- 1140 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SESSİZLİĞİN SESİ
Kaybolmalı bazen insan, kendi tenhalığına çekilmeli, düşsel seyyahlığına yol kat etmeli. Sessizliğin sesine savruldum bende bu gece. Karanlık denen o giz dolu büyüleyici örtü bürüyor yeri göğü. Ay tüm parlaklığıyla parlarken, gecenin görkemine yaraşır düşlerle o ıssız karmaşanın içinde gizlice yeniden çoğalmalı. Sesler sessizliğe karışıyor, şehir bir dua gibi sessiz ve derin.
Yüreğin gece yürüyüşüne çıkıyor, kalbinden geçenleri hiç kimse bilmediğinden bir orada bir burada konaklıyorsun. Düşlerinde aşkları, umutları, hüzünleri ve kırgınlıkları yaşıyorsun. Bazen bir bahar rüzgârında kokusunu salan erguvan da hayat buluyorsun bazen de sonbaharın savrulan yaprakların da hazanı! Ümitsizlik yakışmaz bize diyorsun, ümitler dergâhında umut çiçekleri büyütüyorsun. Umutsuz olmuyor evet, çiçekler büyüterek bahçeler büyütüyorsun, gün geliyor ki bahçelerinin olduğunu görüyorsun etrafına umut ve gülümseyişler saçıyorsun. Gün geliyor şehirler içten içe menfaat, riya, küf ve moloz kokuyor, hatta yok olmuş bedenlerin ceset kokusuyla kalıyor. Ah! Herkesin bir hikayesi var bu karanlık gecelerin sessizliğinde ve herkes kendi hikayesini yaşar. Her kes yaşamın içinde kendini yaşar.
Yaşam nedir o halde? Yaşam ve yaşamak, bütün yaşamı kapsayan bir uğraştır aslında. Yaşam, ancak geçmişe bakılarak anlaşılabilir, geriye bakarak. Ama ileriye bakarak da yaşanır. Yaşadığınız her an aslında size sunulan bir armağandır sizlerde yaşama sunulan armağanlarsınız işte bu nedenle yaşadığınız her anın bir başlangıç olduğunu duyumsa-malı ve değer vermelisiniz. Değerini bilmediğimiz her an bizi başka bir hayatı yaşamaya mahkum eder. Zamanınızı kurumuş yapraklar gibi savurmak yerine onun mükemmelliğini fark edin.
Yaşama dair, Joan Atwater’ın “Sade Yaşam” adlı kitabından çok anlamlı bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Yaşamımız sayısız sorunlarla doludur ve bu nedenle yaşamak, sık sık, çok karmaşık bir iş gibi gelebilir bize. Dünyanın sorunları çok karmaşıktır ve bizde hiçbir şeyin basit bir yanıtı olmadığını anlarız. Bu karmaşıklık bizde her zaman yetersizlik ve güçsüzlük duygusu oluşturur. Ancak çok ilginçtir yine de her gün sürekli yarı bilinçsiz biçimde, daha basit, daha anlamlı bir şey arar dururuz.
Dolayısıyla, yaşamımızı ve yaşamayı nasıl aradığımız büyük önem kazanır. Bu gerçekçiliği, bu yalınlığı, bu doğrudan-lığı, bu sorunsuz anlaşır lığı arayışımıza katmak bize bağlıdır. Yaşamı tam olarak yaşamak gibi bir şey sizi ilgilendiriyorsa bunu öğrenmek ve yaşamak size bağlıdır”.
Yaşamınız yalnızca sizindir, bir başkasının değil. O halde seçin yaşamı!