- 660 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DÜNYADA MEKAN AHİRETTE İMAN
DÜNYADA MEKÂN AHİRETTE İMAN
Dünya ahiretin tarlasıdır. Bu tarlada çalışıp çabaladıklarımızın, ekip diktiklerimizin hasadını ahir dünyada toplayacağız. Bu dünya tarlasına bir şey ekip dikemediysek hasadımız olmayacak. Birde yanlış bir şey ekip diktiysek öbür dünyada cezası olacaktır.
Dünya hayatının bu kadar zor olduğu ve Allah’ın emir ve yasaklarını uygulamamız gereken yerde biz tam tersini yapmaya çalışıyoruz. Adeta biz öbür dünyadan ümidimizi kesmişiz de, cenneti bu dünyada yaşamaya çalışıyoruz. Ama bizim dinimiz ümit dinidir. Allah’ın rahmeti ve mağfireti sonsundur. Cennetlerin en güzeli ahiretteki cennettir. Dünyadaki bütün güzellikler ve nimetler cennetteki güzelliklerin ve nimetlerin gölgesi bile olamaz.
İnsan dünyaya gönderiliş gayesini unutursa her şeyi ile dünyaya bağlanmaya başlar. İşte o zaman insanın bütün gayesi, dünya üzerinde emellerini gerçekleştirmek ve kalıcı kaleler inşa olacaktır.
Ama aslında insan bu değildir. İnsan Allah’ın verdiği akıl ve yetki ile dünyanın halifesi, yaratıcının kuludur. Allah insanı sınırsız bir dünya vermemiştir. Sınırsız dünya verdiğini zadedenler yaratanını unutanlardır. Dünyanın bütün nimetleri insan için yaratılmış olmasına rağmen insan bu nimetleri israf etmeden ve isyan etmeden kullanmalıdır.
Bugünkü dünyada israf edilmeyen bir nimet yoktur. İsraflık öyle bir duruma gelmiştir ki artık bu kendini büyük görme, sınır tanımama ile anlatılabilir. Bütün israflıklardan bu yazımızda bahsetmemiz mümkün değil ama şimdi birkaç konudan bahsedeceğim. Bunların başında zaman israfı geliyor ki bu israftan hemen hemen hiçbirimizin haberi bile yok. O kadar normal hale gelmiş ki neyi nasıl israf ettiğimizi bile bilmiyoruz.
İşimiz dolayısıyla çalıştığımız saatler dışındaki hiçbir saatimizin sorumluluğu yokmuşçasına harcanmasına kimse itiraz etmiyor. Hatta savunması bile çok kolay: Adam çalışıp geldi, dinlenmesin mi?
Dinlenmek insanoğlunun en büyük hakkıdır. Hatta Allah’ü Teâla gündüzü çalışmamız, geceyi de dinlenmemiz için yarattı. Fakat dinlenmenin de bir adabı olması gerekir. Biz hiç sabaha kadar yatan adama sen vaktini israf ediyorsun diyor muyuz?
Zamanı iyi ayarlayabilmenin en iyi yöntemi günü beş vakitte yaşayabilmektir. Beş vakittin sınırlarını bilmeyen yirmi dört saattin hesabını yapamaz. Biz yarın kıyamet gününde boş ver günün hesabını saatin, dakikanın hatta saniyenin hesabını vereceğiz.
Zaman konusunda daha çok yazılacaklar var ama onların hepsini zamana ait bir yazıda yazalım. İkinci bahsedeceğimiz israf belki yine ihtiyaçtan diyeceğimiz mekânlarımız üzerine.
Biz hak, hakikat, akıl ve mantıkla hareket etmiyoruz. Biz gösteriş, taklit ve egolarımızla hareket ediyoruz. Ancak o zaman kendimizi mutlu hissedebiliyoruz. Tabi ki egolarımızı karşılayacak maddi imkânımız var ise.
Günümüzün modalarının başında “Dünyada mekân, ahirette iman” diye duyup geldiğimiz mekân konusu var. Tabi ahirette iman hiç moda olmuyor.
Günümüzün aile tipi çoğunlukla çekirdek ailedir. Hani biz bu çekirdek aile tipine geçmek için de çok uğraştık. Geniş aileyi çekirdek aileye dönüştürmek için nice ebeveynlerimizi “huzur evi” aldatmacasıyla huzursuzluk verdik. Nice beddualar aldık. Bu beddualar üzerine dünyada iki yakamız bir araya gelemedi. Ama biz yine akıllanmadık. İki yakamızın bir araya gelemeyişini huzura, kilo almamıza bağlayarak artık çekirdek ailede daha iyi beslendiğimizi kendimize inandırmaya çalıştık.
İşte bu çekirdek aile bu sefer ev dediğimiz mekânlara sığamaz oldu. Altı-yedi kişinin yetmiş seksen metrekare evlere sığdığı dönemden iki-üç kişinin yüz –yüz elli metrekare evlere sığamadığı zamana geldik. Şimdinin modası yüz elli metreden iki yüz- iki yüz elli metre kare evlere veya üç yüz dört yüz metrekarelik dubleks binalara geçmek.
Bu binaların içinde ne yapacaklarını veya yapamayacaklarını yine bu yazımda değinmeyeceğim. Fakat bu moda kimin modasıdır? Kimin ekmeğine yağ sürüyor?
Veya kimin ekmeği elinden alınıyor, iyi hesaplamak gerekir.
Bu mekânların içerisindeki üç-beş takımın veya bütün eşyaların iki-üç kişi için israf olup olmadığını düşünmek gerekir. Eğer bu israf oluyorsa bu evlerin içerisinde huzur olması mümkün müdür? Etrafımızdaki kişilerin iki yüz metrekare evde yaşıyor demeleri bize huzur getirebilir mi?
Oturacağımız bir mekân için yıllarca banka kapılarını aşındırmamız ve binlerce lira faiz ödememizin bize ne getirdiğini veya ne götürdüğünü hiç düşündünüz mü?
Hesapsız parası olanın bile böyle bir yerde yaşaması başkalarına örnek olacağından ve malını israf etmekten dolayı uygun olmayacağını düşünenlerdenim.
Hani komşusu açken tok yatmayan ümmet nerede?
Mahallesinde kimsenin evi yokken, bütün mahalleyi içinde barındırabilecek evde oturanlar hangi ümmete mensup acaba?
Bu evlerimizi birde tarım arazisi üzerine yapıyoruz ya pes doğru. Bizim yaptığımızı dünyanın kuruluşundan beri hiçbir millet yapmamıştır. Peki, biz niye yapıyoruz? Herhalde vatanımızı çok sevdiğimizden yapıyoruzdur.
Dünyaya ne kadar meyl edersek ahireti o kadar uzak düşeriz. Tabi bu arkadaşlar bu güzel evlerin içerisinde ahiret için ibadet ettiklerini söyleyeceklerdir. Ama neresinden bakarsanız bakın israf haramdır. Bu israfın önüne geçmediğimiz müddetçe daha birçok mekân baykuş yuvası olmaya namzettir.
Bu savurganlığın önüne geçmediğimiz müddetçe komşuluk, yardımlaşma, dayanışma ve mahalle olma özelliğimiz kaybolacaktır. İşte o zaman milletimiz çok zor günler yaşayacaktır. Yine de ne diyelim:
-Allah dünyada mekânsın, ahirette imansız bırakmasın.
Muhabbetle…
Osman GİRGİN
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.