- 2258 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Denize atılan mektuplar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hey deniz!
Aşk yokmuş aslında, şairlerin uydurduğu, soyut bir şeymiş.
Nasıl acıyor etim, kalbime sığmayan bumuymuş soyut kavram. Gözlerim ne karanlık bir derinlik gidişiyle. O savaşlardan yenik çıkmış adam gücünü üzerimde denedi son mağlubiyeti oldum.
Çünkü; ben girdiğim savaşlardan hep galip çıkarım, hep kahraman! Bu yüzden yapayalnızdım bu harp meydanında.
Zayıflıklarımı azık etti üç kuruşluk keyfine. Olsun; ben yine kalkarım ayağa, parçalarımı yapıştırım yıldız yıldız semaya. Yönünü bulmak için çevirdiğinde gözlerini hep öne düşer başı bu utançla.
Ne çok doğruydu inanmadan söyledikleri, ne çok canımı yakan gerçekleri vardı oysa. Bir serçenin yüreğini ellerine verdiğimden habersiz öylece çekip gitti.
Sayıklamalarına ortak etti beni de. Şimdi; her aynaya baktığımda on yıl gitmiş ömrümden sanki, yerleşmiş derin çizgilerle hüzün. Uyanabilir miydim bu kabustan bir zil sesiyle, sarılabilir miydim ona. Af edebilir miydim çekip gitmeleri. Merhametim deryayı kucaklardı ya, kıyar mıydım yine de ona. kalbimin usumla antlaşmışlığı olmasa yakardım kendimi çekilen ruhumla. Bu kadar faşizan bir gidişe onurlu bir devrimci duruşu takınmalı... Direnmeli gücüm yettiğince.
Başa sarıyorum, hep başa! Ne güzel bir tesadüftü oysa; misyonlar yükleyen ikimizin yorgun omzunlarına.
O ahşap evde unutacaktık her şeyi yormadan birbirimizi; sakın ha! Sakin sevecektik. Telaşa meal vermeyecektik ya bu ışık hızıyla kayboluşun nasıl çakar adamı kuyu kuyu derin karanlıklara. Bir insan nasıl bu kadar acımasız ve umursamaz olur! Geceyi kuma diye alıp koynuna, nasıl bakar "çok seviyorum" dediği kadının yüzüne uykuda.
Her seferinde ihanetin kılıcı cehenemdeki ininden çıkıp bağrıma mı saplanacak! Ve, her seferinde kahraman edasıyla nasıl yola devam edeceğim ben. Bu şehrin bitmez yağmurlarına eşlik mi edecek hep gözlerimdeki pınarlar. Ah o ihanetin keskin kılıcı değen etim acıyor, can çıkıyor bedenimden de yine de etim kanıyor. Nasıl bir sadistliktir bu nasıl bir medcezir! Ay yüzümü anaforunda kaybeden deniz gelgitlerine kurban etti ya beni. Beş kuruşluk heveslerine adak adadı ya hiç yoktan...
Yüzük parmağıma dolanan sahipsiz boşluğu, her saniserde yoklatıyor kendini.
Hep aynı imgeyle sevilir mi kadın! Yenilemeden sözler kendini, farkını bulur mu aşk? Çocuk gülüşlü kadınları olmuş... Başım gözüm üstüne!
tövbe;
bir daha aşık olursam şaire
şiir olayım!!!
sude nur haylazca
YORUMLAR
DUYGU VE Anlamlar ile yüklü bir yazı ,sizi yorumlardan sonra tanımak nasip oldu.
ALLAH Kaleminize güç versin.Duamız sizler gibi yürekli insanların daha çok sayıları artsın.Kapadokyamız incisi Nevşehir den selam ve sevgilerle.Her şey gönlünüzce olsun...Yazılarımızı da okumak zamanınız olursa yorumlarınız bize şevk verecektir...
Duygu derinliklerinden, gökyüzü maviliğinde bir aşk/yükselişin hikâyesi..
Yazarı tebrik ediyorum...:)))
alihakanduz tarafından 10/3/2014 1:37:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
-Sude Nur Haylazca-
Akıl ile tarif; yine de onarmaz içimizdeki o hisli yeri.
Sonbahar yıldızı bir yazı...
Çok saygımla.
-Sude Nur Haylazca-
külleeini savurmaya calisan bir yangin bu...
iniltili alevler
acimasiz mi olur denizler?
Nedense yazının bütününde bana anımsattığı kelime akışı içinde kendimi sanki bir shakespear oyunundaki tratları okuyan terk edilmiş bir sevgilinin oyununu seyreder şekilde buldum ve finalde aklımda kalan şiir ise Victor Hugonun; "Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? " dizeleri oldu uslubunuzu sevdim içeriğinde hüznü,sitemi paylaştım.Güne düşen güzel yazınızı kutlarım.
Bir kaç kez okudum bu yazıyı.
Her okuyuşun ardından da, epeyce bir düşündüm üzerinde.
Her açıdandı bu düşünüş.
Neye, niçin yazılmış?
Kim yazmış?
Nasıl bir ruh hali içinde imiş cümlelere hayat veren parmakların sahibi?
Akıl mıymış rehberi, yoksa duyguların zapt edilemez taşkınlığı mı?
Önce şunu belirtmek gerekiyor;
Tamamen şiir formatında kaleme alınmış bir çalışma.
Bu sayfalara değil de, şiir bölümüne yazılsa idi, fazlaca yadırganacağını zannetmiyorum.
