BİR ODADA
Yarı karanlık bir odanın içindeydi.Minik pencereden gökyüzü görünüyordu.Gördüğü mavilik değildi gri,beyaz,kurşuni bulutlardı.Masasında oturduğu yerden baktı dışarıya.Dışarısımıydı gördüğü yoksa içinin devamımıydı anlayamadı.
Önünde duran kitaplardan birini açtı karıştırdı.Kapattı. Bıraktı yerine.Kalktı ışığı yaktı.Lakin hala karanlıktı içersi. Telefona uzandı eli,isteksiz ve biraz da heyecanla.Sıcak ses duymayı istemişti. İçten bir merhabaydı beklediği.Hiç beklediğince olmadı.Merhaba donuk bir kış meyvesi gibiydi.Konuşmaysa iğneleyici ve kızgın.İç sıkıntısına çare olmak bir yana arttırdı sanki sıkıntısını telefon.Kapandı karşılıklı ahizeler.
Midesi şişti.Aklı karıştı.Yaşamanın bu kadar ağır olduğunu bir kez daha hissetti bedeninde.Gözlerini kapatıp bir dağ başında yapayalnız olmayı istedi.En tepede en yukarda olmayı istedi.Orda şarkı söylemeyi düşündü bağırarak avazının çıktığınca.Tuzlu serin Ege sularında maviliğin içine attığını gördü bu en yüksekten kendini.Mavi,turkuazın ortasında mutlu olmaktı mavi olmaktı düşlediği.Kapattı gözlerini daldı kendiliğine.
Gözlerini açtı bir süre sonra.Aynı loş karanlık oda.Masa sandalye bir iki etajer iki saksı begonya hepsi bu.Bir de tepesinde sarkan ampul.Hüzün yüreğinden gözlerine geldi.İki damla yaş olup aktı önünde duran kitaba.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.