- 1730 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ayrılık Bir Yol
İlkin, Cemal’in yanına vardım. Annesi, ateşler içinde hasta olmasaydı, kardeşine bakma görevini terk edip, beraber gidecektik maksutluğun haykırıldığı yarınlara. Ama bu kısmet olmamış, ona şu anki sağlığın varlıktan üstün olduğunu söylediğimde biraz kırılgan bir havaya bürünmüştü. Kabullendikten sonra benim yalnız çıkacağım serüvenime saygısının ne kadar büyük olduğunu anlatmıştı ama.
Karşısında durduğum o dakika vedalaşma dışında, mahrum bırakmayacağı moral desteği için gelmiş olduğumu hemen anlamıştı. Çok kalmayacağımı, hemen gideceğimi söylediğimde ise;
"Şükrü Naili Paşa, hazırlıklarını tamamlamış diyorlar. Senin ki isabet oldu kardeşim," dedi, hiç bir bahanesi olmayan biri gibi.
"Bu da benim şansım Cemal," dedim, bunun üzerine. Bunu söylerken, bir yorgun gibi kendimi bıraktığım ve yayıldığım sedirden onu seyrederken, kaşla göz arasında vermekte tereddüt duymadığı bir miktar para çıkardı yorgan altından. Uzattığında elimin tersiyle ittim. Gerek olmayacağını izaha çalışıyordum, ama o;
“Tedbirde kusur etme ki, takdire bahanen olmasın kardeşim!” dedi.
“Sağ olasın, inan lüzumu olmayan bir davranıştır yaptığın,” dedim, bu sözü üzerine;
"Ama bilemem ki yolda neye ihtiyacın olacak! Hem hiç ummadığın anda seni boynu büküklükten kurtarır." dedi sonra. Aynı minval üzerinde bir sürü söylenecek söz bulabileceğimiz bu konuyu dağıtmak için, ona, ben gittikten sonra Fitnat’a vermesi için zarfı uzattım.
"Bu ne şimdi?" dedi.
"Fitnat’a!" dedim.
“Sen, bu kızı seviyorsun!” dedi.
“Fitnat ibrindir,” diyemediğim için söylediği doğruda olsa, cevabım gereksiz kapris içinde çok sert oldu.
“Sevmek; onun, boş anımı yakalamakla elde ettiği, ama bilmediği zaferidir. Onun üzerindeki sevgimde bugüne kadardır. Dahası olamaz, olmayacaktır!”
Bir şeyler söyleyecek oldu, nedense vazgeçti. Gözlerime baktı.Yüzümü çevirdim. Bunun üzerine;
“Aslında daha fazla oyalanman tarafı değilim. Bence hemen gitmelisin,” dedi.
Kuşkunun yaratmadığı bir göz ucuyla onu seyrediyordum ki, aslında açık bir isteğin ardındaki niyeti görememiş olduğumu sonradan anlayacaktım. Çünkü o bunları söyler söylemez ilki hafif, ikincisi kuvvetli kapı yumruklamasının ardından kapıya ağır aksak giden Cemal’in omuzlarında tükenişin verdiği düşüş oldu. Kapı kolunu çekip açtığında karşımda duracağına ihtimal vermediğim, yaratıcının elinden itinayla çıkmış heyecanlı atakları olan Fitnat’ı gördüm. O an bedenimin ve ruhumun düzensizliğine bir kez daha duyduğum bu heyecan karşısında kepazeliğime hala alışamadığımı anladım. Acı çeken olmayı reddeden biri olarak ona kilitlenmiş gözlerim birden yanında duran başka bir çocuğa kaydı. Daha ne oluyor demeye vakit kalmadan oğlanın ona bakışı dikkatimi çekmesiyle içimde nedenini bilemediğim, önüne geçemeyeceğim bir huzursuzluk doğurdu.
Derler ki, eğlenceye kavuşmak için iki şeye ihtiyaç vardır; mutluluğa ilk adım atacak o kıvılcımın insanın içindeki varlığı ve vasıtaların elle tutulanı olan para!
Parayı temin etmek uzun sürebilir, ama sizi gideceğiniz yerde oyalayacak bir umuda sarılmış yüreğiniz varsa ve hiç yakalayamayacağınız bir mutluluğu bununla hayallendiriyorsanız, işte o ilk kıvılcım, her ne kadar hiçbir zaman ateşe körüklenmese de daimiliği ile sizi bin bir sancının ortasından sıyırmasını bilir. Ben de o ana kadar bu ateşin ortasında hissettiğim kendimi birden uyandırdım...
Elini bu necis delikanlının elinde unutmuş bir Fitnat! İşte benim kıvılcımımın tamamen söndüğü an ve sonuncusunu kendime sakladığım, dokuz gönül kapımdan sekizinin elime tutuşturduğu gerçek bu olmuştu. Daha onlar oturmadan kalkıp gitme isteği doğdu bende, Fitant’ın yanına geldim;<a href="ucakbiletiyurtdisi.net">uçak bileti</a>
“Beni unutursan, Fitnat olduğunu hatırla,” döküldü mırıltı içinde dudaklarımdan. Sanki zaman bunu söylememi bekliyormuş gibiydi ve ben bunları söyler söylemez Bursa büyüklüğünde bir tebessüm, gökyüzü büyüklüğünde bir hüzünle yer değiştirdi yüzümde. Büyük bir yılgınlık içinde hemen cepheye yol almaktan başka tahammülüm kalmamıştı artık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.