Konuya bu açıdan yaklaştığımızda,
edebi açıdan gerçekten mükemmel bir çalışma.
Yazar, vermek istediğini inanılmaz bir ahenk içinde sunmayı başarabilmiş.
Kendisini ve güne taşıyanları kutluyorum.
Olayın, bir de ikinci boyutu var.
Ona değinmeden de geçmek istemiyorum.
''Sezar'ın hakkı Sezar'a'' misali, taktirlerimiz kadar, eleştirilerimiz de olsun diyorum.
Diliyorum,
hem yazar, hem de güne taşıyan sayfa yöneticileri, bu eleştirilerimizi makul karşılar,
başkalarının yaptığı misal, söğüp-sinmeye başlamazlar hemen.
Güzel bir yazı bu.
Cümlelerin insan üzerinde bıraktığı etki, tarif edilmesi zor bir güzellik taşımakta.
Ancak,
bu yazının yeri burası değil.
Yav arkadaş,
belki biz biraz geri kafalıyız ama,
edebiyat öğretmenim bu yazıya yazdığım övgü dolu cümleleri görseydi, kesin beni sınıfta bırakırdı.
Cümle dediğimiz bir olgu var. Başı belli, sonu belli, kuralları belli.
İlk harf büyük harfle başlayacak, bitişinde nokta olacak.
Yok,
kurallarda bir değişiklik olmuş da, bizim haberimiz yok ise, başım-gözüm üstüne diyorum. Kusura bakmayın.
Böyle bir nesir, nerede okudunuz siz; hangi kitapta hayat bulmuş, hangi yazar beğenimize sunmuş?
İtiraf edeyim ki, çokça kitap okumaya fırsatım olmuyor bu uzak ülkede. Yanıma ancak bir kaç tane alabiliyorum, onlar da hemencecik bitiveriyor.
Bu nedenle, yeniliklere uzak kalmış olabilirim.
Yanlışım var ise, şimdiden özür diliyorum konunun muhataplarından.
Bir de,
bu yazıyı güne seçen arkadaşlarıma bir çift sözüm var.
Yav arkadaş,
23.54 yayınlanma saati.
Ne çabuk okudun, ne çabuk karar verdin, ne çabuk seçtin güne?
Helal olsun diyorum.
Geride kırk küsür yazı var.
Çok da güzeller mevcut içlerinde.
Neyse, vardır bir bildiğiniz ve kendinize göre kriterleriniz her halde.
Kolay gelsin diyorum.
Bir tutam hayat tarafından 10/2/2014 9:23:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
-Sude Nur Haylazca-
isyan
bir bas kaldiris diyelim.
Bir tutam hayat
sadece bu yazı değil...
Başkalarında da var aynı durum.
-Sude Nur Haylazca-
ayrica benim bütün düz yazilarim öykülerim dahil siirseldir.
siirlerimi kisa ve öz yazmayi tercih ederim, fazlaliklardan arindirilmis olmali siir.
cok detaya girdigimde ya öykü olmali yazdigim ya da mektup. okuyucuyu yormadan yazmak birinci prensibim.
....
zaman ayirdiginiz icin tesekkür ederim.
bu bir duygu patlamasiydi anlik bir yazi.
siirle
Bir tutam hayat
Yorumu ondan sonra kaleme aldım.
Onlar, bu gün kaleme aldığınız formatta değildi.
Sunuş şekli ve duygu yoğunluğu onlarda da yüksek.
Zaten o açıdan bir eleştirimiz olması mümkün değil hiç birine.
Edebi açıdan, her birinin güzelliği kendini göstermekte.
Biz,
şu büyük harfe takıldık sadece.
Eleştiri getirdiğimiz nokta sadece oydu.
-Sude Nur Haylazca-
özür calistigim icin yeterli bir cevap yazmamis olabilirim.
dip not: canimi cok yakan bir yaziydi bu anlik yazilmis yazilarimi asmam aslinda düzenlerim vs. demlerim. bu farkli bir duygu patlamasiydi. wordum olmadigi icin türkce karekterleri kopyala yaistirla yaziyorum bu arada türkcelestirme programi bire bir türkcelestirmiyor.
ama diyorum size bilerek kücük yazdim bir baslangici degil hayatin ortasini yazdim büyük harfle yazmadim bilerek ve isteyerek. bilmedigimden degil. rahatsizliginiza cevap verebildim mi bilmiyorum.
tesekkür ilginize
Grikırmızı
-Sude Nur Haylazca-
ve babam dünyaya mavi bakardi
ilk tanidigim denizle karistirmis olabilirim bakislarimdaki son denizi
bir de musanin kizil denizi var
icimdeki kizili yariyor o da
evet bir derinlik var ama kaybolus da
Grikırmızı
-Sude Nur Haylazca-
bir deryasi
sevgiler
yarin is var malum yine sabahladik, uyumali iste:) iyi geceler
Grikırmızı
Gec baslayacak bir mesai ile uykudan yana sansli bir sabahim olacak
iyi geceler size...
-Sude Nur Haylazca-
yalniz herkes farkli bakiyor iste
benim gözbebeklerime cekilen deniz sadece benimdir, gitmis olsa da
p sadece benim
diye bir sey de var
iyi geceleriniz olsun
siirle
denize atıldığını hissettiğim herşeyin peşinden koşma rahatsızlığım var ...
-Sude Nur Haylazca-
bulunmaz_hint_kumaşı
-Sude Nur Haylazca-
yazilandan cok cok fazlasi
tesekkürler.