İzmitli Ramon*
Çok uzun süredir eli kolu bağlı çaresiz bir şekilde olanları izliyordu. Tam yedi aydır lal olmuştu dili. Bir teşekkür etmiyordu, edemiyordu kendine yardım edenlere. Ona yokmuş gibi davrananlara kızmadığını söyleyemiyordu. Babasına duyduğu sevgi daha da artmıştı, onlara verdiği üzüntü içini yakıyordu. Utanıyordu elli yaşına dayandığı şu günlerde yaşlı annesine verdiği ezadan çektirdiği çileden sıkıldığını ifade edemiyordu. Ölecek mecali olsa ölecekti ancak sevenleri o yaşasın diye seferber olmuştu bunu istemiyor ve izin vermiyorlardı.
Elbette umudu kesip kabul edenler de oldu, sonuçta kederli bir süreçti ve her bünye buna aynı tepkiyi vermiyordu. Onları anlayışla karşılıyor hepsini aynı tazelikle sevdiğini kendi biliyordu…
Dünyanın öbür ucundaki canı içi yanarak ona sesleniyordu. Kardeş sevgisi bambaşka bir şey diye düşündü. Birçok kişiyi özlediğini anladı. Özleminin en güçlü olduğu anlarda Ederleziyi söylerdi içinden sözlerini bu kez tam hatırladı ve gülümsedi. Nadir ile sözlerini uydurup söyledikleri gece geldi aklına sonrasında Avşar gibi güldü ağız dolusu.
Duramıyordu yerinde yatağının kilidini açıp iyice gerilip pencereden uçtu yatağıyla. Önce etraf binaların üstüne çıkıp hız yaptı o anda içli bir ses Yankılandı tüm mahalle ağladı. Biraz daha yükselip yolunu uzattı ve bir evin üstünden geçerken ‘hayvansın oğlum sen’ dedi Efelenerek. Umuttepe’ye vardığında bir halay gördü Can,Levent,Melih,Zafer i fark etti katıldı aralarına, Şevko ile dertleştiler azıcık, ‘oğlum hani mangal yapacaktık dedi senin terasta’.
Aklına güzel günler geçirdiği İzmir geldi uçuverdi oraya; Erhanlara selam çaktı kızlara el salladı. Böceğin elinden tuttu aldı, Gebze’den Karabela İsmet eklendi yanlarına. Alpaslan abileri Mete’yi unutmayalım dedi. İstanbul sırtlarında uçarken ikişer birayı alelacele yuvarladılar.
Dönerken Coşkun’u alıp Kudret ile Nazlı’ya gittiler. Kudret bir hamlede insanın kaç löve kaybedeceği konusunu açmadı bu kez. Doyasıya güldüler sadece kahkahalarla güldüler…
Yahya Kaptan’a dönmeden Kemal’e ve kızlara uğradı en son da Altan’ın yanında soluklandı. Senden bir şey rica edeceğim dedi çünkü beni bir tek sen anlarsın.
Yeter artık dedi yedi ay oldu. Sağlamken bile dünyayı yormuştum zaten halen de eziyet olmaya devam ediyorum. Doktor onu susturmaya çalıştı ama dinlemedi. O filmi beraber izlemiştik dedi biliyorsun neden bahsettiğimi. Gözleri dolan Altan anladım dedi.
Aslında ben çoktan giderdim dedi ama tam vazgeçeceğim oğlum kokuyor odam. Tam bu kez kararlıyım diyorum bari dördüncü yıldızı görseydim diyerek vaz geçiyorum. Bir keresinde de Tufan ‘oğlum bana şık latifeyi çalmadan nereye’ demesiyle dirildim yeniden. Bir de sevdiğim şarkılar kulağımda bu yüzden bırakamadım dünyayı.
Osman Hamit Mesut Yavuz defalarca gitme dedi.
Kulübün tüm kadın oyuncuları iyi niyetlerini eksik etmedi.
Mekânlar beni çağırıp durdu. Lastikçiyle kapıştığım tekne, barlar, ocakbaşılar, bekliyoruz bestesini kulağıma fısıldadılar.
Ama artık yetti İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin’deki dostlar gidiyorum üzdüm yeterince hepinizi.
Söyleyin şu adama; o benim eski dostum çeksin artık fişimi.
eylül sonu 2014
nadir
*Ramon Pedrosso
( tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0%C3%A7imdeki_Deniz )