayım bari. İyi ki Gülsüm’ü çiftliğe göndermemiştik.
Yalnız olmadığıma şükrediyordum, bu genç kadının çok beğendiğim hasletleri var; ben konuşmadan soru sormaz kafa şişirmez asla dedi kodu yapmaz.Oldukça da kafa dengi zeki bir kadındır. Beni çok seven bu olgun şefkatli kadın iyi ki vardı.
İyi ki çiftliğe yeni işçiler alındı da Gülsüm’de benim ısrarlarım karşısında bir daha çiftliğe dönmedi...
Teyzem onlara müştemilatta kalabileceklerini söyleyince kocası Mansur’la ne çok sevinmişlerdi.
Başımız ne zaman sıkışsa karı koca yardıma koşuyorlardı, bir dediğimizi ikiletmiyen bu çalışkan dürüst insanlara çok şey borçluyduk.
Kaç gündür köpeğim Alpina kayıp aramadığımız yer kalmadı, son günlerdeki ilgisizliğim yüzünden bana dargın gibiydi...
Köpeğimi komşu köşkten çaldıklarını düşünüyordum ve o esrarengiz misafirin bir gün bahçe duvarından Alpina’yı uzatıp
- küçük hanım bu köpeğin sizin olduğuna dair bir his var içimde yanılıyor muyum acaba? Romantizine kaptırıyorum kendimi.
Af edersiniz köpeğinizi bir türlü dışarı çıkarmayı başaramadık, yalanına sığınacağını düşleyip nefret ediyordum bu yabancıdan.
Onu anında alaya alacak bir şeyler söylemeyi çok isterdim doğrusu ama bu hayalim gerçek olsaydı da bir an evvel köpeğime kavuşsaydım tek dileğim buydu..
Onları yatak odamın penceresinden dikizlerken Gülsüm’e falan yakalanacağım düşüncesiyle bir yandan da utanıyorum.
Ara sıra gölgeler görüyorum; kim kimdir, hangisi genç hangisi daha yaşlı ve hangisi ressam.
Belki de hiç kimseler yok muydu vehme kapılıp hayal mi görüyordum
Çocukluk yıllarımı büyük bir özlemle anıyorum, komşu köşkler ne kadar hareketli; neşe dolu cıvıl,cıvıldılar.
Aslında en büyük eksikliğin Hülya’nın kahkahalarının artık duyulmadığı, yankılanmadığı evimizin sessizliğinden kaynaklandığını biliyordum ama yapacak bir şey yoktu.
Şu okul bir bitse de ben de alıp başımı bir yerlere kaçsaydım, mesela bir kıyı kasabası ne iyi olurdu...
Bodrum, Çeşme; Ayvalık gibi turistik yerler olmasa daha iyi olur.
Kimsenin beni tanımadığı, meraklı bakışlarla bakmadığı bir yerler vardı mutlaka...
Teyzemi de götürmek isterdim ama müşterek anılarımızın olduğu kimse yanımda olsun istemiyordum, ama mutlaka gidecektim.
Biraz üzülerek de olsa, hayal kırıklığına uğrar mıyım düşüncesine rağmen Atıf’ın çok sevdiği saçlarımı kısacık kestirdim.
Gözlerim daha bir meydana çıktı, bir gram bile kilo almayışımla övünüyor kendimi çok hafif hissediyordum.
Yolda giderken insanların hayran kızlarınsa gıpta ile kıskançlık arası bakışları egomu okşuyordu. Güzel miydim benim en büyük şansım ne diye düşünüyordum içten içe...
Kapıda bir araba durdu teyzem olmalıydı; diye fırlayıp koştum; , evet evet teyzemdi. Gülsüm, Mazlum hepimiz sevinçle bahçe kapısına doğru koşuyoruz.
Aman Allah’ım teyze gözlerime inanamıyorum, tatil sana çok yaramış.
Çok sağlıklı görünüyorsun canım teyzeciğim seni çok özledim.
-Rüya kızım Hülya yok mu
yok teyze yurt dışında bu aralar sık sık uçuyor niye sordun
-Hiç yani evde olsa beni karşılamaya çıkardı.
Sonra sarmaş dolaş oluyoruz teyzemle, ikimizin de gözlerimizde yaşlar, sevinç yaşları...
Allah korusun ona bir şey olursa ne yaparız.
Yüksel Nimet Apel
YORUMLAR
YALNIZLIĞIN ÇOK HİSSEDİLDİĞİ GÜNLERE BAYRAM DENİR. AMAN YOLLARA DİKKAT; ELİNİ ÖPMEYE GELECEKLERE ŞEKER İKRAM ETMEKTEN KAÇAYIM DERKEN TRAFİK CANAVARINA ŞEKER OLMAYIN... YOK,YOK...BU DÜŞÜNCE BİÇİMİ DE YALNIŞ. İNSAN BUNALIMLI YAŞAMINDAN ÜÇ BEŞ GÜN KAFA DİNLEMEYE KAÇMA HAKKINA SAHİPTİR. BİZ KARI KOCA PARİS'TEYİZ, ELİMİZİ ÖPTÜRMEYE BEKLERİZ...KEYİFLİYDİ SAYIN HOCAM...SAYGIYLA.