- 2498 Okunma
- 23 Yorum
- 3 Beğeni
Yamalı çuval
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bazen çığlık çığlığa bağırıp ağlamak ister ya insan, ta öyleyim şu anda. Bozuk bir kasetçalar gibi durmadan anlatmak, anlatmak istiyorum önüme gelene içinden çıkamadığım sorunlarımı. Ama olmuyor işte, olmuyor! Şu tabiat denilene ters düşüyor bende. Onun içindir ki; Yapamıyorum!
Sonra alıp başımı parka gidiyorum. O güzelim yeşile bakarken gözlerim, belki derinden derine mest olur da bütün sorunlarımı unutur, yemyeşil düşler, düşlerim diye.
Hele kuşların zikir saatine denk geldiyse ziyaretim, işte o zaman bir başka güzel olur keyfim.
“Binlerce bilyenin havada çarpışması” dese de Ahmet Altan; Yüksekçe bir dağın tepesinden akan şelale gibidir kuşların sesi. Huzur verir, dinlendirir beni. Bir süre dinledikten sonra, bir ileri bir geri gider hafızam ve o sorumluluk çuvalını yüklendiğim günde kalır.
O gün ne yaşanmıştı da yüklenmiştim ben bu çuvalı dersiniz. Aslına bakarsanız herkesin evinde olan olağan şeylerden biriydi. Sıradan bir gündü yani…
Kardeşlerimle ben, bahçemizdeki incir ağacının dibinde oynarken, rahmetli anacığım da sabah işini kotardıktan sonra yayığın başına geçmişti. Anam, yayığa tokmağı her vurduğunda, yayık, “güm güm” sesler çıkarırken arada bir de etrafına köpürüyordu; tabii kardeşlerimle fazlaca yaramazlık ettik mi anam da bize…
Yayık, yayılıp yağlar kotarıldıktan sonra anamın aklına tarlada çift süren babam düşmüş olmalıydı ki; bakır bakracın içine ayrandan bir miktar doldurup kardeşimle beni yanına çağırmıştı.
“Bu ayranı tez babanıza götürün de soğuk soğuk içsin; yollarda oyalanıp ayranı ısıtmayın ha!” diye de gözdağı vermişti.
Benim iki yaş küçüğüm olan kız kardeşim, koşup ayran kovasını anamın elinden almıştı. Tabii anam da onun saçlarını okşayarak, “Aferin benim Kara kızıma” diyerek ödüllendirmişti onu. Kardeşimle anlaşmıştık güya; tarlaya kadar ayran kovasını dönüşümlü olarak götürecektik.
Daha köyü çıkmamıştık ki ayran kovasının elimi öpmesiyle, kovayı almam bir olmuştu. Ne de olsa dönüşümlü götüreceğimiz için aldırış etmemiştim. Az götürdüm uz götürdüm arada bir kardeşime doğru uzattım ama her defasında görmemezlikten gelmeye başlamıştı. Köyü çıkalı çok olmuş, babamın çift sürdüğü tarlaya az bir mesafe kalmıştı ki ben kovayı bıraktım ve “Kovayı alacaksan al, yoksa burada bırakırım!” dedim kardeşime ve kovayı bırakıp yürümeye başladım.
Kardeşim kovayı aldı mı dersiniz? Hayır! O da benimle birlikte, hatta benim çok önümde yürürken, ben, arada bir ardıma dönüp bakıyordum; susamış bir köpek gelip bizim ayrana yanaşmasın diye ama içim içimi de yiyordu ayran ısınıyor diye.
Nasıl ısınmasın ki; yolun kumu Arabistan çölünü aratmayacak cinstendi. Üstelik vakitte öğlene yaklaşıyor, baharın yaza dayandığı bu mevsimdeki sıcaklığı anlatmama gerek yok sanırım.
