- 2067 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AİLEM-ANNEM
Ailem (Annem) 1
Hayat anne karnındayken henüz cenin olan vücuda ruhun üfürülmesiyle başlar aslında. O andan itibaren eşrefi mahlûkat olarak yaratılmış, imtihana tabi tutulacak bir varlık olarak dünyaya gelmesi ezelden Allah tarafından takdir edilmiştir insanın. Bende ruh üfürülerek eşrefi mahlûkat olarak yaşama şerefine erişmiş milyarlarca insandan birisiyim. Karlı bir mart ayında ailemin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Benden önce ki iki çocuğunun (ağabeyim ve ablam) doğduğu günü en ince ayrıntısına kadar hatırlayan annem nedense benim doğduğum günü ancak benim zorlamalarımla zar zor hatırlayabilmiştir. Babamı hiç söylemiyorum zira doğduğum gün sadece ismimi koymuş sonra ise o zaman en büyük alışkanlığı olan futbol maçı izlemeye başka bir şehre gitmiştir.
Şimdiki gibi kolay değil annelerin işi koca, sabah işe yahut kahveye gidiyorum diye gider anne evde ki çocuklarla akşama kadar baş başa kalır. Şimdiki gibi değil o zamanlar ev kadınlığı zor zanaat. Her şey elde yapılıyor; bulaşık, çamaşır, temizlik vs… şimdi her şeyi makine yapıyor yine beğendiremiyoruz çalıştıkları ortamı. Ne zaman;
-Yahu annelerimizin zamanında bu işler daha zordu.
Diyecek oluyoruz cevabı hemen aniden suratımıza çarpıyorlar;
-İyi ama o zaman öyleymiş bu zaman böyle.
Sende diyemiyorsun ki o zaman öyleymiş evet ama bu zamanda öyle olabilir diye. Neyse, ne anlatıyordum nereye geldim. Annemden bahsediyordum değil mi? Annem çilelidir, annem hüzünlüdür daima. En büyük derdi babamdır. Ne adamdı bu babam ileride anlatınca anlayacaksınız bir türlü anneme huzur vermezdi her gün kavga, her gün laf laf laf… O zamanlar annem, babamın bombardımanlarını tek başına göğüslüyordu zaman gelecek biz büyüyeceğiz annemin laf ağırlığından payımıza düşeni alacak bir nebzede olsa annemin üzerinde bir yük gibi sırıtan o gereksiz lafları daha çok hakaretleri azaltacağız bir nevi hakaret savar savacak, mıknatıs gibi kendimize çekecektik. Babamın ne zaman neye kızacağı belli olmazdı halebe kızar şama köpürürdü. Zavallı anacığım babamın eve gelmesini bir türlü istemezdi çünkü babam demek kavga demek, laf demek bazen de dayak demek o yüzden bizde babamın eve gelmesini pek istemezdik çünkü durum vahim, babam bir anda bir şeye parlar hafazanallah hepimizi haşlardı. Annemle ilgili net olarak ilk hatırladığım hatıra kırıntılarını anlatmalıyım.
Hasan ağabeyim benden üç yaş büyüktür ama hep birlikte oynardık.(Ağabeyimden de yeri gelince bahsedeceğim) O zamanlar çocuklar dışarıda akşama kadar oynarlar anneler ev işlerini bitirip yemeklerini yaptıktan sonra pencerelere çıkarlardı çocuklarını eve çağırmak için. Annem pencereye çıktığında anlardık bizi eve çağıracağını. Ben pek sessiz ve uysal bir çocuk olduğum için genellikle annemin suyuna giderdim. Annem; hadi akşam oldu birazdan babanız gelecek der demez ben evin yolunu tutmaya başlardım ama ağabeyim inat ederdi bir türlü eve girmek istemezdi hem saatte erkendi eve girip ne yapacaktı. Biraz sonra babam gelecek her zaman ki rutin lafa başlayacaktı belki de dayağa. Annem hasanım yavrum gel artık eve dedikçe abim inatlaşır bir türlü gelmek istemezdi hatta bağırarak kendini yerden yere atarak ta gelmek istemeyişini en güzel şekilde ifade ederdi. Ama anacığım sabırlıydı sinirini belli etmez sürekli çağırmaya devam ederdi; hasan gel, hasan gel, hasan gel… Tabi en sonunda ağabeyim pes eder eve gelmeye ikna olurdu bu seferde kendisi aşağıda pencerede olan annemle pazarlığa tutuşurdu.
-Yemin et anne eve gelince beni dövmeyeceğine diye annem kafa sallar bir türlü yemin etmezdi sadece ikna olsun eve girsin diye;
-Gel Hasan’ım dövmeyeceğim.
Diyerek onu yavaş yavaş biraz sonra ki terlikli akşam dayağına çağırıyordu. Uzun uğraşlar sonunda ağabeyim ikna olurdu ve işte yaygara ondan sonra başlardı. Kapıdan içeri girer girmez anacığım elinde terlik onu şöyle bir evin içinde dolandırınca her ikisi de rahatlardı. Ağabeyim dayak yediği için annemde attığı için değildi bu rahatlama babam gelmeden bu işi hallettikleri içindi.
YORUMLAR
Okuyucuya en tanıdık gelen duygu kalemin içtenliği. Zira elimden geldiğince ben de net ve yalın bir ifade kullanma gayreti içerisindeyim. Ne kadar başarılı olduğum pek tabii ki okuyucunun takdirine kalmış.
Yazınız bir o kadar yalındı ve naif nüanslar vardı. Ah, anneler... Söz yetmez kalem kifayetsiz kalır onları anlatmaya. Babalar konusunda yorum yapmasam.
Dışarıdan ne farklı tablolar sergiliyoruz biz insanlar ya iç dünyamız ya yaşanmışlıklar. Sanırım bu da çok önemli bir etken kaleme dökerken.
Can-ı gönülden kutlarım, efendim.
saygı ve hürmetlerimle...
Kaleminiz daim olsun.
serdengeçti
Gülüm Çamlısoy
Sadece yansıtmaya çalışıyorum kalem el verdiğince. Bir o kadar yüreğimi koydum ve koymaktayım yazarken.
Hepimizden yansımalar olduğu doğru paylaşımlarımızda zira her birimiz duygulardan ibaretiz her ne kadar duygu yoğunluğu kişiden kişiye farklılık arz etse de.
Saygılarımla, değerli kardeşim.
Var olunuz.
Çok güzel.
Bizleri kaleme alıyorsunuz sanki.
Çok da güzel anlatıyorsunuz.
Benim oğlan da Mart doğumludur.
Maç meselesine gelince, o iş ince iş.
İyice irdelemek gerekli.
Ancak,
bir ailenin,
evin reisinin yolunu dört gözle beklemesi gerekirken,
korku içinde olması ne acıdır.
Burası, üzerinde durulacak bir nokta.