- 1490 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Uzaklar
Limanın ötesinde açık deniz. Ulu orta bırakılmış bir kadın kahkahası. Boş bardaklar, kirli tabaklar.
Salaş bir meyhanede kahvaltı etmenin en önemli ritüeli, akşam ve gecenin kırıntılarını kabullenmekdir. Çay demsiz olursa kızılmaz, peynirin yağından şikâyet edilmez. Taze ekmeğini herkes yanında getirmelidir. Ve günaydınsız oturulamaz sofraya.
Resim defterlerinden fırlamışcasına eciş bücüş bir kentin eteklerindeyseniz, geçmiş ile yarın arasındaki köprüden geçeceksiniz demekdir. Artışlar, faiz oranları, piyasa hareketleri, okul taksitleri, motorlu taşıtlar vergisi, öğle yemeğinde gidilecek mekânın seçimi, dahası.
Fazlası var, eksiği yok tüm bunların. Çantasında çakmağını arayan tiryakinin sigarasını yakmak, oturup kır gezintileri üzerine bir emekliyle söyleşmek de olasılıklar arasında. Hayal kurmak, günü utandırmadan saçlarını okşamak, giderek tıraşlanan orman manzarasına bakıp iç çekmek de sıradan.
Mezat kurulup balıkcı teknelerinin sesleri duyulana dek, hepsi gerçekleştirilmeli. Kasaba uyanmadan, çocuk cıvıltıları sokakları doldurmadan.
Oysa, senin buklelerini takdım peşime evden çıkarken. Ne seramonisini, ne adetlerini umursadım kahvaltımın bu gün ben. Çay sevmezliğime inat demli çaydan kana kana içdim. Peynirin yağından şikâyetci olup, taze ekmek almadım köşedeki fırından. Kaldırımları zalimce çiğnedim. Sigaramı söndürmeden yere attım. Eşelenen köpekleri tekmeledim, kuş seslerini yabancıladı kulaklarım. Kötüydüm bu gün ben. Çünkü uzak bir karaltıydı düşlediğim al benizli çoğalış. Çırpındıkca batıyordum içimde bir yerlere. Kitap okumak bile sevimsiz geliyordu, iyisi mi küfretmeliydi. Fakat nereden başlanacakdı söze? Çoktan unutulmuş argo literatürünü karıştırsam bulacakdım söyleyecek bir şeyler ya, o da mümkünsüzdü.
Sonunda zarfdan bazı fotografları çıkartıp işaretlemeye karar verdim. Büyük harf ile başlatmadan bütün özel isimleri, şarkıları eks ilterek, devam ederek ama neye bilmeden, uzaklara yakınmadan sancısız mektuplar göndermek. Sanki çözüldü dilimin bağı. Fotokopileri bir kenara koyup, hayatımı temize çekmeye şartlanmalıyım belki de. Vapuru kaçırmadan önce, istasyonun hemen bitişiğinde. Fakat ya uzaklar?? Yeryüzüyle gökyüzü arasındaki herhangibir günden biri aslında. Dünden daha az veya çok önemli değil. Sadece uzaklar. Aklımı kurcalayan ve dahi tırmalayan uzaklar...
YORUMLAR
Fırat Avcı
Arka planında bir sahil kasabasında yazarın melankoli ruh halinden güzel bir paylaşım okudum. Uzakları, yakınlaştırabilirsek uzağın veya mesafelerin çok kısa olduğunu gözlemleyebiliriz sanırım.
Aslında ben hep uzaklarda mutluluk arar dururdum fakat gittiğim her yerde mutsuzluğum benimleydi.
"Kelimelerin kötü yanı kendimizi başkalarına anlatabileceğimiz hissini uyandırmalarıdır. Fakat dönüp kaderimizle yüzleştiğimizde yetmediklerini görürüz"
Sevgilerimle
Fırat Avcı
Öyle güzel tanımlamışsınız ki meyhane ortamını hayranlıkla okudum yazıyı.
Ömrümde meyhaneye gitmişliğimin sayısı birkaç kez ile ifade edilecek kadar azdır. Ama yinede o ortamların şiirlere öykülere konu olacak özel bir yapısı olduğunu iyi bilirim. Sizde bunu yazınızda çok güzel işlemişsiniz kutlarım.
Keyifle okuduğum yazınız için çok teşekkür ederim.
Kaleminize gönlünüze sağlık
Değerli dostuma saygılarımla.
Fırat Avcı
Çok lezizdi cümleler.
Bıkmadan, usanmadan bir kaç kez okuyabildim her birini.
Ne güzeldi.
O kasaba sahiline gidiverdim bir sabah serininde.
Ancak,
meyhaneye girmedim.
Sevmem çocukluğumdan beri meyhaneleri ve içinde yaşayanları.
Okuldaki sıra arkadaşımın babası meyhaneci idi.
Sırf bu nedenle hiç gitmedim davet etmesine rağmen iş yerine çocuk aklımla.
Ne demeli?
O sevda esintilerinden çok uzak coğrafyalarda yol almakta yaşlı gönül takamız ama,
meltem serinliklerinden haz almasını da yitirmedi henüz.
Güzeldi.
Fırat Avcı
Hayata tutku ile bağlı olan insanlar bile bunalır herşeyden bazen. Hep caziptir uzaklar; gönderilen mektuplarla birlikte rahatlanılacak sanılır ya veya uzaklara giderek o aranılan kokunun bulunup mutlu edeceği ...ama burun deliklerimizin tıkalı olduğunu farketmemiz, farkettiğimizde de açıp aslında var olan kokuyu hissetmemize engel teşkil edenin kendimiz olduğunu kabullenmemiz zaman alır. Olumlamalı hayatı olumlu olmasa da çünkü etrafta aranılan koku dışında binlerce keşfedilecek koku var...
Çok anlamlı bir yazıydı, huysuz olan boşluğu doldurma yolunu arayan.
Saygılarımla ve dostlukla
Fırat Avcı
İpekyildiz
Hepimizin düştüğü hata uzaklara zar attığımızı sanıp kelimelerimizle kendimizi sobeletmek zamanda bizi arayana.
Ben teşekkür ederim dost kalem
Fırat Avcı
İpekyildiz
Dostlukla