Yüz metre daha gitsek babamızın yanındaydık ama elimizde kova yoktu. İkimizin de inadı inat, bu arada ayran ısınmış, neredeyse kaynayıp çökelek olacaktı. Kardeşime alması için bağırıyordum ama ardına bile baktığı yoktu, güya babamıza yaklaştık ya sevgi gösterisi yapmak için koşuyordu.
Yolun ortasında, ayaklarımı kızgın kumlar yakarken durup düşünmüşdüm. Bu ayranı babamıza soğuk soğuk içsin diye anamız yollamıştı ama biz iki kız; biri çuvaldız biri biz hesabı yollarda inatlaşmaktan ayranı ısıtmayı bırakın kaynatmıştık(!)
Bir geride kalan ayran kovasına, bir alnındaki teri işaret parmağı ile silen babama, bir de deli beygir gibi koşan kardeşime baktım ve geri döndüm.
İşte o gün bugündür yüklendiğim o sorumluluk çuvalı hiç inmedi sırtımdan.
Ne kadar gözyaşı, dert, tasa varsa hepsini çuvalladım. Dökülmesin diye de çuvalın yırtık sökük yerlerini güzelce yamayıp aldım sırtıma.
Hadi bana eyvallah!
20.09.2014/Emine UYSAL
YORUMLAR
Öykü okadar güzelki bir an kendimi buldum o öykünün icinde. Bende cifti ailesinin kiziyim. Babam kendi isini yapardi ve bizlerede o sorumlulugu yüklemisti. Burda ögrendiginiz sizin hayat tecrübeniz olacak derdi. Gercekten de hakliydi o gün bu gün aile büyüklerimizin bize yükledigi sorumluluklar karsisinda ; hayat zor olsada o zorluklar icerisinden bir türlü siyrilip cikiyoruz. Önceden ögretilmislik diyorum buna ben . Ailelerimiz bizi ister istemez hayata sunmuslar. Ailelerimize Tessekkürü bir borc bilirim.
saygilarimla .
Usta kaleminizin: Dinlendirici yazisiyla hic susmasin.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Solmaz Yeter 07
Emine hanım...öncelikle ...çok teşekkür ederim..
Zahmet buyurdugunuz icin.....böyle tarif eilmez bir sayfa ...
Dostlarıylada ..tanışmam ayrı bir duygu......
Galiba bizler felegin çemberinden iyi geçmişiz ..ki...
Kendimizi bu sayfalara fırlatmışız.......
Cok ...duygusal...aglamaklı bir sayfa...
Bütün.....,duygusal.güzel duyuların......
Toplandıgı. .....sayfada buldugum için...
Büyük bir ...şanstır.
Degetli kalem...
Kaleminiz...hiç susmasın
Sevgimle
İyiki......varsınız.
Merhaba Emine Hanım,çok güzeldi, sonuç ise harika..Tebrik ediyorum. Selâm ve saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
anlarım seni :)
sevgimle
Sanki çığlık atmayı, derdini anlatmayı biliyormuş gibi yapma, yoksa sınıfta kalırsın Eminem.
Biri sana dese ki:
-Emine kalk ayağa da şöyle kuvveti bir çığlık at.
Etraftaki insanlar rahatsız olur, diye düşünürsün önce. Sonra etrafta kimse yok, deseler. Karşındaki insanı düşünürsün.
-Ben kulaklarımı kapattım, sen rahat rahat çığlık at dese. Bu defa kendi kulaklarını düşünürsün.
-Sen de kulaklarını kapat, öyle çığlık at. Deseler.
Bu defa da, "çığlık nasıl bir şeydi diye durup düşünürsün."
Sevgiyle / Hadi bana da Eyvallah :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Birkaç yıl önce arkadaşlarla dağda uzun yürüyüşler yapardık. Şehir çok arkamızda kaldığı zaman bir yamacın başına dikilir hep bir ağızdan çığlık atardık, rahatlamak için.
Atardık, dedim değil mi?
Aslında çığlığı arkadaşlar atar ben onları dinlerdim. Sahi, çığlık atmak nasıl bir şey?
sevgimle...
