12
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
4478
Okunma
"DOST" ağır olduğu kadar, sımsıcak bir kelime.
Bir çok şeyden kendimizi mahrum ederek yaşayabiliriz, ama dostsuz yaşanmaz ki.
İyi de günümüzde "DOST" dendiğinde bir elin kaç parmağı kadar vardır ki hayatınızda? Eğer beş parmağınızda, beş dost oturuyorsa, şanslı insanlardan sayabilirsiniz kendinizi. Bundan fazlası "DOST" değildir ve gerekli de değildir zaten.
Arkadaşlarımızı çoğu zaman başkalarının seçimiyle veya tesadüf eseri buluruz. İş yerimizde mesela. Orada çalıştığımız için onlarla arkadaş oluruz veya mecbur kalırız. Ancak, kaç tanesi günlük yaşamımıza dahil olabilir ki?
Bu çok nadirdir. Çünkü çoğu aynı konumda olmasanız bile, herkesi kendisine rakip görür. Ya da okul arkadaşlarımız! Aynı okulu, sınıfı, hatta sırayı paylaşır, arkadaş sanırsınız. Ama ya başarınızı, ya fiziksel görünümünüzü, ya da aile yapınızı kıskanarak, her fırsatta size çelme atmaya çalışırlar.
Ancak çocukken birlikte büyüdüğünüz mahalle arkadaşlarınız, ya da ülkenin dört bir köşesinden gelip aynı çatı altında toplaşmış, sıla hasreti, aile, sevgili, evlat hasreti çeken askerlik arkadaşlıkları öyle midir ya!
Onların varlığı "DOST" ilişkisini geçer, bir kardeş gibi olurlar insana. Eski, fakat daima eskimeyen dostlarınız olarak yazılırlar hayat hanenize. Her daim görmeseniz de kıymetlidirler, tıpkı yıllanmış şaraplar gibi, katlanır sevgileri yüreğinizde.
Sanırım hepimizin böyle insanlara şiddetle ihtiyacı var günümüzde.. Başarılarınızı kendi başarısı, üzüntülerinizi kendi üzüntüsü, gibi gören, mutlu ve sevinçli anlarınızı aynı içtenlikle karşılayan, size her daim çıkarsız, hesapsız ve manevi duygularla el uzatan insanlara.
Nesilleri tükenmekte böyle insanların, ama öyle de olsa bir ve ya iki tanesi ille ki çıkacaktır karşınıza. Onları fark edebilin inşallah ve asla yaşamımızdan çıkıp gitmelerine izin vermeyin.
“DOST" ağır olduğu kadar, sımsıcak bir kelime.
Selam olsun tüm “DOST” bildiklerime…
*