"Sessiz olduğum İçin Beni Yargılamayın. Kimse bir cinayeti yüksek sesle planlamaz." ya da Öfkeye, Aşka Dair Bir Deneme.
Cinayet işlemek isteyen adam bunu ilan etmez. Tıpkı intihar etmek isteyenin ben kendimi öldüreceğim demeyeceği gibi. Bunları ifade etmek bizzat o hissiyatı öldürmek içindir. Tıpkı sıkça seni seviyorum demenin sevgideki eksikliği açığa vurması gibi. Sözcükler en çok öldürmeye yarar. Öldürdüğünüz şey öfke ise ne ala. Öfke kötü bir şey olduğundan değil. Varlığımız için engerekli bileşenlerden biridir esasen. Söz konusu öfke olunca öldürmek yerine ehlileştirmek fiilini kullanmak daha yerindedir aslında. Diğer duygular gibi harici uyaranlara karşı bir tepkidir. Haksızlığa karşı savunma refleksimizdir. Dış uyaranların mantık süzgecinden geçmeden direk amigdalaya gidişidir. Amigdala yani duyguların tahtı. Öfke değil midir doğada güçlü ve tehlikeli bir hayvana karşı koyma cesaretini sağlayan insana.
Öfkenin en güzel tanımını Pink Floyd yapıyor "A Momentary Lapse of Reason" albümüyle (Mantığın Anlık Çöküşü) Öfke duyduğunuzda kontrolden çıktığınızı fark edip derin derin nefes alın, güzel bir geleceğin hala mümkün olduğunu ancak sakinleşebildiğinizce mümkün olacağını düşünün. Öfkenin ikiz kardeşi olan pişmanlık bir insanın hissedebileceği en berbat duygudur unutmayın. Üstelik öfke gibi parlayıp sönmez, dinmek nedir bilmez. Kendinizi mutlu etmek için kendi başınıza başarabileceğiniz her şeyi yapın. Karşınızda canınıza kast etmiş yırtıcı bir hayvan olmadıkça öfkeyi eyleme dönüştürmeyin.
Kim huzur dolu bir hayat istemez ki? Beri taraftan öfkesiz de kalamayız. Çünkü öfke adalet duygusunun nirengi noktasıdır aynı zamanda. Modern yaşamın ormanları olan taşkentlerde öfkeye sebep olan uyaranlar doğanın ormanlarında olabileceğinden kat be kat fazladır. Çünkü haksızlıklar insan uygarlığının gelişimi ile kat be kat artmıştır. Bilmemiz gereken bu vahşi duyguyu nasıl ehlileştireceğimiz, onu nasıl harmanlayacağımız, ona nasıl yeni bir biçim vereceğimizdir. Yara alan adalet duyumuzun verdiği acıya karşılık saldır der bize amigdala, saldır ve onlara gününü göster. Ama dur bir dakika derin nefes al ve düşün bu yarayı akıl dışı bir saldırı ile onaramazsın ki. Bu yarayı tek başına da onaramazsın.
Doğada yaşayan avcı toplayıcı adamın beynine sahibiz hala. Öfkeyi içinde bir kalkan gibi barındıran son derece duygusal bir beyin bu. Öfke ki bir canlının doğada var olma iradesidir. Bu yüzden bir şekilde bize sen yoksun, seni kaale almıyorum, hislerin benim için değer taşımıyor diyenlere öfkeleniriz en çok.
Bildiğiniz gibi değil beyin tamamen duygudan yapılmıştır, safi aşktır diyorum. Bir adama beyinsiz diyorsam eğer duygu yoksunu olduğunu kast ediyorumdur. Hiç de şiirsel değil ama beyin sözcüğü. Öyle değil mi? Sırf bu yüzden belki onu şiirlerinizde pek kullanmıyorsunuz. Duygularınızla bağdaştıramıyorsanız ona yeni bir isim verebilirsiniz. Mısırlılar -firavunlar döneminden bahsediyorum- mumyalama işlemi sırasında hemen hemen tüm organları ama özellikle de kalbi muhafaza eder, beyni sıyırıp atarlardı kafatasından. Öteki yaşamda gerekli olmadığına inanırlardı.Kalp her şey için yeterliydi inançlarına göre. Vücudun her zerresine pompalanan kan değil miydi sonuçta hayat veren. Mantık beynin dış kabuğudur sadece ve bazen bu kabuk yırtılır. Ve inanın kalp kadar mantıklı bir şey yoktur. Duygudan eser yoktur orada. Siz siz olun şairlere kanmayın. Ne diyor şarkıda "Sözcükleri kullanmak gariptir anlayacaksın, ateşi yakarken seni avuçlarının içine alırlar."
Sevgilim bizim için dönüş yok artık değil mi? Çünkü ben sizi aşka kandıramadım. Peki ya hepimizin aşkı o güzelim dünya için dönüş var mı felaketten? Şimdi biraz sakinleşmek için Pink Floyd u dinleyelim. "On The Turning Away" Dönüş Yolunda.
"Dönüş yolunda
Dönüş yolunda
Solgunluktan ve ezilmişlikten
Söyledikleri sözler
Bizim anlamayacağımız
Olup biteni kabul etme, oldu bittileri
Bu sadece başkalarının acı çekmesi sorunu mu?
Yoksa kendini de katabiliyor musun?
Dönüş
Bir şekilde günah bu
Işık gölgeye dönüşüyor
Ve kefenini yırtıyor
Tüm bildiklerimizin üzerinde
Değiliz farkında, nasıl da büyüyor hiyerarşi
Taş kalplerin hükmünde
Bulabiliriz kendimizi yapayalnız
Bir onur rüyasında
Gecenin kanatlarında
Gün yerini terk ederken
Birleşiriz konuşmaksızın
Sessizliğin ahenginde
Sözcükleri kullanmak gariptir anlayacaksın
Ateşi yakarken seni avuçlarının içine alırlar
Yeni değişim rüzgarını hisset
Gecenin kanatlarında
Dönüş yok artık
Güçsüzlükten ve bezginlikten
Dönüş yok artık
İçimizdeki soğukluktan
Hepimizin paylaşması gereken bir dünya sadece
Durup bakmak yetmiyor
Bu sadece bir rüya mı
Artık dönüş olmayacak"
www.youtube.com/watch?v=QNiSKSeJPC4ing Away"
YORUMLAR
Ne çok öldürdüğümüz sessiz cinayetlerimiz var aslında.
Katili ve maktul yine bizim içimizdeki sessizliğin sesi ne kadar cinayet okadar susmak gibi..
Sözcükleri kullanmanın garipliğini ,bahsettiğiniz vahşi duyguların eğitimi.. sadece susarak mı olur diye düşündüm?
Güzel paylaşım beğeniyle okudum..
Saygılar efendim..