Ne güzel cümlelerdi bunlar.
Tebessümle okudum.
İyi ki güne gelmiş.
Sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygımla
Aynı kandan, candan da olsa kardeşler ayrı kişilikte oluyor. Sorumluluk daima birine düşer daima, ister yaşı küçük ister büyük olsun ve bu ömür boyu da böyle sürer.
Ta ki bir gün tak edinceye kadar insanın yüreğine.
Sevgiler
,
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Zevkle okudum güzel yazınızı Emine Hanım ve herkes gibi benim de hatıralarım üşüştü: En büyük ben olduğum için, hep göz- kulak olmak zorunda olandım. Büyük olduğumdan, bir şeyleri paylaştırmak da bana düşerdi. Ben, haksızlık yapmamak için olabildiğince eşit bölmeye çalışır, sonra da kız kardeşime uzatır, seçmesini isterdim. Beğenmediği bana kalırdı. Bir gün annem rahmetli ona söylemiş, karpuzu paylaşmamızı ve benim cancağızım da en güzel ve çok tarafını kendine alıp, göbeksiz ve az tarafını bana gösterip almamı istemişti. Ben de "Ama ben öyle yapmıyordum, sen böldüğüne göre benim seçmem gerekir" deyip yememiştim de, umurunda bile olmamış, sanırım "Yemezsen yeme..." gibi bir söz söylemişti. Sanırım tüm ablaların kaderinde var o çuvalı sırtlanmak.
Tebrik ve selâm ile..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Onun için sana karpuzun küçük tarafını vermiş.
Şöyle bir düşünüyorum da, halbuki o bir dilim karpuzla bir ömür doymuyoruz ama bir ömür yaralanıyoruz.
Teşekkürler Saynur Hanım
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
İlginize teşekkürler
saygılar
hadi bana eyvallah
hemşerim ne güzel anlatmışsın
güne gelen yazıyı ve yazarı kutlarım
tebriklerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
sevgili Emine Hanım, can dostum, ilk okuyanlardan biriydim dün gece. tadı da damağımda kalmıştı hani.
Ne mutlu ki sayısız insan okuyacak bu doyumsuz anlam bütünlüğü olan çalışmanızı. Hele ki içten de oldu mu yazı daha da keyif almakta okuyucu. Bir ara, anneme de okutmak istiyorum. Eminim ki; çok şey var ona dair.
Bazı insanların hakkı ödenmez ya bu açıdan duyulan saygı daha da artmakta.
Yürekten kutluyorum. Ne mutlu bana ki; sizin gibi değerli bir dostum ve destekçim var. Laf aramızda, desteğiniz olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.
Sizi seviyorum ve kaleminizi en çok da o güzel yüreğinizi. İnsanın sevdiklerinin olması ne güzel...
Nasıl da uzattım lafı, değil mi...:))
sevgiyle kalın...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Yazılarını okuyunca çabanı anlamamak için aptal olmak gerekti.
Yazı konusunda yardıma ihtiyacın yoktu, benden daha güzel yazdığını görüyordum, ama yazmaktan bıkıp kaçmaman için yüreklendirilmeye ihtiyacın vardı.
Ben de seni birazcık yüreklendirmek istedim. Çünkü bundan sadece sen değil, edebiyat kazanacaktı. Bu güzel eserlerin hiç doğmadan ölecekti belki de.
Onun içindir ki, güzel yazanları, yazmak için çabalayanları gördüğümde yüreklendirmek isterim.
Beni geçecekler gibi bir korkum yada düşüncem olamaz.
Geçsinler ki güzel eserlerini hepimiz okuyalım ülkemiz ve edebiyat dünyası kazansın.
Artık senin yüreklendirilmeye ihtiyacın yok, çok çok başarılı ve verimlisin.
dikkat edersen son zamanlarda yazılarına fazla yorum bırakamıyorum, bu demek değildir ki yazılarını okumuyorum, hayır! her satırını, her kelimesini okuyorum.
