İSTANBUL GİBİSİN
Yağmurlu bir gün müydü yoksa yağmurun yağmasını istediğim bir gün müydü tam olarak hatırlamıyorum..
...
Koca bir şehirdi yağmurun damlalarını yutamayan.
Ben o koca şehri, yağmurun damlalarını ve seni sığdırmaya çalıştım yüreğime..
Tüm rezilliğini örten bir palto gitmiştin galiba.
Ben rezaletini görmüştüm sanki.
Ve ben sevdim seni rezil kız...
Seni gördüğüm o güne lanet olsun!
Lanetlerle bir acı türkü yazıp sana sunduğum yıldızlı gecelerde sevdim de seni mektup da yazdım sana;
Okunmaya tenezzül edilmeyen mektuplar..
Gönlümün güzelliğini ellerimle emeğe çevirdiğim mektuplar..
Yazmadım o lanetleri sana göndermedim gönderdiğim gülle beraber.
Bak bir gündüz düşündüm mü seni ben ve ben düşündüm mü benden ayrı..
Ayrı bir gün...
Ayrı bir sen...
Ve bir güzel gün görmedi sevdam.
Seni tanıdıktan sonra yiyip içtiklerim bana haram olsun. Sigara veba oluyor zaten.
Adını yazdığım defterimi almıyorum elime, her gördüğümü sen sanmıyorum artık.
Keman dinlemiyorum, güllere de bakmıyorum sana benziyorlar diye..
Her bir şeye rağmen seviyorum da seni.
Yineliyorum; seviyorum seni.
Yine yineliyorum, seni seven küstah(!) onuru-gururu olmayan gönlüme yazıklar olsun!
Olsun..
Belki dünyayı değil ama gönlümü sererdim ayaklarının altına.
Ayağını bastığın yerin alevi-ateşi olmaz mıydım
bir gül getirip yatağına koymaz mıydım sanıyorsun?
Ne sanıyorsun?
Alp Ay, Erzincan 2000