İÇİMDE KALANLAR 4
...-4-
Uzun kederli saatlerimdeki hüzünlü boyun eğişim,
mutluluk dolu hayatımı allak bullak eden o değişim içindi.
Pencereye dayanmış yüzünü görüşüm bile,
kendime yeni ölüm ağları örüşüm için fazlasıyla yeterli bir nedendi.
Seni görür görmez ayağa kalkan duygularımı ezişim
bana karşı olan ilgizizliğini sezişim elem dolu bir ikilem içinde bırakıyordu beni.
O sarışın buğday tarlasındaki yakarışlarım,
yıldızların cılız titrek ışığındaki yalvarışlarım,
karşılık görmeyen sevgimin bitmesi içindi aslında..
Seni anışım, beni seveceğini sanışım
sitemle elemle karışık yakarışım
kendimi dualarla Allah’a bırakışım,
düşlerimde başlayan kafamda kaynayan anaforları
ve kulaklarıma ölmemi fısıldayıp duran rüzgarları daha da büyütüyordu.
İçimdeki ateşin kıvılcımlarıyla tutuşan mutluluk tasalarım
ve acımı çoğaltmaktan başka bir işe yaramayan çabalarım,
senden uzak olduğum an beni ateşten bir girdap gibi içine çeken özlemim
ve yüreğime inen, ruhuma sinen, ümidimi, sevincimi yiyen elemim,
korkularımdan arınan intihar düşüncelerim,
ölümlere gidip geldiğim o uzun gecelerim,
yalnızlığımdan çıkıp gelen acı keder ve hüzün dolu ezgilerim
ve geleceğim hakkındaki buğulu puslu kasvete yumulu sezgilerim,
neyse ki artık sadece geçmişin sis perdeleri içinde.
Acılarımın resmini çizen bu iç döküşüm bana acıman için değil seni nasıl sevdiğimi anlaman içindi.
Bunları yazıyorum diye yeniden sana doğru çekildiğimi sanıp endişelenme, bu beni çok kötü yaralar.
Zaten artık ne eskisi gibi yeniden sevebilecek bir mecalim ne de kendimi sevdirebilecek bir halim var.
Her şeyin üstüne bir unutuluş örtüsü çekdim, sadece arada geçmişin gözleriyle bakışıyorum o kadar.
Yüreğimi şişiren duygularımı anlatmak için yazdığım her satır; yüreğime inen bir satır darbesi gibidir şuan!..
Beni çıldırtan o gülüşün için yazdıklarımı iyice düşün. Unutmamı istedilerini unuttuğumu san ve beni öyle an!..
Belki sessizliğimin sesi olur bu satırlar ve yüreğin beni her daim güzel hatırlar.
Sen sandıklarımın yanılgısıyla bile gögüs kafeslerimde bir kuş gibi çırpınan yüreğimin
o zamanlar bana anlattıklarını şimdi nasıl anlatsam sana.
Sana yazarken büyüyen, herşeyi içine çeken, beni evire çevire ve döne döne yutan sonsuz
bir söz girdabının içine düşüyorum diye kızma bana.
Yanarak, tutuşarak sevdim seni ben. Bir rüzgar gibi esip geçtin. Ardınsıra savruldum peşinden.
Tutamadım, yakalayamadım, yaşayamadım seni. Bırak hiç olmasa küllerimle halimi arz edeyim.
Seni ölesiye sevdiğimi bilmeden yaşayıp gitmen beni herşeyden men ediyordu.
O gülmen sanki bana ömrünün sonuna kadar acı çekmeye mahkumsun diyordu.
Sonsuz bir boşluğa ulak olan, yaşama dair bütün duygularımı allak bullak eden
o ölümcül sevdam senin yokluğunla var oluyordu oysa..
Herkese yetecek kadar çoktun. Bir benim yanımda yoktun.
Öyle çoğalıyordun ki herkes sen olmaya başlıyordu.
Sen artıkça ben eksiliyordum, sen çoğaldıkça ben azalıyordum.
Seni sevdikçe ortada benden bir eser kalmıyordu.
Sadece görünürde vardım. İçten içe yok oluyordum.
Ağır bir düş olup kançanağı gözlerime oturuyordun.
Yarı kapalı gözlerim tamamiyle kapanıyordu.
Yıllarca kapalı gözlerle hayata bakmam bundandı.
Yalnız değildim kendimi yapayalnız hissetmeme neden olan sendin.
Çıldırtıcı bir yalnızlık içinde kalmam bundandı.
Nefes aldıkça içime batan cam kırıkları gibiydin.
Yüreğim paramparça seni anmam bundandı.
Seni sevmek keskin bir bıçağın üstünde yürümek gibi bir şeydi.
O bıçağın en keskin yerlerinde yürüdüm.Seni severek büyüdüm..
Kanayan ruhumla seni bir bıçak yarası gibi hatırlamam bundandı.
Öylesine yangın doluydum ki konuşsam tutuşacaktın.
Sesimi kemiren bir sessizlik içinde kalmam bundandı.
Yangınlar yedi göğsünde kan olan mektuplarımı... Hiç bir acı söz acımın resmini çizemez artık.
Ama giderek kapanmaya başlıyor sözlerinle gözlerinle yüreğimde açtığın o tarif edilmez yırtık.
.../.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.