Artık sen istenilen seviyeye geldiğin için ben de yeni yeni yüreklendirilecek yazarların peşine düştüm :)
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için olduğu sürece edebiyat kazanacak...
sevgimle...
Gülüm Çamlısoy
Teşekkür etsem hatta binlerce kez yazsam teşekkür sözcüğünü inanın ki yetmez. Kelimelerin yetersiz kaldığı bir an şu an. Ama siz biliyorsunuz içimde geçenleri, Rabbim de biliyor.
Konuşmadan da iki insanın birbirini anlayacağını öğrendim yazın hayatıma başladıktan kısa bir süre sonra.
Evet: BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN... Olsun da. yeteri kadar kirlenmiş bir dünyada varsın bir şeyler katalım birbirimize.
Siz çok özel ve değerlisiniz benim için. İyi ki iyi ki tanıdım sizi ve iyi ki buradayım.
Hep ama hep kalbimde çok özel bir yerde olacaksınız.
Kucak dolusu sevgimle...
selam ve dua ile, güzel dostum benim.
:)))
Temiz, duru bir anlatım. Yan yollara sapmayan ama acele de etmeyen bir hikaye olmuş. Okuyanı ister istemez merak içinde bırakıyor: Acaba kızkardeş o günü hatırlıyor mu? Saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Kıskançlık böyle birşey işte, benden önce sizi seçmişler :)
Şaka tabi, lakin övgü, sevgiyle yürürken , kıskançlık duygusu da boş durmayacak !
Tebrikler
Saygılar, kocaman sevgiler kocaman yüreğe
Emine UYSAL (EMİNE45)
teşekkürler güzel yüreğe
Gün, doğuştan bize hediye edilen tabiatın çocuğu, güneşin oğlu... Gün içinde hayatın bize öğrettiği her şey, giderek içimizde tutunan, içimizde büyüyen sorumluluk duygusununda büyümesine neden olur.
Sorumlulukların duygusu, kişiliğimizdeki izlerini küçükken yaptığımız, , gördüğümüz ve aldığımız nasihatlerin giderek filizlenmesi ve bu filizlere sahip cıkmakla anaçlık duygusu guderek sağlamlaşır. Artık istesenizde bundan kurtulamazsınız.
Duyguların esareti, bizi olgunlaştıracak, olgunlaşmak daima güzeli bulacak. Bütün güzelliklerin bütün insanlığın olması dileğiyle.
Saygılar, sevgiler değerli iyi ve güzel yurekli insana
Emine UYSAL (EMİNE45)
El bebek gül bebek büyümüş olsaydım belki kendi ayaklarım üzerinde duramayacaktım.
Yazıma yaptığınız katkı için teşekkürler Maybul
selam ve sevgimle
Çok güldüm.
Benim bir hayat görüşüm var.
Diyorum ki;
Allah, her aileye bir hamal veriyor.
O çalışıyor, diğerleri yiyor.
İşte,
bizim evin hamalı ben oluyorum.
Çoktan emekli olup, arkama yaslanıp, hayatın zevkini çıkarmam gereken yaştayım ama,
maalesef hala bir yabancı memlekette,
yalnız başıma,
üç kuruş ekmek parası kazanmak için çırpınıyorum.
Siz de,
sizin evin hamalı oluyorsunuz.
Çok da benimsemiş gibi görünüyorsunuz ebedi be ezeli vazifenizi.
Yapacak bir şey yok.
Kaderimiz bu.
Bu gün, bizleri,
ailelerin hamallarını kaleme almışsınız.
Güzel de yazmışsınız.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sonra kendi evimin, sonra torunlar derken bu böyle uzayıp gitti.
