İkiz ruhlar 9 arkası yarın deneme öykü
İkiz ruhlar 9 arkası yarın deneme öykü
Bir kaç günlüğüne Neslihan kalfa bizimle köşke geliyor, zira kızı Gülsüm’ de köşk çalışanlarından.
Bana çok düşkün olan Neslihan kalfa biliyorum ki bu sefer kızı için değil benim için geliyor.
Beni her zaman sessizlik içinde dinleyen, benimle sevinip benimle hüzünlenen, üstümüze titreyen bulunmaz bir dosttu o...
Köşke gider gitmez rutin hayatımıza dönüyoruz; ara, sıra Berrin teyzeye telefon açıyor veya evine uğruyorum.
Kocası hasta olduğunu bir türlü düzelemediğini söylüyor. Her gittiğimde
Atıf’ın odasına da giriyor dakikalarca duvarları seyrediyor resimlere bakıyorum.
Odanın her ayrıntısını incelerken gözlerim hep o yöne kayıyor, Atıf’la fotoğraflarında göz, göze bakışıyoruz.
Bir tür tasarlanmış bir oyun gibi...
Biraz fazla kaldığım zamanlarda Berrin teyze kapıya hafifçe vuruyor, gelebilir miyim diyor. Anlıyorum ki benim bu sessiz halimi hayra yormuyor, psikolojimin bozulmasından endişe ediyor.
Önümüzdeki hafta sözleştik mezarlığa gideceğiz.
Mezarlık her zamanki gibi sessiz etrafta kimsecikler yok, oldukça bakımlı bir mezarlık.
Mezar taşlarındaki doğum ve ölüm tarihlerine baktığımda bazıları ne kadar da genç yaşta ebedi yaşama göç etmiş diye üzülürken; Atıf’ın mezarında biriken göz yaşlarımı zapt edemiyorum artık.
Berrin teyze de sarsılarak hıçkırıklarla ağlamaya başlıyor,sana bir sırrımı anlatacağım Rüya diyor.
Şaşırıyorum; pürdikkat dinlemeye hazır öylece bekliyorum.
-Seni anlıyorum Rüya aşk’ın ne olduğunu bilirim, sana güveniyorum şimdi sana anlatacaklarımı Hülya’ya teyzene bile anlatma lütfen.
Tamam olur derken doğrusu ne anlatacağını merak ediyorum
Hadi teyze anlat lütfen çok merak ediyorum diyorum
Halimi anlıyor ve anlatacağım her şeyi diyor, anlatacağım da söze nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Yemin edip söz verince başlıyor anlatmaya
-Gençliğimde ben de senin gibi lisede okurken varlıklı bir ailenin oğluyla tanışmıştım, çok uçarı biriydi; ailesinin tek çocuğuydu.
Birbirimizi deliler gibi seviyorduk, bir süre sonra bu ilşikiyi ailesi öğrendi.
Sonra zorla bizi birbirimizden ayırdılar, onu hemen yurt dışına gönderdiler.
Giderken benden söz istedi, onu unutursam hayatına son verebileceğini ve birbirimizi kaybetmemek için hiç aksatmadan devamlı yazışmamızı istedi.
Gittikten sonra da sözünde durdu devamlı yazdı bana, her mektubunda bekle beni geleceğim diyordu.
Onun bilmediği ona yazmadığım bir şey vardı ki hamileydim, hayatta yaşlı bir halamdan başka kimsem yoktu.
Ona her şeyi açık açık anlattım.
Yapılacak bir şey yoktu, kızsa bağırsa ki ne gelirdi elinden.Ben de çocuğumun doğmasını istiyordum.
Halamla karar verip başka bir kasabaya taşındık.
Sözünü kesmeden sabredemedim.
Peki o çocuk yaşıyor mı kimdi o
Hiç beklemediğim bir cevap aldım ve yıkılmıştım.
-O çocuk Atıf’tı çocuğum
Şok olmuştum ama hikayenin sonunu dinlemek için
Hadi anlatın anlatın lütfen peki eşiniz nasıl kabul etti?
Atıf’ın babası bir daha aramadı mı?
Hayır o aramadı değil biz adres değiştirmiştik, ve çok samimi olduğum güvendiğim bir komşuma gelecek mektupları saklamasını rica etmiştim
Doğal olarak mektuplarına da cevap yazamıyordum. cevapsız
Peki ismi neydi
-İsmi Rutkay
Başka kim biliyor eşiniz bilerek mi evlendi sizinle gibi sorularla kadıncağızı sıkıştırıp duruyordum.
Hava iyiden iyiye kararmıştı akşam olmak üzereydi dönmek lazımdı.İçime bir ürperti dolmuştu, dünyaları verseler gece mezarlıkta bir saniye kalamazdım herhalde
-Evet Allah’tan ve halamdan başka kimse bilmiyordu, şimdiki eşim de halamın ölen kocasının bir akrabasıydı.
Benimle sırrımı bilerek, evlendi; çünkü o da beni umutsuca bir aşkla seviyor, belli etmiyordu.
Benim onu sevmediğimi bildiği halde çocuğumun olacağını halamdan duyunca bile, bile bilerek bana evlenme teklif etti
Onu sevmesem de teklifine evet demeye mecburdum; çaresizdim ikiletmeden kabul ettim, evlendik.
Onunla evlendiğime hiç pişman olmadım, Atıf’a da çok iyi bir baba oldu.
Yüksel Nimet Apel
YORUMLAR
Çok akıcı sunulmuş hikaye.
Konusu, çok bizden ve
yazarının elinde anlam kazanmış.