- 1033 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Gençlik 12
Fatma
hayatımı karanlık delhizlerde sürdürmeme sebepti.
hep soğuk bir kış günüdür,
Yada bir sonbahar,
ve gecedir benim için,
Karanlıkta sararan gençliğimin karasıdır.
Buz gibi üşüyen ellerimin ayasıdır avuçları,
Ne yazık, onun hayat çizgisine denk gelen belli belirsiz
kısa bir çizgiydim.
Bana hayatı yeniden yazdırabilecek
bir tek öpüş bile,
Onun hayatında,
küçücük bir ayrıntıydı sadece.
Masumuyetimin solduğu yerden.
Tam şuramda göğsümün orta yerinde,
Yaş 19 ve cinsellik; dürtemiyordu bile beni;
Nefis ve şeytan nerelerdeydiki acaba:)
Masumiyetim henüz el değmemişti
acı daha yaşanabilir geliyordu.
Hüzne aşıktım dahası.
Onu gördüğüm zamanlar
Ya sonbahardı yada kıştı, geceydi.
Yazıda hoş dursun diye üşümedi ellerim benim.
Yazdıklarımın, yaşayacaklarımı tekrarlayacağını kim bilebilirki.
Herkesin hüznü sevinci kendine.
Herkes, çapı kadar yaşıyor.
Ortalıkta çocuğunu sever gibi anlatılan onca yaşanmışlık; yazı ve şiirle aktarılıyorken, insan anlatmaya kıyamıyor yazmaya kıyamıyor yaşadıklarını.
Ama yazmam gerek, nedenini bilmiyorum.
Başkalarının geçmişinde kaldım,
bende kendi geçmişimden kalanları anlatıyorum.
Öyle çok yaşadımki;
O dün gibi geçti dediğiniz hayat,
Doyamadığınız ömrünüz;
Bana çok geldi.
Doydum ben Dünya’ya, ahrete götürebileceğim salih bir amel yeter bana...
Fatmayla ara ara görüşmeyi kestik.
Kendi hayatında benden daha beterini yaşıyordu.
Bir gün benden borç para istedi
Ben iyi kazanıyordum ama 5 kardeşin ve kira olan bir evin sorumluluğunu taşıyordum.
Babam o aralar çalışmıyordu galiba.
Öyle toplu paralar elime geçmiyordu istediği paraya bulamayacağımı söylemiştim.
Hayatındaki adam, Fatma’nın kredi kartını almış ve yüklü harcamalar yapmıştı habersiz.
Elden parasını da alırmış, benden para isterken söylememişti bunları bana.
Dedimya herkes doğru kişiyi bulamıyor, bir başkası hayatınızın kırılma noktası oluyordu.
Bu şehirde herkes kayıplarına yansaydı;
şehir eteklerinden tutuşurdu.
Hamit geldi, şu Güven’le Pınar’ın anlattığı genç.
Genizden zor duyulabilen kısık bir sesi vardı.
Güven gibi elmacık kemikleri vardı.
Biraz da uzundu suratı Hamit’in, boyları birdi, benden uzundular.
İri sayılabilirdi ikiside, parka giydiklerinde heybetli olurlardı.
Pınar abisinin küçük versiyonuydu zayıfça ama güzel kızdı.
Güven gibi kocaman gözleri vardı.
Herkes ayrı bir karizma.
Göründüğüm gibi olmadığımı çok duymuşumdur.
Yani hep şaşırtmışımdır insanları, bana karşı biraz sabrı olanlar önyargılarından sıyrılır.
Ama bu üçlüye yetişmem için çok erkendi henüz.
Onların konuşacak çok şeyi vardı ben sus pus onlara bakıyordum.
Beraber köy içine kadar indik bira aldık parasını verdim ben içmeyeceğimi söyleyip ayrıldım onlardan.
Güven, Hamit ve abilerinin açmış olduğu börekçide bir süre çalışmak için yanlarında kalmıştı.
Abilerinin bu durumdan hoşnut olmadığını anlatıyordu.
Sürekli surat yapıyorlarmış, onları ne kadar hoş tutmaya çalışsada, olmamıştı.