Ama asla bıkkın değilim şükür, belki bazen hayat zorluyor ve öfff
diyorum o kadar :)
selam ve saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
mezarda dinlenmek var mı acaba yoksa orada da başka başka çuvallar taşıyacak mıyız?
sevgimle can
AYSE 09
ah o mecburiyet çuvalları yokmu?...
ne sevgiler ne umutlar kalır..alır hepsini bir çuvala hapsederiz.
başkaları için yaşarız.
Kendimize zaman ayırıp sevmeye aşkı aramaya sıra gelince zamanın geç olduğunu anlarız.
kaleminize sağlık güzeldi
Emine UYSAL (EMİNE45)
Güzel yorumun için teşekkürler
saygılar
Eminim kardeşinin davranışı çocukça bir davranıştı. Abla olmak aynı zamanda anne olmak anlamına da geliyor. Kardeşinde sana nazının geçeceğini biliyor ki; o şekilde davranmış.
Mesela ben,ablama göre küçüktüm,kardeşime göre büyüktüm.Ben ne büyük olabildim ne de küçük işte aralarda büyüdüm gittim.:)))))))))))
Mesela en çok bana söylenen cümleler şunlar idi
-Sen büyüksün O küçük idare ediver
Ya da;
-O ablan senin büyüğüne saygılı ol.:))))))
İşte o zaman isyan ediyordum. Ben büyük müyüm yoksa küçük müyüm...?
Daha sonraları bir gün Ortanca çocuk ile ilgili bir kitap gördüm aldım.O kitabı almamın üzerinden uzun yıllar geçti.Hala ben o kitabı okuyacağım.Bu güne kadar okumamış olsam da o kitabı. Ben yani kendim ortanca çocuğun kitabını yazdım:))))))))))
Bence insanın kendi hayatının sorumluluğunu yüklenmesi son derece güzel bir şey..
Yaşamını başkalarının omuzuna yükleyen insanlar,başkaları tarafından da güdülür değil mi?
Köyün kokusu,tozlu tarla yolları ve ekşi bir ayran tadı vardı anı yazında....Güzeldi....
Sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Benden sadece iki yaş küçük olan kardeşim kırk yaşına geldiğinde bile hiç büyümemişti biliyor musun.
Ne zaman aramızda bir konuyu tartışsak, annem rahmetli, o küçük idare et kızım, derdi.
Yahu bu kız hiç büyümeyecek miii diye feryat ederdim bazen.
Bir şey daha, bahsi geçen kız kardeşim az önce bendeydi, bu yazıyı ona okuduğumda o günü dün gibi anımsadı ve kahkahalarla güldü :(
sevgimle
öyle yada böyle
bir şekilde sırtlanıyoruz
yükümlülükleri be arkadaşım...
hoş bir anıydı bizi de köy günlerimize götüren
ve ayranın içine üzüm doğrayıp ekmeğe katık
ettiğimiz günle...
var olsun kalemin arkadaşım
selamlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Günler zor da olsa geçti gitti ve bizlere çuvalla anıları kaldı sorumluluklarla birlikte değil mi.
selam ve sevgimle
Ahmet ÖRNEK
doğrayacaksın ondan sonra basacaksın kaşığı :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
İşte o gün bugündür yüklendiğim o sorumluluk çuvalı hiç inmedi sırtımdan.
Hele ki bu cümlenin üzerine ne gibi bir yorum yapılabilir ki...Bana düşen; önünüzde saygıyla eğilmek ve bitimsiz yüreğinizi tüm içtenliğimle selamlamak. Bana çok yakın geldi yansıttıklarınız. Okurken bir kez daha anladım ki; anaların hakkı ödenmez. Ne de olsa gözümün önünde kocaman bir örnek var hala sökük dikmekle meşgul hem de aralıksız.
sevgi ve selamlarımı gönderiyorum sevgili Emine Hanım sonsuz ve en derin saygılarımın eşliğinde...
Güzel yüreğinize dert uğramasın.
Emine UYSAL (EMİNE45)
şimdiler de ikisi de ayıp mı oldu ne...
Güzel yorumun için teşekkürler Gülüm
selam ve sevgimle