- 482 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
mazi oldu??
Gerçekten tüm yaşananlar yalan mıydı?artık merhaba bile deme bana, hatta adımı da söyleme, senin gibi insanları sevemem ben. Tanımadan nereden mi biliyorum? Seni değil ama senin gibileri çok tanıdım.Bir insan tüm ilişki boyunca bu kadar sahtekar davranmayı becerebilir mi?Anlatsam anlamazsın ama ben bir bakışta çözerim seni…Önyargılarımız, gerçekten kırılması en zor ve sert düşüncelerimiz.dir.Yürüyüşlerinden anlıyorum mesela, kıyafetinin çantanın duruşundan, ayakta dururken belinin üstüne bütün ağırlığını verişinden, tespih, sigara, fırlatışından, belinden yarıya kadar düşmüş donu görünen kıyafetinden, içtiğin sigara izmaritini sokağın ortasına sakız çigneyişinden edep ve hayadan yoksunlugundan,, sabahın köründe elini yüzünü yıkama zahmetine girmeden evden çıkmış işe giderken leş gibi agzı kokan insanları, aşağı yukarı anlarım.
Yanındaki insanın bir metre önünden yürüyen insanları onun için sevmem ben, gerçek bir insan karkadaşının eşinin dostu ile beraber yürür ne önde nede arkasında yürür. Hep önde giden insanların, arkalarında kimin kaldığını hiç umursamadıklarını hayat okulu ögretti yıllar önce çünkü…
Cüzdanını hep bir yerde unutmuş insanlarıda sevmem mesela, paran yoksa yoktur, ona göre gezersin veya dürüst olursun, istiyorsa oinsanla bankta simit de yiyebilirsin. Ama kıvırmazsın, dolandırmazsın, yalan söylemezsin.
Ne hissettiğimi hiç sormayan insanları sevmem mesela, sadece laf olsun diye “nasılsın?” deyip sürekli kendini anlatan insanlar baştan kaybetmişlerdir, Senin canın mı yanmış, onun hareketine kırılmış mısın veya bugün kötü mü geçmiş, ilgilenmeyen lerden dostta arakadaşta sevğilide olmaz bilirimm!
Hayattan bütün beklentilerini kesmiş, umutsuz, negatif, sürekli kadere suç bulan, hiçbir şey için parmağını oynatmayanlarda cabası. Mücadeleyi bırakmış bir insanın sevgisine ne derece güvenebilirsinki
İhtiyacım olduğunda hep işi olaninsanların benim yanımda yeri yoktur mesela. Hastalandığımda, zorda kaldığımda, ortada kaldığımda, kendi de ortadan kaybolan insanlar gibi...
Hep yapan ve hep özür dileyen insanlar yaşadıgım sürece anlayamamışımdır. Hep aldatan, hep af dileyen, hep yalan söyleyen ama yakalanana kadar doğruyu itiraf edemeyen insanlar sorarım sizlere karşınızdakinin yerine kendizi kaç sefer koydunuz?…
Sadece kendini seven ve sevilmeyi bekleyen, hiç vermeyen ama hep almak isteyen ey insanlar siz hangi asırda ve hangi mevsimde yaşıyorsunuz. Hayatı anlamı varmı? Okumayı, düşünmeyi, sormayı, sorgulamayı ne zaman unuttunuzki? hep bahanesi olan, nedenlerin arkasına sığınan ve kendini bir şey sanan insanlar ne kadar insansınız?.
İnsanın, daha doğrusu normal ve sevmeyi bilen bir insanın aklı bunu kabul edemiyor. Bir tiyatrocunun bile bu kadar uzun süre oynaması, bir yerde fire vermesine neden olur.
Onca sevişmenin, söylenen sözlerin, davranışların yalan olmasına benim aklım almıyor. Bu kadar sahtekar davranmak ancak ruhu hasta bir kişilikte oluşabilir.
insan ruhsal açıdan rahatsız değilse, size sürekli oyun oynamış olamaz. Bu durumda iki seçenek kalır geriye:
Birincisi, birlikteliğiniz boyunca karşınızdaki kişi zaman zaman tavrıyla size sinyal vermiştir. Bunu bilerek veya bilmeyerek yapar. Ancak siz bu işaretleri, canının çok sıkkın olduğuna dayandırmışsınızdır. Bilemem kimle, ailesiyle, işiyle, kapıcı Osman’la, bakkal Muhittin’le tartıştığını ya da bir sorunu olduğunu düşünmüşsünüzdür. Kendinizle ilişkilendirmek aklınızın ucuna gelmemiştir.
İlişkinin aslında en başından sonuna kadar, bu tarz işaretler karşınızdaki kişinin üstünde asılı durmuştur ama siz kondurmamışsınızdır. Kondurmak istememişsinizdir. İnandığınız veya inanmak istediğimiz; kayıtsız, şartsız çok sevdiğimizdir.
Kendimizi hayatın bile akışına bırakamazken, ilişkileri hiç ve bu tür insanları neden hiç bırakmıyoruz. Her şey için bir fikrimiz, yargımız, tavrımız var ve bunları anayasa maddesi gibi değiştirmiyoruz. Oysa insan değişik, gizemli ve farklılaşma özelliğine sahiptir. Ancak bunu anlamamız okadar çok mu zor ki!
İkinci seçenek ise, daha basit ve sıradandır. İnsanlar değişir! Birlikte olduğunuz süre içinde, sizinle mutlu olmuştur. Geçirdiğiniz vakitten keyif almıştır. Gerçekten size karşı hisleri vardır. O an, o gün, söylediği şeylerin hepsi doğrudur çünkü o anda öyle hissediyordur.
Sonra bunlar geçer! Geçmez mi? Geçebilir! Olmaz diyerek silip atamayız. Duygular, düşünceler değişir. Sevdiğinizi sandığınız birini sevmediğinizi anlarsınız bir gün gelir. Çok beğendiğiniz biriyle yemeğe çıkarsınız, öyle bir hareket yapar ki; sizdeki bütün imajı yerle bir olur. Oysa onun için o davranış son derece sıradandır.
Sonuç olarak; biten ilişkinizin ardından, kendinizi “hepsi yalan mıydı” diye düşünerek tüketmeyin. Hepsi yalan değildi! O zaman için doğruydu, ama mazi oldu üstünden sular geçti!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.