- 884 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
EĞİTİM BAKANLIĞI NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
Eğitimde oynanan oyun
Sokakta, evde, işyerinde -her türden- karşılaştığımız şiddet yaşamımızın bir parçası oldu. Kadına, erkeğe, çocuğa uygulanan şiddet azalacağı yerde artış gösteriyor. Psikolojik sorunlarımızı, şiddetle, küfürle, bağırmayla, öldürmeyle, intiharla çözmeye çalışıyoruz.
Bir yandan ülkemizi yönetenler, kültürlü ve misafirperver bir toplumdan, medeniyet seviyemizin diğer ülkelerin üstünde olduğundan söz ederken, diğer taraftan pratikte yaşanılan olumsuzluklar söylenenleri doğrulamıyor. Yönetenler aksine insanları kandırmaya yöneliyorlar. Sorunlarımız, toplumsal olarak ele alınıp çözüm üretilmediği, bir avuç sermayenin, burjuvazinin çıkarlarını korunduğu sürece, ‘bizim kültürümüz çok iyidir’ demek, öyle olduğunu düşünmek doğru değildir. Devlet insanların eğitim kalitesini yükseltmek, kültürünü artırmak zorundadır. İlk önce insan denilerek yola çıkılmalı, atılan her adım insanlar için olmalıdır.
Eğitim şart ama nasıl bir eğitim?
İlkokula başlar başlamaz ‘Kemalist ideolojiyle’ karşılaşıyoruz. Türk-İslam senteziyle bütünleşen Sünni mezhebi ile beslenen kültürümüz ırkçılık temeline dayanıyor. AKP iktidarı her ne kadar ‘dindar’ ve ‘kindar’ nesil yetiştireceğiz dese de, beslendikleri kaynak Kemalizm sistemidir. Aynı yolda kendi düşüncelerini insanlara kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Eğitime evet ama nasıl bir eğitim sistemi olmalı ki, sorunlarımızı aşalım? Türk eğitim sistemi, ülkenin kuruluşundan bugüne kadar yönetime gelen her iktidar, koalisyon hükümeti, askeri darbeci tarafından ‘ben daha Türkçüyüm’ diyerek delik deşik edildi, bilimsellikten uzak, ezberci bir anlayışla durmadan orasından, burasından çekiştirildi, okullarda müfredat yaz-boz tahtası gibi durmadan değiştirildi. Bunun kaçınılmaz sonucu: Eğitimcilerin aklının karışması öğrencilerde de bir bocalama yarattı.
Eğitim sisteminde bugüne kadar devrimci, aydın öğretmenler iktidar partileri tarafından hep cezalandırıldılar; sürgüne gönderildiler, soruşturmalara uğradılar, açığa alındılar, tutuklandılar, ikaz ‘tehdit’ edildiler.
AKP, Milli Eğitim’deki kadrolaşma girişimini kendi düşüncesinden olmayan müdürleri tırpanlayarak başlattı. Bu tırpanlamanın bir amacı da dindar nesili yetiştirirken kendi eğitimci kadrolarına hareket alanı açmak. Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sisteminin asıl amacı da bu. Her okulda mescit açılmasına hız verirken, imam hatiplerin sayılarını da artırma yoluna gittiler. Şeriat sistemi yavaş yavaş oturtulacak. Bunlar yanlışlıkla yapılan işler değildir. Bilinçlice yapılmaktadır. Halkın nabzı yoklanmaktadır.
Basına yansıyan: Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva’nın torunu Şile’de bulunan İHL’ye yerleştirildi. Evlerinden kilometrelerce uzaklıktaki okullara yerleştirilen, tercih etmedikleri halde İmam Hatip Liselerine otomatik olarak atanan öğrencilerin yanında Hahambaşının torununun da İHL’ye yerleştirilmesi MEB’in skandallarına bir yenisini daha ekledi. ‘TEOG sonuçları liselere giriş sınav sisteminin İmam Hatip’lere yönlendirme sistemi gibi işlediğini göstermiş, tercih yapmayan öğrencilerin 40 bini MEB tarafından İmam Hatip’li yapılmıştır. İmam Hatip’li yapılan öğrencilerin ikisinin gayrimüslim olduğu ortaya çıkmıştır.
Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan kazandı. Başarılarını perçinleyerek ideolojilerini hayata geçirmek için eğitim sistemine el attılar. Eğitim sistemi gerici- faşist yapısından arınamayacağı gibi ‘ot gibi’ nesiller, kendini sorgulamayan bir gençlik yetiştirmeye çalışıyorlar, böylece kendi sömürü ve talan düzenlerini devam ettirmeyi hedefliyorlar.
Eğitim sistemini hepten özelleştiriyorlar. Paran kadar eğitim alma dönemi başladı. Burada bir avuç sermayedar, para babaları kasalarını dolduracaklar. Devletin benimsediği politika; eğitim veren ile alan arasında ‘mal sahibi- müşteri’ ilişkisini yaratmaktır. Oysa bilimsel eğitim, fırsat eşitliği, parasız eğitim, kollektif çalışma tüm etkenler öğrenciden yana olmalıdır. Bu da sosyalizmle olur.
Gerici- Faşist eğitim düzenini yıkmak örgütlü halk gücüyle olur. Birleşe birleşe kazanacağız. Susma zamanı değildir.
YORUMLAR
Valla,
çok güldürdü beni yazı.
''Eğitim sisteminde bugüne kadar devrimci, aydın öğretmenler iktidar partileri tarafından hep cezalandırıldılar; sürgüne gönderildiler, soruşturmalara uğradılar, açığa alındılar, tutuklandılar, ikaz ‘tehdit’ edildiler.''
Ve,
gerici-faşist eğitim düzeni...
Çokça yorum cümlesi yazmaya gerek yok.
Bu eğitim sisteminin içine kim etti biliyor musunuz,
45 günde öğretmen yetiştiren zihniyet.
Bilmem hatırladınız mı onları?
Ve,
o öğretmenler de, bu günkü nesili yetiştirdiler.
Neyin şikayetini, kime yapıyoruz?