- 1321 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CANIMIN ÖTESİ ANNEM
Güne kattığım ilk nefeste yokluğun var ANNEM...
Zamanla küllenir demişti herkes sensizliğin acısı için. Yalanmış ANNEM,,,
Gecenin koyu yalnızlığı gibi düşlerimde günün ilk tokatı gibi,
Sabahım da yokluğunun keskin sızısını yaşıyorum...
Hatta belki günden güne acısı artan, sırtıma saplanmış bir bıçağın kanattığı ve gün ve gün ince ince,
bir yara sensizlik...
Hayatımın fotoğraflarını çekiyorum her gün. Şöyle bir bakıyorum en iyi teknikler kullanılmış,
malzemeden kaçınılmamış dekorun cıvıl cıvıl olduğu bir kare elimde ki..
Ama biliyor musun asla netleşmiyor hep flu bir fotoğraf bu Çünkü bir eksik var...
Hemde yeri hiç bir şeyle doldurulmayacak bir eksik..
Anne sıcaklığının yerini hangi fotoğrafçı doldurabilir ki...
Bazende bir filim haline geliyor hayatım.. Ayaklarımı uzatıp beya perdenin büyülü dünyasına adım atıyorum.
Hem tek seyirci hem başrol oyuncusu olduğum bir filim bu...
Ve seyirci olarak izlerken baş aktrisin benden başka hiç bir seyircisinin okuyamayacağı tanımsız acısının,
acısını okuyorum gözlerinde...
Çünkü en neşeli sahnede bile gülerken gözlerinin ışığı eksik Annem...
Sen eksik olunca ışıkta eksik.. Filmin süresi uzun mu olacak kısa mı olacak onu kestirmem mümkün değil...
Çünkü onlar ait olduğu yerde... Senin özleminde yitirdim Annem
Bazen de en keyifle okuduğum kitap oluyorsun...
Bilirsin bir kitabı okurken o dünyanın içine girer kaybolurum ben...
Nasıl büyük bir zevkle okuyorum senin romanını bir bilsen sonunu hep merak ederim kitapların...
Bu kitabı etmiyorum hatta hiç son sayfalarını okumayayım diye dua ederken bir de bakıyorum,
son sayfaya gelmişim...
İsyan duygularım kabarıyor içimden... Ne yazık ki haykıramıyorum dilimin ucunda yapışıp kalan sızımı...
Çünkü kitabın yazarı eşsiz bir yazar... Ve hepimizin hayatını o yazıyor... Ne söylesek ne yapsak da,
biliyorum ki tüm kapıların sonu aynı...
Kitabın ince mi kalın mı olacağına karar vermek yetkisi kahramanlarının değil...
Yazara saygı duymanın gerekliliğin içinde boynumu eğip kitabın bittiği gerçeğini kabullenmeye çalışıyorum...
Baş kahraman öldü ama tutunduğu yürekte ki yeri sapasağlam...
Sürekli olarak geri dönüşlerle dolu anlar yaşıyorum...Çalışırken konuşurken kitap okurken müzik dinlerken,
her an bir yanım tamam men seninle...
Hastanede yaşamdan koptuğun anları yeniden yaşıyorum bazen bazen de çocukluğumun en sıcak günlerine,
geri dönüp eşsiz sıcaklığına sığınıyorum...
Seni kızdırdığım ve üzdüğüm günlerde dün gibi aklımda en yakın dostun olup dertleştiğimiz anlarda...
Ama biliyor musun Annem sen aslında hiç kimseye kendini tam olarak açmadın gibi geliyor bana...
Hayatın içinde ki karmaşık büyün sorunları kendi kendine çözmeye çalışan çok kırılgan ve bir o kadar da,
sabırlı olan bir zamanlar çok acılar çekmiş kadın olmana rağmen hep kendine sakladın hüzünlerini...
O buram buram acı kokan yanını canın kadar çok sevdiğin babamı bile ortak edip etmediğin konusunda,
tereddütlerim var...
Zorluklar la kendi kendine savaşmaya çalışan yorgun bir savaşçıydın sen...
Ne yazık ki savaş bitti savaşçı gitti...
Ölüm 1-0 galip...
Tatlı annem mektubumun üstüne pul diye sevgimin şeklini yapıştırdım...
Zarfın rengi kara belki ama yüreğin değdiği anda şeker pembe olacak şekilde özel olarak ayarlandı...
İçine konan mektubu ise o güzelim kahve gözlerinle değil Anne ön sezinle okuyacaksın...
Özel ulağımız ise beyaz kanatlı melek...
Yokluğunun acısı ile boz bulanık olan evlat sevgimle yaşamaya doymayan ve dünyada yüzü gülmeyen,
o gül yüzünü haset ve özlemle öpüyorum CANIM ANNEMMMMMM .......
Hayriye Aydoğdu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.