- 446 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kızımın Muhtasar Lügatçesi
AYAK-BAKI: Yaz bitti, böylelikle tatil de bitmiş oldu. Terlikler, sandaletler kutulara yerleştirilip dolaplara kaldırıldı, yerini kışlık ayak-bakılar; botlar, çizmeler aldı. Artık kızım her sabah kreşe giderken şöyle diyor; “annecim güzel annecim, ayak-bakılarımı giydirir misin?”
BALİNA KURSU: Çocuklar için dur durak durmak yok. Hafta içi okul, hafta sonu ise kurslar. Oğlum da şimdiden kurs kervanına katılanlardan yaş daha 7 Yüzme, karate, satranç... vs. Kızım "ben de kursa gitmek istiyorum" diyor. "Hangi kurs" diye soruyorum. "Balina kursuna" diyor. Kastettiği Bale kursu. "Ne yapacaksın balina kursunda? " "güzel eteğini giyip dans edeceğini" söylüyor.
ÇİZGİLİ BİLİM: "Babacım güzel babacım bu akşam şimşek makkuin çizgili bilimi seyredebilir miyim?"
HANIM AĞA: Kreşte çocuklar oyun hamuru oynuyorlar. İçlerinden bir yaramaz kızımı gözüne kestirip, yüzüne oyun hamuru fırlatıyor. Kızım tepki vermiyor, gayet sakin. Önce elindeki hamuru yavaşça yere bırakıyor, yan gözle hedefini seçiyor ve iki elini şiddetle oyun tahtasına vurarak; “bana bak, bir daha bana bir şey atmayacaksın tamam mı” diyor. Tabii yaramaz sert kayaya çarptığını anlıyor ve bir kedi eniği gibi öğretmenin arkasına sinileniyor, öğretmen ise dut yemiş bülbül misali, lâl olmuş.
DİKEN: Babanın üç günlük uzamış sakalları. Kızım şöyle diyor: "Babacım güzel babacım, lükten dikenlerini keser misin, öperken yüzümü acıtıyor."
DUA: Kızımın sabah kahvaltısında ettiği dua; Allahım, bize yemek masası verdiğin için, masa üzerinde zeytin, peynir, ekmek, yumurta ve çay verdiğin için teşekkürler Allahım amin, ha bir de unutmadan ev verdiğin için teşekkürler, amin, afiyet olsun.
GÜNDÜZ OLDU: “Abiii (!) gündüz oldu uyan artıııkkkk (!) okula geç kalacaksın.” Bir pazartesi sabahı… kızım gündüz oldu deyip erkenden uyanmış, elbiselerini giymiş şimdi de mahalleyi ayağa kaldırırcasına bağırarak abisini uyandırmaya çalışıyor. Gece yatağa geç giden abi de ise tık yok.
LÜKTEN: Lütfen yani. Çok arzuladığı, kafasına koyduğu bir şeyin yapılmasını istiyorsa bacaklarıma bir ahtapot gibi yapışarak; “annecim güzel annecim lükten de lükten…”
MAKYAJ SETİ: Adı Pamuk. Kızımın oyuncak tavşanı. Onunla oynamasını çok seviyor. Geceleri onunla uyuyor. Kah yemek yediriyor, kah altına bez bağlayıp, cicili elbiseler giydiriyor gah da makyaj yapıyor. Evet evet makyaj yapıyor… zavallı Pamuk, gözleri sürmeli, dudakları rujlu, yanakları pembemsi ve patileri ojeli. Halini varın siz düşünün. Gelinlik kızlar gibi…
NA’NIŞ: Girizgâh… Düşüncelerini izah etmeden önce söylediği kelime; “sen na’nış biliyorsun aslında şöyle olacak…”
NANİ-NANİ: Her sabah kreşe arabayla gidilir. Yalnız bu araban bir özelliği var. Kemerler takılmadan araba çalışmaz, çalışsa da hareket etmez. Bazen baba bu kuralı ihlal eder. İşte o zaman kızım devreye girer ve şöyle der; “Baba emniyet kemerini takmazsan nani- nani diye polis arabaları gelir, ellerine kelepçe takıp seni götürüler Allah korusun, sonra da cankurtaran arabaları gelir na-ni na-ni diye.”
ŞEMŞİRE: Yağmur yağdığı bir gün kızım karşımıza geçip; annecim-babacım bana şemşire alır mısız? dedi şemşiyeyi tarife başladı; şemşirenin sağ tarafında barbili bebek resmi, sol tarafında prenses resmi, üstünde de pepe olacakmış. Ne yapsak acaba Celal Birsen’e özel sipariş mi versek.
ÜNİVERSİTEDEN GELMEK: Akdeniz sahillerinde tatildeyiz. Akşamları otelde çocuk programları düzenleniyor. Tüm çocuklar yanlarında palyaçolar olduğu halde, utangaç halleriyle sahnedeler. Sunucu abla nereden geldiklerini teker teker soruyor çocuklara. Ankara, Konya, Kayseri. Kızımın cevabı ise üniversiteden geliyorum.
RAPRAK: Mükellef bir kahvaltı sofrası… Anne boğazlara iyi gelir düşüncesiyle ıhlamur bile kaynatmış, zira kış fena bastırdı, sıcaklıklar bir anda 10-15 derece birden düştü. Babanın büyük bardak çay bardağında bir tutam ıhlamur yaprakları…
“babacım, güzel babacım, o yüzen rapraklar kız mı erkek mi?”
“hımm bir düşünelim bakalım galiba kız, baksana ne kadar da güzeller, tıpkı senin gibi”
“senin bardağın kızlar havuzu di mi baba”
RESMAN: Masa üzerinde boyama malzemeleri... almış elime boya kalemlerini hem çiziyor hem anlatıyor. Sulu boya yaparken arada kağıttan taşırıp masayı boyuyor.
"benim güzel kızım ressam mı olacak acaba?"
"hayır" diyor "hayır, ben resman olmak istemiyorum, doktor olmak istiyorum, ama resmanlık hoşuma gidiyor."
YENİ ABİ SATIN ALMAK: Bir Pazar sabahı… gündüz olmuş, kardeşler erkenden kalkmışlar, kendilerince oyunlar kurmuşlar, oyunlar bozmuşlar şimdi de kavga ediyorlar. Ağabey kardeşine biraz sert davranıyor galiba, zira küçük kız annesinin kucağına gelerek şöyle diyor: “annecim güzel annecim, ben artık bu ağabeyle oynamak istemiyorum. Bana yeni ağabey satın alır mısın?