- 661 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sonbahar,hayatın hüznüdür.
Sabahın erken saatinde Karaburun açıklarında beliren bulutlar,yavaş yavaş çoğalınca,"yağmur geliyor,yağmur yağacak "diye sevinmeye başlamıştım.
Çünkü Ege’de yaz uzun,sıcak ve oldukça da kuraktı.
Ayrıca bir yağmur yağarsa,havalar da döner umuduyla bekledim,ancak çıkan rüzgar bulutları yavaş yavaş Yamanlar’a doğru çekti,öğle saatinde güneş de tepemizde bulutların arasında kaybolmasına rağmen yağmur yine yoktu!
Sonbahar kendini belli etmiş ancak henüz gelecek hali de yoktu.Sanırım "yorgun yıllar" misali biraz da yorgun bir mevsimdi ne de olsa.
........................
Çocukluğumuzun sonbaharları ise bambaşkaydı.
Mal sahipleri bahçelerini,meyvelerini ve özellikle cevizlerini toplar,ağaçların üstlerinde ya da dalların uçlarında kalan meyve ve cevizler ise biz çocukları cezbediyordu.
Ellerimize aldığımız keğelerle cevizlere tırmanmak ve en uçtakileri de bir sincap çevikliğiyle koparıp,toplamak ayrı bir keyifti.
Bu işleme Trakya şivesiyle "tıraşlamak" diyorduk ama aslı sözlüklerde "taraşlamak" olarak geçiyor.
Kalan sebze ve meyveler, "tıraşlama" yapanların hakkıydı.
....................
Son yıllarda "otobiyografi" okumalarına ağırlık vermiştim.
Bunlardan biri yakın zamanda aramızdan ayrılan G.Garcia Marquez’in "Anlatmak İçin Yaşamak" adlı kitabıydı,diğeri de Çeroki yazar Forrest Carter’ın kendi hayatını "Küçük Ağaç" olarak anlattığı " Küçük Ağaç’ın Eğitimi " adlı kitaptı.
..................
Küçük Ağaç’ta yazar ile büyükbabası ve ninesi arasında geçen "diyaloglar" çok etkileyicidir.Küçük Ağaç’ın sonbahara aklı bir türlü ermez,ninesi de sakin sakin anlatarak,bu mevsimi hayatla bağ kurarak şöyle anlıyordu mealen:
- Sonbahar,hayatın hüznüdür.
Kapımızdaki mevsimi en güzel anlatan da budur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.