- 637 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Çocukluğum 5
Sahipsizlik gerçekten çok kötü. Nakliye masrafları çıksın gideriz demiştim neden gitmiyorsunuz diyen,ozamanlar yazıhanesi bizim çaybahçesinin karşısında avukat Zübeyir Aydar’a.
Babamla tavla oynarlardı bazen, ben nedense Zübeyir amcayı tutardım.
Gitmeden önce terzi vardı, çay verdiğimiz esnaftan.
Yanına gitmiştim çay paralarını almak için, bana sonra veririm dedi ama biz gidiyorduk.
Parayı şimdi istediğimi söyleyince bana bir tokat attıki çok kötüydü!
Sahipsiz kalan çocuklara
Havlayan itler;
Nasılsa bir gün büyüyecek bu çocuklar.
Küfre doymayan bu deyyuslar
Tokadın iadesini misliyle ödemeli.
Kocaman bir kamyona yükledik, önce eşyalar gitti. annemin çiçekleri okadar çoktuki zor sığdırdık.
Sonra hal-de bizim bir akrabamız vardı; Ali amca.
Tatvan’a anemin baba evine gidecektik ve bize bir araba ayarlamasını istemiştim.
Bir minübüste iki kişilik yer vardı onu ayarladı. Beş kardeş bir ana,
iki koltuk düştük yollara .
Yolda yaşlı bir adam için durduk Siirt’in kavurucu sıcağında eski bir Ford minübüste beklemek daha zor deyildi,
Korkuyu ve ölümü beklemekten. Geride bıraktıklarıma hiç üzülmüyordum.
Veysel karanide mola verdiğimizde, annem ve kardeşlerim için su getirdim başka birşey isteyip istemediklerini sorarken bir eksik olsun istemiyordum.
Bitlis’ten o dar, dağların kenarlarından kıvrılan uçurumlarla dolu bu yoldan geçerken korkardım.
Çocukluğumda çok gidip gelmiştim bu yollardan.
Ve Tatvan çocukluğumun en güzel günlerini geçirdiğim Van Gölü’nün kıyısındaki güzel şirin ilçe.
Herkesin bir gün gitmesini isterim, orası başka bir dünya.
Ve Ahlat el değmemiş güzellikleriyle dolu görülmeye deyer bir yer.
Mutluluklar akılda kalmıyor anlatacak çok şey yok. Dedimya mutluluklar sözcükleri dağıtır yaşarsın sadece, mutsuzluk ve keder yazdırır insana.
Yıllar önce Tatvan da 7-8 yaşlarındayken, çocuk aklıyla para kazanma hevesi bi arada pek gitmiyordu.
Benle yaşıt Faruk adında bir akrabamızla evde bulduğumuz toz portakal oralettini,şeffaf temiz bir yağ bidonun içine doldurup, suyla iyice karıştırdık, birde buz koyduk.
Eskiden herşey çok güzeldi ama niye o basit şeylerin tadını en güzel içeceklerde bulamıyoruz.
Tadı o kadar güzel geliyorduki bana.
Çarşıya çıktık 1-2 saat geçti ama bir bardak bile satmamıştık henüz.
Sonra iki genç durdurdu bizi doldur dedi, doldurdum bir bardak, sonra ikinciyi istedi doldurdum, birtane daha derken paradan ümidimi kesmiştim.
Para dedim, ne parası lan umursamadılar.
Tek bir kuruş kazanmadan Mahalleye döndük, annemin amcasının evine uğradık, bahçede akrabalarımız olan akranlarımız çocuklar vardı, onlara satmayı düşünüyorduk.
Ama onlarda içip içip para vermeyince, ticaret hayatımız orda bitti.
Anneme, evinin direği olmadan zor olmadımı onca eziyet, bu yolculuk diye sordular teyzemler.
annem beni gösterip bu vardı dedi, direk deyilde bir çubuk işte Güldüler.
Bizden sonra polisler eve gitmiş. Sürekli gözetim altında olduğumuz halde farketmemişlerdi, komşulara sormuşlardı hangi ara gittiğimizi. Ozamanlar bile telefonlar dinleniyordu. komşumuzla telefonunda konuşurken yerimizi belli etmemeye çalışıyordu annem.